Hilal Kaplan Yeni Şafak'a veda etti; Bana ayrılan sürenin sonuna geldik!
"Bugün, Yeni Şafak sayfalarında benim için ayrılan sürenin –belki de şimdilik- sonuna gelmiş bulunuyoruz." diyen Hilal Kaplan Yeni Şafak'a veda etti.
Yeni Şafak gazetesinde Mart 2011'den bu yana köşe yazarlığı yapan
Hilal Kaplan, gazete ile yollarının ayrıldığını açıkladı. Kaplan,
ayrılıkla alakalı herhangi bir detaydan bahsetmedi.
Yeni Şafak'taki yazılarına son verdiğini bugünkü köşesinden duyuran
Kaplan, gazetenin İcra Kurulu Başkanı Mustafa Albayrak'ı överek
şunları söyledi:
"Erdoğan’ı desteklediği için İstanbul Emniyeti’nde işkence gördü,
altı ay cezaevinde yattı. Değil Türkiye, dünya tarihinde böyle bir
‘medya patronu’ var mıdır, emin değilim."
Hilal Kaplan'ın "Benim için Yeni Şafak" başlığıyla yayımlanan (23
Şubat 2015) veda yazısı şöyle:
Mart 2011’de, Yeni Şafak’ta yazmaya başladığımda, sivil siyasetin
vesayet altına alınacağı günlerin geride kaldığını, sırada yeni bir
anayasa yapmak olduğunu sanıyordum. Bir önceki gazetem Taraf’ın
ipliği pazara çıkmamış, perde arkasındakiler deşifre olmamıştı.
O günden bugüne yine uzun bir mesafe kat ettik. PKK’nın başlattığı
‘devrimci halk savaşı’, sonrasında Gezi kalkışması ve en son 17-25
Aralık darbe teşebbüsünü sayesinde ne yeni anayasa yapılabildi, ne
barış süreci istenilen hızda gitti ne de bürokratik oligarşi
tarihin çöp sepetine gönderilebildi. Yani gönül rahatlığıyla
vesayet güçlerinin bertaraf edildiğini söylemek mümkün değil,
mücadele devam ediyor.
Bu mücadeleye en anlamlı katkıyı veren gazetelerden birisi de
şüphesiz Yeni Şafak oldu. 1990’ların karanlık günlerinden bu yana
savunduğu ilkeler her neyse onun yanında durmaya devam etti. Tayyip
Erdoğan’ın muhtar ‘bile’ olamayacağının ilan edildiği günlerde,
gazetenin sahibi Albayrak ailesinden, Yeni Şafak Gazetesi İcra
Kurulu Başkanı Mustafa Albayrak, Erdoğan’ı desteklediği için
İstanbul Emniyeti’nde işkence gördü, altı ay cezaevinde yattı.
Değil Türkiye, dünya tarihinde böyle bir ‘medya patronu’ var mıdır,
emin değilim. Benzer şekilde Yeni Şafak, 200 polis eşliğinde
basıldı. Bugünlerin çığırtkanlarından kimse ‘basın özgürlüğü’ diye
bağırmadı. Vesayet sisteminin karşısında dimdik duran Yeni Şafak, o
dönemin mağdurlarından Cengiz Çandar, Nazlı Ilıcak, Mehmet
Barlas, Ali Bayramoğlu, Alper Görmüş gibi isimlere kapılarını
sonuna kadar açtı. Yeni Şafak gibi nispeten genç bir gazeteyi
‘Türkiye’nin birikimi’ yapan da sivrilmekten korkmayan bu
tavrıydı.
O yüzden eski Genel Yayın Yönetmenimiz Yusuf Ziya Cömert, beni Yeni
Şafak’a davet ettiğinde memnuniyetle kabul etmiştim. Bir nevi ‘eve
dönüş’tü benim için bu. Bu yazıyı kâleme almak sanırım en çok da bu
yüzden zor. Bugün, Yeni Şafak sayfalarında benim için ayrılan
sürenin –belki de şimdilik- sonuna gelmiş bulunuyoruz. Yayında ve
yapımda emeği geçen öyle çok dost var ki, hangisini saysam eksik
kalacak. Ancak öncelikle İdaresi altında yazmaktan onur duyduğum
İbrahim Karagül’den başlamam gerek...
Bilen bilir, medya mahallesinde insan yetiştirmeye pek önem
verilmez. Hele ‘bizim mahalle’, on yıllarca genel yayın
yönetmenliği yapıp da arkasında baktığında yetiştirdiği üç elemanı
olmayan isimlerle doludur. İbrahim Bey, bu açıdan oldukça özel bir
insan çünkü göreve geldiği günden itibaren genç isimlere sorumluluk
verdi, onları yetiştirdi, birebir ilgilendi, hâlâ da o çizgide
devam ediyor. Nitekim benim de 2011’de, iki yıl boyunca hazırlayıp
sunduğum “Muhalif” isimli programı yapmama vesile olan, beni
cesaretlendiren ve ekran tecrübesini kamera arkası ve önüyle
beraber deneyimlememi sağlayan da kendisidir. Başarılı
yöneticiliğinin yanı sıra, bundan ötürü de İbrahim Karagül’e ayrıca
müteşekkirim.
Buna ek olarak, yazmaya başladığım günden bu yana, “Başörtülü aday
yoksa, oy da yok” kampanyasından cemevleri meselesine, KCK
tutuklamalarına itirazdan Uludere Katliamı’na kadar pek çok
başlıkta gazetenin politikasına uymayan yazılar yazdığım da oldu,
kendi köşemden iki kez gazetemin manşetini eleştirdiğim de... Ancak
hiçbir seferinde ‘şu kısmı çıkarsan’ diye uyarılmadım. Bundan
dolayı da ayrıca müteşekkirim.
Yazı İşleri Müdürlerimiz Ersin Çelik, İdris Saruhan ve Mustafa
Kahraman’a, sekreterimiz Yonca Çetin’e, Kurumsal İletişim Müdürümüz
Yavuz Yaman, güvenlikten sorumlu Aydın Ağbi’ye, çaycımız Ahmet
Ağbi’ye ve tüm ekibe teşekkürlerimle... Görüşmek üzere!