02 Mar 2011 08:46 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:05

"HEM BAŞÖRTÜLÜSÜN HEM ÇOK BİLMİŞSİN NASIL OLUYOR BU?"

Hürriyet yazarı Ayşe Arman, öteki mahalledeki cinsel yaşamı yazarken kimlerden tepki alıyor?

Hem başörtülüsün hem çok bilmişsin nasıl oluyor bu?!

Tahmin etmişsinizdir herhalde. Dizi başladığından beri mail yağmuruna tutuldum.

Bir kısmı, konuklarımın anlattıklarına kızan muhafazakarlar, pardon “dinciler”.
Bir kısmı da, “Atatürkçü gençlere ne zaman mikrofonu uzatacaksın? Niye başörtülülerin reklamını yapıyorsun?” diyen laik kesim.
Dinciler ve laikçiler.
Ve ortada, arafta kalanlar...
Bu insanlar, güzel bir şey yaptılar, samimi olarak düşüncelerini anlattılar. Amma hoşgörüsüzüz!
İki mahalle tarafından da topa tutuldular. Tehdit, kavga, kıyamet...
Demek ki henüz, bizler bu tür şeyleri konuşmaya, tartışmaya hazır değiliz. Bu tespiti üzülerek yapıyorum. Bir de itirafım olacak size, ben başörtülü kadınların ne kadar zorlandığını anlamamışım, onların ne kadar sıkıştıklarını görememişim, ben hep bizim mahalle tarafından baskı altına alındıklarını düşünüyordum, yazık ki bir o kadar kendi mahallelerinden baskı görüyorlarmış.

Örtülü olmanın ne tür sıkıntılarını çektiniz?

ÜMMÜ GÜLSÜM: Tabii ki örtümden dolayı çok sıkıntı çektim ama bunun ajitasyonunu yapmak istemem.
Peki seçtiğiniz meslekte hiç sorun olmadı mı?
ÜMMÜ GÜLSÜM: Ben şuna inanırım: Bir şeye karşı tutkunuz varsa, o şeyle yaratılmışsanız, o eninde sonunda ortaya çıkar. Benim tutkum da sinema. Ben sinema yapmak istiyorum.
Siz Fatma Oğuz...

FATMA OĞUZ:
Ben de radyo televizyon yayıncılığı mezunuyum. 10 yıldır iş hayatındayım. Bir televizyon kanalında işe başladım. Arada yurtdışında dil öğrenme maceram oldu, bir süre Abu Dabi’de kaldım. Pek çok Arap ülkesinden öğrenci vardı. Müslümanlığı, farklı açılardan gözlemleme şansım oldu. Yola çıkış noktam, yönetmen olmaktı. Fakat Abu Dabi’ye gidip geldikten sonra her şeyi olabileceğimi anladım. Bir sürü işte çalıştım, şimdi yine aynı televizyon kanalındayım.
Siz de diğer arkadaşlarınız gibi, sokaklarda “Başörtüsüne özgürlük!” diye bağıran dinci erkeklerin, başörtülü kadınları hayatın içinde yalnız bıraktığını düşünüyor musunuz?

ÜMMÜ GÜLSÜM:
Film festivallerine gittiğim zaman, genellikle tek başörtülü ben oluyorum. Girdiğim ortamlarda da bir tek ben varım başörtülü. Şu açıdan üzücü: Bizim görünmemizi istemedikleri yerler var bu toplumda. “Bunlar da her yere giriyor!” imajı oluyor. Oysa ben, zevkleri, hobileri, tutkuları olan bir insanım. Caz festivaline gitmeyi seviyorum, Rock festivaline de. Ne yani başımda örtüm var diye gidemeyecek miyim? Müslüman erkekler kendilerini gizleyebiliyorlar. Ama eşleri ya da kız kardeşleri konumundaki bizlerle, bu tür yerlere giderlerse deşifre oluyorlar. O yüzden bizimle görünmek işlerine gelmiyor. Bu davranışı tabii ki ikiyüzlü buluyorum. “Senin orada ne işin var!” Bu, bizim en çok duyduğumuz cümle. “O festivalde ne işin var? O sette ne işin var? Erkeklerin arasında ne işin var?”
Ne cevap veriyorsunuz?

ÜMMÜ GÜLSÜM:
Bu soru yanlış! Yanlış soruya da, cevap verilmez. Muhafazakar erkekler istiyorlar ki, başörtülü kadınlar yollarına devam etsinler ama suya sabuna dokunmadan. Holdinglerinde sekreterleri açık olsun, imajları sarsılmasın. Ama kendi evlerinde o imaj uygulanmasın, eşleri örtülü olsun. En azından birinci eşleri...
Siz ne düşünüyorsunuz?
FATMA OĞUZ: Başörtülüleri iş hayatında ön plana çıkarmak istemeyen bir yaklaşım var.
ÜMMÜ GÜLSÜM: Örtündüğü için okuyamayan bir sürü kız var, onların muhtaç kalmalarını istiyorlar.
FATMA OĞUZ: Başörtülü kızlar, bir tür “ucuz eleman”. Muhafazakar kurumlar, başörtülü kızları işe alarak bir lütufta bulunuyormuş gibi davranıyorlar. “Senin gidecek başka yerin yok. Alternatifin yok. Bize mecbursun. Kaç para verirsek, o paraya çalışmak mecburiyetindesin!” gibi.
Peki ne yapıyor başörtülü kızlar...
FATMA OĞUZ: Ya itiraz ediyor ya da farkını göstermek adına daha çok çalışıyor. Ama zor, her açıdan zor. Birçok cephede mücadele vermek gerekiyor.
Hiç bu yüzden iş kaybettiğiniz oldu mu?
FATMA OĞUZ: Olmaz mı? Oldu tabii.
ÜMMÜ GÜLSÜM: Bir de kafadan kaybettiklerimiz var. Yani başörtülü olduğumuz için başvuru yapamadığımız, baştan kaybettiğimiz işler. Onları saymıyoruz bile.
İkiniz de gayet şıksınız. Farklı giyiniyorsunuz diye uzun uzun inceliyorlar mı sizi?
FATMA OĞUZ: Başörtülü bir kadın şablonu var, sizi onun içinde görmek istiyorlar. Onun haricinde bir kıyafet, makyaj, konuşma tarzı yok. Ben geçmişte çalıştığım iş yerlerinden, uygunsuz kıyafet giydiğim için uyarı aldım.
Neymiş o uygunsuz kıyafet?
FATMA OĞUZ: Mesela pantolon.
Peki nasıl bir çözüm buldunuz?
FATMA OĞUZ:Yine de giydim. Ama hep bir mücadele. Çünkü varlığınızı da kabul ettirmek durumdasınız. “Yaptığım işle ön planda olmak istiyorum ben. Kıyafetimden size ne?” de diyemiyorsunuz. O zaman da iş belli bir noktaya geliyor, işinize son veriyorlar.
ÜMMÜ GÜLSÜM: Ben böyle şeyler yaşamadım. Bir gençlik merkezinde eğitimci olarak da çalışıyorum. Film gösterimleri de yapıyorum. Ve Müslüman insanların bir arada olduğu bir yer. Lise öğrencileri geliyor. Geçenlerde biri bana, “Öğretmenim” dedi, “Siz bir tam sinemacı gibi giyiniyorsunuz!” Nasıl hoşuma gitti anlatamam. Fark ettim ki, o çocuk kafamdaki örtüyü görmüyor, beni mesleğimle değerlendiriyor.
Muhafazakâr kesimde kadınlar, belirli sebepler yüzünden ikinci eşe, üçüncü eşe itiraz etmiyor olabilir mi? Sesleri yeteri kadar gür çıkıyor mu?
ÜMMÜ GÜLSÜM: Kadının sesi, Allah aşkına nerede çok gür çıkıyor ki? Sizin kesimde çıkıyor mu? Erkek egemen bir toplumda yaşıyoruz.
Haklısınız. Örtülü-örtüsüz nedir bu erkeklerden çektiğimiz!
ÜMMÜ GÜLSÜM: Bizimkiler ikinci eşi alıyor, sizinkilerin eşleri dışında sevgilileri ve metresleri oluyor!
FATMA OĞUZ: Sizin kesimde, bu durum insanın sevgilisiyle vakit geçirmesi olarak adlandırılıyor, muhafazakar kesimde ise buna izin olmadığı için, evlilik kılıfı içine sokuluyor. İmam nikâhı ve muta nikâhı gibi şeyler uyduruluyor.
ÜMMÜ GÜLSÜM: Ben sadece resmi nikâh bilirim. Gerisini geçiniz.

Sizin mahallenin erkekleriyle daha iyi anlaşıyorum

Yalnız yaşama özgürlüğünü nasıl elde ettiniz?
FATMA OĞUZ:
Hayatımı savaş alanı olarak düşünürsem, ilk evresinde ailemle mücadele ettim. Bana hep, “Neden zoru seçiyorsun?” dediler. “Çünkü ben eğitimini aldığım işi yapmak istiyorum, o alanda çalışmak istiyorum” dedim ama ikna etmek zor oluyor.

Kaç yaşındasınız?
FATMA OĞUZ:
30.

Ailenize göre çoktan evlenmiş olmanız gerekmiyor mu?
FATMA OĞUZ
:“Yok mu bir şey” deyip duruyorlar zaten.
Camianızdaki erkekler sizin gibi güçlü kadınlardan korkuyor mudur?
ÜMMÜ GÜLSÜM: Ben bizim mahallenin dışındaki erkeklerle daha iyi anlaşıyorum zaten. Çok daha rahatım. Bizim mahallede kendini geliştiremeyen erkeklerle iletişim kurmak gerçekten çok zor..
FATMA OĞUZ: Seni kadın olarak koyduğu yer başka. O şekilde görmek istiyor. Kendisinden önde olmanı kabul edemiyor.
ÜMMÜ GÜLSÜM: “Hem başörtülüsün, hem çok bilmişsin. Nasıl oluyor!” diyor. Hepsi bu ikilemi yaşıyor.

Müslüman ya da Müslüman olmayan erkek diye ayırmıyorum akıllı adam diye ayırıyorum

28 Şubat’tan sonra sizin mahallenin kadınları ilerledi de, erkekleri geride mi kaldı?
ÜMMÜ GÜLSÜM:
Bence öyle. Bizi biz yapan da, bu süreç oldu. Belki de üzerimizde bu kadar baskı olmasaydı, benim sinema aşkım bu kadar büyük olmazdı. Evlenip çoluk çocuğa karışırdım. Öyle bir reaksiyon verdim ki, ait olduğum mahalledeki erkekleri geride bıraktım. Çünkü bizler, etine iğne batırılan kesim olduk.

Sizin mahallenin erkekleriyle nasıl anlaşacaksınız o zaman?
ÜMMÜ GÜLSÜM:
Ben Müslüman ya da Müslüman olmayan erkek diye ayırmıyorum, akıllı adam diye ayırıyorum. Akıllı adam, seni yadırgamayan adam, akıllı adam seni yargılamayan adam...

İdeal Müslümanım diye ortada gezmem

Peki şöyle hissediyor musunuz: “Dinin bütün gereklerini yerine getiremiyorum. Ben bu kadarını yapabiliyorum...”
ÜMMÜ GÜLSÜM:
Ben, ideal Müslümanım diye ortalıkta gezmek istemem. Değilim çünkü.
FATMA OĞUZ: Bizden beklenilen belli. Zaten kapalı birisini gördüğünüz zaman, ibadet eden kişi geliyor aklınıza.
ÜMMÜ GÜLSÜM: Ama örtülü olup, hiçbir şekilde dinin şartlarını yerine getirmeyenler var. Bir sürü de arkadan iş çeviriyorlar. Ama ben yargılamam, beni onun insanlığı ilgilendirir. Kocasını nasıl aldattığını anlatıyor mesela. Fakat bunu günah olarak değerlendirmiyor.
Yeni jenerasyonda aşk, cinsellik, flört, bu alanlarda değişen şeyler yok mu?
ÜMMÜ GÜLSÜM: Bu, bu ülkedeki herkesin problemi. Herkesin kendi inançları doğrultusunda cevap bulması gereken sorular bunlar. Ben cevaplarımı Kuran’da buldum. Ama bu, yasakları delmeyeceğim anlamına gelmiyor.

Ümmü Gülsüm Sarıoğlu. Genç bir sinemacı. 27 yaşında. Sinema ve televizyon okudu. Uluslararası Boğaziçi Film ve Video Festivali’nde arkadaşlarıyla birlikte ödül aldı “Ve nohut.. Ve ney... Ve zaman”la. Onunla sohbet ederken örtülü mü örtüsüz mü önemi kalmıyor. Fatma Oğuz. Radyo televizyon yayıncılığı mezunu. Bir televizyon kanalında çalışıyor. 30 yaşında, tuttuğunu koparan, aklına koyduğunu gerçekleştirebilen tiplerden.