26 Mayıs 2013 10:57
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:11
HAYRİ KOZAKÇIOĞLU BU YÜZDEN Mİ HAYATINA SON VERDİ?
Vatan yazarı Reha Muhtar, Hayri Kozakçıoğlu'nun cenazesinde kulağına gelen bir dedikoduyu aktardı..
Eski OHAL valisi Hayri Kozakçıoğlu’nun evinde ölü bulunması akıllarda pekçok soru işareti bıraktı. Medya olayın intihar mı, yoksa bir cinayet mi, yoksa hastalık mı olduğunu sorguluyor. Vatan yazarı Reha Muhtar köşesine bu esrarengiz ölümü taşıdı.
İşte o yazı;
Hayri Kozakçıoğlu’nun cenazesinde İstanbul eski Belediye Başkanı Nurettin Sözen’in “Kansermiş, ailesinin haberi yokmuş...” dediğini görüyorum...
“İntihar veya cinayet” vakıanın olduğu andan itibaren nedense birileri, hep intihar için bir neden bulmaya çalışıyorlar...
Hayri Kozakçıoğlu kanser miydi bilmiyorum...
Kanser olsa da Kozakçıoğlu gibi birisi intihar etmez...
Hayatı onca badireden geçmiş, özel yetiştirilmiş bir bir Olağanüstü Bölge Valisi “Kanser oldum diye intihar yolunu seçmez...”
Hayri Kozakçıoğlu DHKP-C’nin ölüm listesindeydi!
Yani şunu mu demek istiyorlar?..
Hayri Kozakçıoğlu, amansız bir kanser tümörüne yakalandığını öğreniyor...
Bunu ailesine haber vermiyor...
Kanser olduğu ve ailesine söyleyemediği için intihar yolunu seçiyor...
Siz bu senaryonun gerçek olabileceğine inanıyor musunuz?..
Gerçek şu ki;
Türkiye’deki “esrarlı” ölümlerin doğal nedenlerle, ya da hedefte tutulan bazı devletlerce işlendiği fikri yıllarca bize gayet güzel şırıngalandı...
Hayatın öyle olmadığını, ölümlerin ardında çok fazla karışık ve karmaşık yapılanların olduğunu çok sonraları öğrendik...
Ben artık trafik kazası, intihar gibi ölümlere “doğal ölüm” olarak zinhar yaklaşmıyorum...
Susurluk kazası ne kadar doğal oluşmuş bir kazaysa!, Hayri Kozakçıoğlu’nun ölümü de o kadar “doğal nedenlerle intihardır...”
Hüseyin Kocadağ gibi Emniyet’te “özel araba kullanma konusunda yetiştirilmiş bir profesyonel” nasıl havaalanı gibi geniş bir yolda karşısına çıkan kamyona bindirmişse, Hayri Kozakçıoğlu da gece midesinin ağrısına dayanamayıp öyle inhar etmiştir!!!...
Batı Trakya’da bir Türk milletvekili vardı...
Sadık Ahmet...
Oradaki Türk azınlığın haklarını ilk kez Yunan parlamentosunda dile getiren, konuyu uluslararası hale getirip dünya forumlarına taşıyan...
Bir gün Batı Trakya’nın yollarında giderken aniden çıkan bir traktöre çarpıp trafik kazasında Hak’kın rahmetine kavuştu!..
O gün bugündür, esrarlı adamların derin ölümlerinde, bu senaryoları, şaka gibi gelirler bana..
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...
İşte o yazı;
Hayri Kozakçıoğlu’nun cenazesinde İstanbul eski Belediye Başkanı Nurettin Sözen’in “Kansermiş, ailesinin haberi yokmuş...” dediğini görüyorum...
“İntihar veya cinayet” vakıanın olduğu andan itibaren nedense birileri, hep intihar için bir neden bulmaya çalışıyorlar...
Hayri Kozakçıoğlu kanser miydi bilmiyorum...
Kanser olsa da Kozakçıoğlu gibi birisi intihar etmez...
Hayatı onca badireden geçmiş, özel yetiştirilmiş bir bir Olağanüstü Bölge Valisi “Kanser oldum diye intihar yolunu seçmez...”
Hayri Kozakçıoğlu DHKP-C’nin ölüm listesindeydi!
Yani şunu mu demek istiyorlar?..
Hayri Kozakçıoğlu, amansız bir kanser tümörüne yakalandığını öğreniyor...
Bunu ailesine haber vermiyor...
Kanser olduğu ve ailesine söyleyemediği için intihar yolunu seçiyor...
Siz bu senaryonun gerçek olabileceğine inanıyor musunuz?..
Gerçek şu ki;
Türkiye’deki “esrarlı” ölümlerin doğal nedenlerle, ya da hedefte tutulan bazı devletlerce işlendiği fikri yıllarca bize gayet güzel şırıngalandı...
Hayatın öyle olmadığını, ölümlerin ardında çok fazla karışık ve karmaşık yapılanların olduğunu çok sonraları öğrendik...
Ben artık trafik kazası, intihar gibi ölümlere “doğal ölüm” olarak zinhar yaklaşmıyorum...
Susurluk kazası ne kadar doğal oluşmuş bir kazaysa!, Hayri Kozakçıoğlu’nun ölümü de o kadar “doğal nedenlerle intihardır...”
Hüseyin Kocadağ gibi Emniyet’te “özel araba kullanma konusunda yetiştirilmiş bir profesyonel” nasıl havaalanı gibi geniş bir yolda karşısına çıkan kamyona bindirmişse, Hayri Kozakçıoğlu da gece midesinin ağrısına dayanamayıp öyle inhar etmiştir!!!...
Batı Trakya’da bir Türk milletvekili vardı...
Sadık Ahmet...
Oradaki Türk azınlığın haklarını ilk kez Yunan parlamentosunda dile getiren, konuyu uluslararası hale getirip dünya forumlarına taşıyan...
Bir gün Batı Trakya’nın yollarında giderken aniden çıkan bir traktöre çarpıp trafik kazasında Hak’kın rahmetine kavuştu!..
O gün bugündür, esrarlı adamların derin ölümlerinde, bu senaryoları, şaka gibi gelirler bana..
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...