13 Eki 2009 13:29 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:53

HERKES KONUŞSUN BARİ SEN SUS!..EVİNE BIRAKTIĞIN ASİSTANLAR HAKKINDA KİTAP YAZIYOR!..

Bugün yazarı Aykut Işıklar; magazin haberciliğinin bir dönem Show Tv'de yaptığı haberlerle bugünlere gelmesinde büyük pay sahibi olan Reha Muhtar ile magazin basınını eleştiren Uğur Dündar'a geçmişlerini hatırlattı...

Uğur Dündar dedi ki, "Magazin terörü..."


Halil Bezmen'in ABD'deki evinin kapısında yaşananları unutmadık. Gariban yardımcı ile olan özel diyalog(!) tarihe geçmiştir. Diyalog filan değil Dündar, adamı "Nerede bu Halil Bezmen" diye sorarken resmen dövdü. Bu olay ABD mahkemelerinde de tartışıldı. Bezmen halen İstanbul'da yaşıyor, çok saygın bir işadamı. Bu görüntüleri nereden nasıl buldu ise, Objektif programında yayınlayan Kadir Çelik de yaşıyor. Meraklısı buyursun baksın...


Demek ki, en aklı başında muhabirin bile, haber peşine koşarken başına bu istenmeyen şeyler geliyor. Terör mü yoksa iş sevgisi mi bilemem. Dündar çok iyi bilir. Polis muhabirlerinin hepsi kendini polis sanar. Uğur Cebeci ile yaptığı röportajı bu konuda en önemli belgedir. "Acaba dalga mı geçiyor" diye çok düşünmüştüm. Hatta emniyete ifadeye vermeye gelen kişilere "Neden yaptın ulan" diye tekme atan muhabir biliyorum. Emniyet Müdürlüğü Sirkeci'deyken arabadan inen zanlıya ilk tokadı polis muhabiri atardı.


Dündar madem sosyal demokrat, halkçı ve emekten yana bir gazeteci... Unuttuğu bir konu daha var, adına paparazzi denilen gençler hangi koşullarda çalışıyorlar? TV veya gazeteler ile bağları ne kadar? Mikrofonda bir TV adı var ama... Yoksa o kamera ve mikrofon kiralık mı? Hangisi sigorta primi ödenen, bordrodan maaş alan gazeteci?


Dündar, genel yayın müdürü olduğu Star TV'de magazin programını kim hazırladığını biliyor mu? Tayfun Topal adındaki delikanlıyı tanıyor mu? O zaman Özcan Deniz'e, Mahsun Kırmızıgül'e bir telefon açıp sorsun. Bakalım Tayfun'u nasıl anlatacaklar? Onlar anlatmazsa ben anlatırım. Sabah Gazetesi'nde Prestij Müzik'e takıldığını öğrendiğim saniye, ipini çekmiştim. Ki o zaman küçücük idi. Tayfun'a Star TV ismini teslim eden kimse ayağa kalksın?


Paparazzi programları dışarıdan bir prodüksiyon firmasına üç-beş kuruşa hazırlatılıyor. Bu küçük patron da ceplerine üç beş kuruş (bazen) koyuyor. Çoğunun karnı hep aç, eve dönecek yol parası yok. Her gün en az 12 saat birilerinin sarhoş çıkmasını bekliyor. Dükkân sahibi vicdanlı ise çay gönderiyor. Kimi ev kirasını, kimi çocuğunun ilaç parasını düşünürken sabahın bir saatinde karşısında sarhoş buluyor. İki dizide oynamış, binlerce lirayı cebine koymuş, kendini Marlon Brando sanan dünkü çocuk. "Çekmeyin ulan" dediği an, iş biter. Hele onunla bununla arkadaşlık(!) yaparak artist olan kızın şımarık tavırları. Kendini bir şey sanması... İnsanı katil bile yapar.


Araya çok önemli bir bilgi aktarmak istiyorum. Genelde çok iyi insan olan paparazzilerin arasına sızan üç beş hasta kişi var. Sanatçılara pis sorular soran, ortalığı karıştıran hep onlar. İşte onlar kesin temizlenmeli. Bu da magazin müdürlerinin işi. Ama müdür ne ise muhabiri de öyle oluyor.


Reha Muhtar "Magazincilere yeter artık" demiş. Haydaaa... Ne oldu Reha Bey kafanıza saksı mı düştü? Muhabirler "Sen de mi Reha Ağabey" diye çok güldüler nasihatlerine... Çünkü bazıları yanında çalışmıştı. Ana avrat küfürler ederek iş isteyen Reha'yı iyi tanıyorlar. "O kişiyi haberlerde stüdyoda yanıma oturtamazsan kendine iş ara, bir daha bu kapıdan içeri giremezsin" diye bağırmaları, küfürleri hâlâ kulaklarda çınlıyor. Hele sarhoş halleri... Reha'nın paparazzileri sevmemesi çok normal. Çünkü alkollü araba kullanırken yakalandı, artist-şarkıcı hatunlarla yakalandı. Hiçbir şey yapmasa genç yardımcılarını evlerine bırakırdı. Hatta birisi ünlü(!) oldu. Reha'nın haberlerde stüdyoda konuklarına (Türkiye'nin en marjinal tipleri) ne sorular sorduğunu unutmadık. Türk TV'sini bu hale getiren birinci kişi şimdi kalkmış, paparazzilere akıl veriyor. Herkes konuşun da bari sen sus Reha'cığım. Evine bıraktığın asistanlar hakkında kitap yazıyor.


Yarın paparazzi kalksın diyenlere yanıtım var. Benden ayrılmayın.


Aykut Işıklar/BUGÜN