13 Eki 2016 15:25 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 21:36

Hayrettin Karaman kafaları karıştırdı! Trafik sigortası günah mı?

Hayrettin Karaman Yeni Şafak gazetesindeki köşesinde bugün İslam'a uygun olan ve olmayan sigortacılığı yazdı.

Yeni Şafak yazarı Hayrettin Karaman'ın bugünkü yazısı trafik sigortasıyla ilgili yeni bir tartışmanın başlamasına neden oldu. Hayrettin Karaman trafik sigortasının İslam'a göre nasıl olması gerektiğini anlattı.

Daha önce de İskender Pala verdiği bir röportajda günah olduğu için trafik sigortası yaptırmadığını söylemişti.

Yeni Şafak gazetesi yazarı Hayrettin Karaman bugünkü yazısında sigortacılığı ele aldı. “İslam’a göre meşru sigorta” başlığını taşıyan yazısında Karaman islama uygun olan sigortayı tarif ettikten sonra “Mesela yıl içinde risk gerçekleşmezse sigortalının parası boşa gitmekte, korkularından emin olmak için tekrar para yatırmak mecburiyetinde kalmaktadır. Fıkıhta akdin meşru olabilmesi için satılan ve alınan şeylerin meşru, belli ve teslim edilebilir olması gibi şartlar vardır. Güven duygusu satım konusu olamaz. Sigortacıların genellikle bankaları da vardır ve topladıkları paraları şeriata göre meşru olmayan ticaret ve yatırımlarda da değerlendirirler” ifadelerini kullandı.

İskender Pala da verdiği bir röportajında “Yine günah diye aracıma sigorta yaptırmadım, eski bir arabam vardı, pert oldu” açıklamasını yapmıştı.

İSLAM’A UYGUN SİGORTA

Yeni Şafak yazarı Karaman sigortacıkla ilgili “Karşılıklı sigorta İslam'ın teşvik ettiği karşılıklı yardımlaşma, dayanışma, bağışlama esasına dayanır ve biz yıllardan beri bu sistemin Türkiye'de de mevzuata kavuşmasını, uygulanmasını, önündeki diğer engellerin kaldırılmasını savunuyoruz” ifadelerini kullandı.

“MEŞRU OLMAYAN YATIRIMLARDA DEĞERLENDİRİRLER”

Halihazırda uygulanan sigortacıkla ilgili görüşlerini ise “Ticari sigorta dünyada yaygın olan ve ülkemizde de uygulanan, kapitalizmin insanların korkularını ve ihtiyaçlarını istismar ederek büyük paralar kazanma aracıdır. Bu sigortada iki taraf vardır: sigortacı (şirket) ve sigortalı. Sigortacı, sigortalıdan aldığı ve aldığı anda malik olduğu paralar (primler) karşılığında ona, risk gerçekleşmesi halinde gerekli ödemeyi (parayı) verme taahhüdünde (yani peşin para karşılığında şarta bağlı parayı ihtimale göre satma taahhüdünde) bulunmaktadır” ifadelerini kullanan Karaman “Mesela yıl içinde risk gerçekleşmezse sigortalının parası boşa gitmekte, korkularından emin olmak için tekrar para yatırmak mecburiyetinde kalmaktadır. Fıkıhta akdin meşru olabilmesi için satılan ve alınan şeylerin meşru, belli ve teslim edilebilir olması gibi şartlar vardır. Bu sigorta çeşidinde sigortalının ödediği para bellidir ve peşinen ödenmiştir, sigortacının buna karşı teslim edeceği belli bir mal, hizmet veya hak yoktur. Güven duygusu satım konusu olamaz. Sigortacıların genellikle bankaları da vardır ve topladıkları paraları şeriata göre meşru olmayan ticaret ve yatırımlarda da değerlendirirler” diye yazdı.

“DAYATMADIR, ZULÜMDÜR…”

Karaman yazısında ayrıca “İnsanların güven ve gerektiğinde yardım alma ihtiyaçlarını karşılayacak, istismardan uzak, ihtiyaç sahibinin menfaatine uygun bir sigorta şekli (tekafül, karşılıklı, üyelik sigortası) var iken İslâmî sisteme uymayan bir sigorta şekli için ‘caizdir’ diyenlerin biraz daha düşünmeleri gerekiyor. Ayrıca bu sigortaya bazıları cevaz veriyorlar diye caiz görmeyenlerin ihtiyaçlarını karşılayacak olan tekafül sigortacılığına hukuki imkanı vermemek haksızlıktır, dayatmadır, zulümdür” ifadelerini kullandı.