07 Mayıs 2015 07:37
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:32
Hidayet Karaca 'tahliye ve tazminat' için AİHM'e başvurdu
"Terör örgütü yöneticiliği" gerekçesiyle tutuklanan Hidayet Karaca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdu.
14 Aralık Operasyonu kapsamında "Terör örgütü yöneticiliği" gerekçesiyle tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne konulan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, avukatları aracılığıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurdu. Karaca'nın ivedilikle tahliyesini talep eden avukatları, 500 bin Euro da tazminat talebinde bulundu.
‘KEYFİ OLARAK TUTUKLANDI’
Hidayet Karaca'nın çalışma dönemi ile tutuklanma sürecinin detaylı şekilde anlatıldığı başvuru dilekçesinde, geçen hafta tahliye kararı veren İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi'nin kararına da yer verildi. AİHM'nin iç tüzüğüne değinilen dilekçede, Hidayet Karaca'nın keyfi olarak tutuklandığı ve hakkında verilen tahliye kararının uygulanmadığı öne sürüldü.
‘MANEVİ ZARAR GÜN GEÇTİKÇE ARTMAKTADIR’
Karaca'nın tutukluluğunda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) de ağır şekilde ihlal edildiği savunulan dilekçede, "Bu konulara ilişkin olarak farklı tarihlerde Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yapılmıştır. Aynı şekilde Anayasa Mahkemesi'nin bugüne kadar karar vermemesi ve bireysel başvurunun müvekkil bakımından etkisizliği sebebiyle sayın Mahkemenize ayrı bir başvuru da yapılacaktır. Müvekkil adına yaptığımız tahliye talepleri de gerekçesiz bir şekilde reddedildiği için bu tutukluluk sebebiyle uğranılan telafisi imkansız manevi zarar gün geçtikçe artmaktadır. Ancak işbu başvuruyu yapmamıza sebep olan son olaylar sebebiyle müvekkilin hakları hiçbir şekilde tamir edilemez ve telafisi imkansız şekilde ihlal edilmiştir. Her ne kadar daha sonraki bir aşamada haksız tutukluluk sebebiyle maddi gideri talep etme imkanı olsa da, somut olayda maddi olarak giderilemeyecek ve telafisi imkansız bir zarar bulunmaktadır" denildi.
‘TEK TELAFİ TAHLİYESİDİR’
Dilekçede, "Müvekkil artık keyfi olarak tutukluluk statüsünden, ne yazık ki, "rehin" statüsüne geçmiştir. Çünkü müvekkilimiz hakkında hukuk ve kanuna uygun bir tahliye kararı olduğu halde, mahkemenin bu tahliye kararı hiçbir surette uygulanmamaktadır.
Hukuk devleti olması gereken bir ülkede bu durumun ne maddi ne de manevi telafisi bulunmamaktadır. Tek telafisi, sayın Mahkemenizin vereceği tedbir kararı ile müvekkilin tahliyesidir" ifadesi yer aldı.
500 BİN EURO TAZMİNAT TALEBİ
Dilekçenin sonuç kısmında ise, "Yukarıda geniş şekilde açıklanan ağır hak ihlalleri ve telafisi imkansız mağduriyet sebebiyle öncelikle AİHM içtüzüğünün 39. maddesinin uygulanması suretiyle müvekkilin derhal tahliye edilmesi yönünde tedbir kararı verilmesini; bu mümkün olmadığı takdirde, başvurumuzun kayda alınarak AİHS İçtüzüğü'nün 40. maddesi uyarınca acil olarak Hükümete bildirilmesine karar verilmesini; vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yüklenmesini; müvekkilin uluslararası bir medya grubunda en üst düzey yönetici olması hususu da göz önünde tutularak 500.000 Avro (beş yüz bin avro) tazminata hükmedilmesini ve yukarıda açıklanan hak ihlallerinin tespiti ile müvekkilin derhal salıverilmesi yönünde karar tesis edilmesini saygıyla vekaleten talep ederiz" denildi.
‘KEYFİ OLARAK TUTUKLANDI’
Hidayet Karaca'nın çalışma dönemi ile tutuklanma sürecinin detaylı şekilde anlatıldığı başvuru dilekçesinde, geçen hafta tahliye kararı veren İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi'nin kararına da yer verildi. AİHM'nin iç tüzüğüne değinilen dilekçede, Hidayet Karaca'nın keyfi olarak tutuklandığı ve hakkında verilen tahliye kararının uygulanmadığı öne sürüldü.
‘MANEVİ ZARAR GÜN GEÇTİKÇE ARTMAKTADIR’
Karaca'nın tutukluluğunda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) de ağır şekilde ihlal edildiği savunulan dilekçede, "Bu konulara ilişkin olarak farklı tarihlerde Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yapılmıştır. Aynı şekilde Anayasa Mahkemesi'nin bugüne kadar karar vermemesi ve bireysel başvurunun müvekkil bakımından etkisizliği sebebiyle sayın Mahkemenize ayrı bir başvuru da yapılacaktır. Müvekkil adına yaptığımız tahliye talepleri de gerekçesiz bir şekilde reddedildiği için bu tutukluluk sebebiyle uğranılan telafisi imkansız manevi zarar gün geçtikçe artmaktadır. Ancak işbu başvuruyu yapmamıza sebep olan son olaylar sebebiyle müvekkilin hakları hiçbir şekilde tamir edilemez ve telafisi imkansız şekilde ihlal edilmiştir. Her ne kadar daha sonraki bir aşamada haksız tutukluluk sebebiyle maddi gideri talep etme imkanı olsa da, somut olayda maddi olarak giderilemeyecek ve telafisi imkansız bir zarar bulunmaktadır" denildi.
‘TEK TELAFİ TAHLİYESİDİR’
Dilekçede, "Müvekkil artık keyfi olarak tutukluluk statüsünden, ne yazık ki, "rehin" statüsüne geçmiştir. Çünkü müvekkilimiz hakkında hukuk ve kanuna uygun bir tahliye kararı olduğu halde, mahkemenin bu tahliye kararı hiçbir surette uygulanmamaktadır.
Hukuk devleti olması gereken bir ülkede bu durumun ne maddi ne de manevi telafisi bulunmamaktadır. Tek telafisi, sayın Mahkemenizin vereceği tedbir kararı ile müvekkilin tahliyesidir" ifadesi yer aldı.
500 BİN EURO TAZMİNAT TALEBİ
Dilekçenin sonuç kısmında ise, "Yukarıda geniş şekilde açıklanan ağır hak ihlalleri ve telafisi imkansız mağduriyet sebebiyle öncelikle AİHM içtüzüğünün 39. maddesinin uygulanması suretiyle müvekkilin derhal tahliye edilmesi yönünde tedbir kararı verilmesini; bu mümkün olmadığı takdirde, başvurumuzun kayda alınarak AİHS İçtüzüğü'nün 40. maddesi uyarınca acil olarak Hükümete bildirilmesine karar verilmesini; vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yüklenmesini; müvekkilin uluslararası bir medya grubunda en üst düzey yönetici olması hususu da göz önünde tutularak 500.000 Avro (beş yüz bin avro) tazminata hükmedilmesini ve yukarıda açıklanan hak ihlallerinin tespiti ile müvekkilin derhal salıverilmesi yönünde karar tesis edilmesini saygıyla vekaleten talep ederiz" denildi.