Hayrettin Karaman'dan Yeni Şafak'a "halk ile temas" çağrısı!
Yeni Şafak gazetesi yazarı Prof. Hayrettin Karaman, bir okuyucunun şikayeti üzerine gazetesine “Halk ile temas kurun” tavsiyesinde bulundu.
Müslümanların çıkardıkları gazetelerin ilmihal kitabı, fetva mercii
ve İslami hayatın aynası olmadığını belirten Karaman, “Bu maksatla
ve bu nitelikte gazete olmak isteyenler de bulunabilir, ama meşru
bir amaca, zaruretin meşru kıldığı araçlarla ulaşmak isteyen
gazeteler de olabilir. Böyle olunca da tenkitlerin, daha geniş bir
anlayış, farklılığa tahammül çerçevesinde ve taassuptan ârî olması
gerekir” ifadelerini kullandı.
Hayrettin Karaman’ın bugün (14 Temmuz 2016) yayımlanan “Gazeteden
şikâyet” başlıklı yazısı şöyle:
Kul kusursuz olmaz”, “Her güzelin bir kusuru vardır” gibi cümleler
boşuna kurulmamıştır.
Bir kutsi hadiste de mealen şöyle buyurulur: “Eğer siz günah işler
olmasaydınız sizi gönderir, günah işleyebilenleri yaratırdım”. Evet
kul, “Bir de günahım olsun” diye günah işlemez, kulluk daima
Allah'a itaat ve O'nun rızasını gözetme şuuru ve mümkün olduğunca
uygulaması içinde gerçekleşir, ama mümin nefse mağlûp olarak günah
da işler. Günah işleyince kulluğun icabı tevbedir; tek sığınak, tek
kurtarıcı ve tek bağışlayıcı Allah'a dönerek, “Bir daha
yapmayacağım, beni bağışla” diye niyazda bulunmaktır. Kul bunu
söyler ama yine de günah kabiliyeti ve hatta fiili tamamen ortadan
kalkmaz; yine tevbe eder ve Allah dilerse bağışlanır.
Gazete de kul işidir, onun da günahları kusurları olur; ama “kime
göre kusur ve niçin” sorusu da gündemde olmalıdır.
Ortak olanlar dışında herkesin bir mükemmel ve meşru anlayışı
vardır. İşte o farklı anlayışlara göre kusur söz konusu olduğunda
kesin konuşmamak, “bana, bize göre” demek gerekir.
Yakın bir zamanda bir tatil yerinde iyi niyetli ve Yeni Şafak'a da
abone olduğu anlaşılan bir zat ile aramızda şu konuşma geçti:
-Hocam bu gazeteyi bırak!
-Niçin?
-Yahu bir gün de şu gazetede halkın ve esnafın sıkıntıları ve
şikâyetleri ile ilgili bir haber, bir yazı çıksın ne olur!
-Her güzelin bir kusuru olur, ben bu gazeteyi genel olarak güzel
bulduğum için yazmaya devam ediyorum, ben gazeteden çıkmasam da
senin istediğin yazılar orada çıksa daha iyi olmaz mı?
Tebessüm ederek:
-Öyle olsun hocam!
Gazeteye tavsiye ediyorum, gazetenin bir yerinde “halk ile”
kabilinden bir bölüm ayrılsın, çeşitli kesimlerden halk ile
temaslar kurulsun, tenkitler, şikâyetler ve takdirler alınsın
gazeteye yansıtılsın, gerektiğinde değerlendirmeler de
yapılsın.
Tabii bu gazete çıkmaya başladığı günden bu yana o faklı bakış
açısına ve değerlendirme ölçütlerine sahip insanlardan daha ağır
tenkitler ve şikâyetler de oldu, oluyor. Tenkit haklarına saygımı
koruyarak şunu söylemek isterim:
Bu ülkede belli bir amaçla ve yöntem anlayışıyla Müslümanların
çıkardıkları gazeteler İlmihal kitabı da, fetva mercii de, İslâmî
hayatın aynası da değildir. Bu maksatla ve bu nitelikte gazete
olmak isteyenler de bulunabilir, ama meşru bir amaca, zaruretin
meşru kıldığı araçlarla ulaşmak isteyen gazeteler de olabilir.
Böyle olunca da tenkitlerin, daha geniş bir anlayış, farklılığa
tahammül çerçevesinde ve taassuptan ârî olması gerekir.