HEBERLER'İN SUNUCUSUNU CAN YAYINEVİ'NDEN NEDEN KOVDULAR?
Bir çok filmin senaryo yazarı ve sinema oyuncusu Levent Kazak 'Can yayınevinden kovuldu'... Kazak kovulmanın hikayesini blogundan paylaştı.
can yayınları’ndan nasıl kovulduk?
su ve pelin nefis bi çocuk kitabı hazırladı, bir yıl sürdü. su yazdı, pelin çizdi. can çocuk’la konuşmuşlar, yayınevi de kitapla ilgilenmiş, aylarca kitap üzerinde istenilen değişiklikleri yaptı kızlar. ve sonunda bi sözleşme örneği yollandı yayınevinden, bunlar da haliyle avukatları olmadığından bana geldiler (işler tam işte bu noktada boka sarıyor). senaryo işleri nedeniyle telif haklarından biraz anlarım, konuyla ilgili zaman zaman mahkemede bilirkişilik yapıyorum. yayıncılık ve sinema, ayrı sektörler de olsa, telif teliftir. can yayınevi’nin yolladığı tüm yazarlara imzalattığı standart bir sözleşmeymiş. eh, tam olarak bir sözleşme de denemez, mali hakların bütünüyle devri. yani bi örnek vermek gerekirse, evinizi kiralayacaksınız, kiracı tapuyu üzerine geçirmek istiyor gibi. kitabın ve çizimlerin yurtiçi, yurtdışı tüm hakları, tv, film hakları, işleme hakları, kısaca her şey, üstelik süresiz olarak. karşılığında sadece kitap baskılarından bir yüzde hakları var, o yüzde de belirtilmemiş, hane boş. şu da var, hikaye ve karakterler yayınevine ait olacağından dizinin diğer kitaplarını yazmak için bile can yayınları’ndan izin almaları gerekiyor gibi bir durum çıkıveriyor ortaya haliyle. bizimkilerin canı biraz sıkılsa da asıl dertleri sözleşmelerinin ayrı ayrı olması, tabii ki can yayınları’nın onları ayırmak gibi bir niyeti asla olmasa da, sözleşmeye göre teknik olarak bu mümkün, sonuçta birlikte yarattıkları bir kitap, ‘yayınevi, olur ya, başka bir çizer getirirse ne olacak?’ kaygıları filan. eh, bunlar da yayınevi’ne şöyle bir mail atıp, toplantı istediler:
Sevgili Samiye Hanım ve Ebru,
Yolladığınız (standart) sözleşmeyi aldık, teşekkür ederiz. Bir takım eksikler ve soru işaretleri var. Sözleşme aşamasına gelmeden bunları konuşmak üzere biraraya gelmek isteriz.
Aşağıda konu başlıklarını sıralıyoruz:
1- Sözleşme oldukça kapsamlı çıktı. Biz sadece bir kitap üzerinden anlaşma yaptığımızı düşünüyoduk. TV, film, yurtdışı vs gibi haklardan bahsedilmiş. Bu konunun üzerinde geçmek isteriz.
2- İkimizle ilgili tek kontrat yapılmalı ya da kontratlar birbirine bağlanmalı. Bu ayrı ayrı yapılan değil, birlikte yaptığımız bir iştir. İleriye dönük dahi, yazı ve çizimler birbirinden ayrılmaz bir bütün olmalıdır.
3- Kitabın boyutları, tasarımı, kapak tasarımı bizim için çok önemli. Kaldı ki işimiz bu. Bu konuda konuşmalıyız.…
Randevu için en kısa zamanda dönüş bekliyoruz.
Sevgilerimizle,
Su&Pelin
ertesi gün can yayınevi arıyor ve bu değişiklikleri yapamayacaklarını, ellerindekinin standart bir sözleşme olduğunu söylüyor, ‘eğer bunları konuşacaksanız hiç gelmeyin’ diyorlar. haliyle kızlar çöküyor, ‘bu kadar emek verdik, en azından bir konuşalım’ diye üsteleyince can yayınevi’nin her şeyi samiye hanım’dan nihayet olur geliyor, ertesi gün avukat ve editörleri ile birlikte toplantıya beklendiklerini söylüyorlar. ee, kızlar da bana sen de gel diyorlar. önce pek bulaşmak istemesem de konuyla ilgili kuşlukları nedeniyle ‘evet’ demek zorunda kalıyorum. samiye hanımı uzaktan tanırım, erdal abinin eşidir, bir problem olmayacağını düşünüyorum doğal olarak.
toplantıya girince anladım ki samiye hanım varlığımdan pek hoşnut olmadı. kızlara küçücük bir kitap gösterdi, ‘bu boyutta olacak kitap!’ dedi. pelin o noktada iptal oldu zaten, gidene kadar örnek boyutta çakılı kaldı. ben varlığımın nedenini açıklamak için kızların telif hakları konusunda bilgisiz olduklarını, onlara konuyla ilgili danışmanlık yaptığımı söyledim, konuşmaya başladık, avukata ‘neden tüm mali haklar devrediliyor’ diye sormamla birlikte samiye hanım son derece haklı olarak patladı:
‘bizim bütün yazarlarımız bu şekilde çalışıyor, sevim ak da aynı sözleşmeyi imzalıyor, diğer yazarlar da, yıllardır hiçbir problem yaşamadık. şimdi siz kim oluyorsunuz da bizimle sözleşmenizi konuşmaya kalkıyorsunuz. ayrıca kitabı basmaktan vazgeçtim, iyi günler..’ dedi. ee biz de kendimizi şık biçimde kapının dışında bulduk. hepsi bu.
konuyla ilgili pek yorum yapmayacağım. ben dahil kuşakları kitaplarıyla büyütmüş, asla saygıda asla kusur edilmemesi gereken bir yayınevimiz; velhasıl kovulmaktan dahi gurur duyduk. sanırım şartlarımızı konuşmak isteyerek biraz densizlik yaptık ve samiye hanımın kıymetli zamanını çaldık.
sitem yok, öyle bir hakkımız da yok, sonuçta onlara başvuruluyor, onlar da istedikleri kuralları koyuyorlar. bu küçük hikayeyi de müstakbel yazarlara küçük bir nasihatta bulunmak amacıyla yazdım, eğer kitabınız basılsın istiyorsanız yanınıza benim gibi hıyarları almayın, direnmeyin, koyverin gitsin.
leblebi tozu/Levent Kazak