HEP ERKEKLER KONUŞTU,HEP ERKEKLER YAZDI...TUĞÇE BARAN, "AYŞE" OLAYINA KADIN GÖZÜYLE BAKTI...MEDYADA KADIN DÜŞMANLIĞI MI VAR?
"Bir kadın,üst düzey erkeklerle yatmadan kalkmadan bir yere gelebilecek bir mahluk değildir.Yetersizdir.Erkekler, yatıp kalktıktan sonra duydukları suçluluk duygusu nedeniyle veya evli oldukları için rezillik çıkmasın diye onlara iş verirler"
Kadın düşmanlığı sür gitsin
Sabah´ın Günaydın ekinde yazan Ayşe Özyılmazel, kendisiyle yapılan röportajda nasıl köşe yazarı olduğunu anlatınca Hasan Pulur kıza alenen "yatarak elde etmiş" dedi. Neden? Çünkü çalışmaya başlamasının akabinde Haşmet Babaoğlu ile halen sürmekte olan bir ilişkisi başlamış da ondan.. Her şeyi birbirine kasten dolayarak kızın aslında bulunduğu yeri hak etmediğini, önce Hıncal Ağbisinin sonra da sevgilisinin desteği ile orada olduğunu demeye getirmiş ve "demek artık bu işler yatarak oluyor" diye de bitirmiş yazıktırmasını..
Yeni bir şey mi? Değil.
Bugün Türk basınında köşe yazıp da hakkında "bilmem kimin sevgilisi/karısı/kardeşi de ondan" lafı edilmemiş tek bir kadın yazar tanımıyorum. Bizim gazetede olsun, diğer gazetelerde olsun BÜTÜN kadın yazarlar dedikodulara güvenirsek kendileri değil, ya mevcut ya da eski sevgilileri/kocaları sayesinde oradadırlar. Herkes kendi hikayesini biliyor, kimse kendi hakkında öyle denmediğini sanıyor ama sevgili meslektaşlarım haberiniz olsun HEPİNİZ hakkında böyle konuşuluyor. HEPİNİZ! Tek tek isim vermeyeyim ama bir tanemiz bile muaf değil. Güzeller muhakkak surette ama çirkinler de nasiplerini alıyor.
Hasan Pulur, esasında Türkiye´deki tipik kadın düşmanlığını yansıtıyor. Bir erkek yazar deseydi ki "yazılarımı okutmak için sabah akşam 4 ay Hıncal Uluç´un kapısında bekledim" o "azimli" "tuttuğunu koparan" "becerikli, dirayetli" ve saire olacaktı. En fazla "uyanık" denirdi ki bu T.C. ahlakında o kadar fena bir şey değil zaten.
Ama bir kadın bunu yaptığı zaman en terbiyelisinden "kolaycı" olur.. Sonra sırayla "şirinlik yaparak" "kadınlığını kullanarak" "kendine aşık ederek" "yatarak, kalkarak" ve hatta EVLENEREK köşe kaptı olur.. Hasan Pulur şahsi bir fikir beyan etmiş değil. Onu yaşlı olmakla, çekememezlikle falan suçlamanın bir alemi yok. (Ki yaşlı düşmanlığı da en az kadın düşmanlığı kadar korkunç bir şey kanaatimce) Hasan Pulur herkesin aklındakini, çoğunun dilindeki yazmış. "Bir kadın, üst düzey erkeklerle yatmadan kalkmadan bir yere gelebilecek bir mahluk değildir. Yetersizdir. Erkekler, yatıp kalktıktan sonra duydukları suçluluk duygusu nedeniyle veya evli oldukları için rezillik çıkmasın diye onlara iş verirler veya iş bulurlar, kadınlar o sayede varlık gösterirler."
Budur! "Kadın kariyeri" konusundaki tüm kanaat bu kadardır. Bu kadar sığ ve sersemcedir. Evlere temizliğe giden Haticelerden, Fatmalardan değilsen, öldür Allah kendi hakkınla orada değilsindir. İster akademisyen ol ister bankacı ama köşe yazarıysan muhakkak surette, babanın, ağbinin, yoksa yattığın kalktığın adamın sayesinde oradasındır.
Yakıştırılan sevgililer her kesimden olabilir. Tabii ki başta genel yayın yönetmenleri olmak üzere, yazarlar, bakanlar, müsteşarlar, gazete patronları.. Ve hikaye de hep şöyledir: Genç kadın genel yayın yönetmeniyle, yazarla veya mühim bir adamla ilişkiye girmiştir, ilişki bitmiş veya sarpa sarmıştır, söz konusu evli adam gazetenin patronuna telefon eder ve rica eder. "Yav Ertuğrul, yav Zafer, bu kadın başımın etini yiyor. N´olur şuna bir köşe açın.."
Olabilir mi yahu böyle şey, bu köşe açtıran veya açan erkekler bu kadar mı aptaldır, bu kadar mı hatır gönül düşkünüdür, basında en olmayan şey olan vefa yatak döşek durumlarında mı geçerlidir sadece düşünen yok tabii..
Sütün santimin dünya para olduğu bir sektörde sırf birinin gönlü olsun d