10 Ağu 2017 11:42 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 23:02

Hayrettin Karaman dert yandı: Bir yazı yazdım, "Yuh” diyen örtülü bir bayan yazar bile çıktı!

Yeni Şafak yazarı Hayrettin Karaman, sigara içen başörtülü kadınların “Sizinle paylaşacağım çok şey var” mesajı verdiğini iddia etmesiyle birçok kesimden tepki toplamıştı.

Yeni Şafak gazetesi yazarı Prof. Hayrettin Karaman, sigara içmenin 'caiz' olmadığını belirterek söylediği "Ben başını örten ama göstere göstere sigara içen bir bayan gördüğümde şöyle bir intibaa kapılıyorum: Sanki farklı olanlara şunu diyor: 'Siz benim başımı örttüğüme bakmayın, benden ümidinizi kesmeyin, sizinle paylaşacağım daha çok şeyim var" sözlerine "Yuh" diyen ve "Sigara içiyor diye, başörtülü kadınlar için böyle çirkin bir “zan”da nasıl bulunabilirsiniz?" sözleriyle tepki gösteren Akit Yazarı Mehtap Yılmaz için "Yuh diyen örtülü bir bayan yazar bile çıktı" ifadesini kullandı.

Karaman, 'örtünen' kadın için sigara içmenin 'edebe de aykırı' olduğunu öne sürerek "Bizim geleneğimizde kadın sigara içmez, erkeklerin de küçükleri büyüklerinin yanında, öğrenciler hocalarının yanında… sigara içmezler; çünkü bu davranış ayıptır, edebe aykırıdır. Edep insanın zinetidir; edepten mahrum olanlar insanı güzelleştiren özelliklerden da mahrum olarak gittikçe çirkinleşir, hatta iğrenç hale gelirler." diye yazmıştı.

Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca da, "Sigara içen başörtülüler sanki 'Bakmayın, sizle paylaşacağım daha çok şeyim var' diyor!" diyen ilahiyat profesörü Karaman'a tepki gösterdiği yazısında Karaman'dan "malum şahıs" olarak bahsederek, "Paylaşacağım çok şey var ifadesinin her tarafa çekilir, omurgasız tınısı fazlasıyla endişe verici. Onca dini ilim tahsil et, profesör ol, sonra git Demet Akalın şarkılarının söz yazarlığına soyun. Allah daha büyük keder vermesin" demişti.

Yeni Şafak'ta Hayrettin Karaman'ın "Cephe hücuma geçti" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

Kim bizden kim değil, bizden ne demek ve bizden olanlar nereye kadar bizden?

Bu soruların da cevabı verilmeli ve hep akılda tutulmalı.

“Siz halkı ikiye bölüyorsunuz, milli birlik ve beraberliğe zarar veriyorsunuz, ‘bizden olan ve olmayan, biz ve ötekiler, cephe… ne demek’ niçin böyle laflar ediyorsunuz” şeklinde de itirazlar var.

Benim bu itirazlara cevabım şudur:

TC. vatandaşlarının siyasi, ideolojik, dînî, ahlaki… bakımlardan ikiye değil, daha fazlasına bölünmüş bulunduğunu görmeyenler ya kördürler, ya da belli bir maksatla gerçeği örtmek istiyorlar.

Biz bu gerçeği görüyoruz, mevcut çağda ve ülkemizdeki rejimde bir grubun, diğerlerini zorla kendisi gibi yapmasının mümkün olmadığını, İslam’ın da bunu istemediğini, böyle bir davanın peşinde koşanların asla başarılı olamayacaklarını, ama ülkeye ve millete zarar verebileceklerini defalarca yazdık.

Çözüm olarak da “tek vatanımız üzerinde birlikte yaşamaya mecbur olduğumuz için herkesin menfaatine olan şu yolu takip edelim” diyoruz: Kimse kimseyi kendi tarafına zorlamasın, davasını, inancını, hayat tarzını, felsefesini usulünce anlatsın, ikna olanlar ona katılsınlar, ikna olmayanlar kendi değerlerine sadık kalsınlar, ama şiddet yok, zorlama yok, hakaret ve itibarsızlaştırma yok, yalan yok, iftira… yok. İşte ancak bu şartlara her bir grup riayet ederse o zaman ülkede barış, huzur ve ortak problemlerde beraberlik olur.

Gelelim konuya:

Ben bir yazı yazdım, başlığı “Başörtülü Sigara” idi. Sağa sola çektiler, asıl konuyu atlayıp kasten çektikleri mana üzerinden bana hakaretler ettiler, “yuh” diyen örtülü bir bayan yazar bile çıktı. Ben ikinci bir yazı daha yazarak maksadımı daha açık hale getirdim, saptıranlar yüzünden (onlara inanıp) üzülenlerden de helallik diledim. Hücum cephesinden çıt yok; hiç olmazsa “bizden olanlar”dan beklediğim gönül alma, helalleşme, özür gibi davranışlar da zuhur etmedi.

Ben kimseyi kendi inancıma zorlamıyorum, benim değerlerimden kopmuş kimselerin ahlak ve edepleri de kendilerini ilgilendirir. Benim muhataplarım bir ölçüde “bizden” olanlardır ve inancımıza göre onlara nasihat hakkım vardır ve şunu demek istemişimdir: Bizim edebimize uymayan davranışlar kötü sonuçlar veriyor, bunları bırakalım; ya dışımız ve davranışımız da içimiz gibi (bize ait, bize yakışan) olsun, ya da dışımız da içimize benzesin; altı kaval, üstü şişhane olmasın..

Ahlak ve iffet kelimesini hiç kullanmadım, bunu ilave eden siyasi-yazar kişiyi kınıyorum.

Saptırmalarının inandırıcı olamayacağından korkanlar konu üzerinde duracak ve benim düşüncemi yanlışlayacak yerde geçmişte tekrarlanan ve benim de defalarca yazarak, hatta kitap yayınlayarak reddettiğim yalanları, iftiraları, ithamları tekrarlamak yoluna gittiler.

Ne olmuş?

“Ben iyi ahlaklı Yahudiler ve Hristiyanlar cennete girerler” demişim.

Yalan, iftira; doğrusunu öğrenmek için İZ Yayıncılık'tan çıkan “Diyalog ve Necat Tartışmaları” kitabıma bakın.

Faize fetva vermişim.

Yalan, iftira, www.hayreddinkaraman.net adresli siteme girin, arama kutusuna “faiz” yazın ve okuyun, bakalım ben faize fetva mı vermişim yoksa yüzlerce yazıda faizin haram olduğunu yazmış ve faizsiz finansı mı savunmuşum.

Ben yolsuzluk hırsızlık değildir diyerek yolsuzluğa ve rüşvete fetva vermişim.

Yine aynı siteye girin, “yolsuzluk” yazın, “rüşvet” yazın bu iki konudaki düşüncemin doğrusunu öğrenin. Bu konudaki bir yazımı Cuma günü bir daha yayınlayacağım.

Başka iftira ve ithamları da daha önceki yazılarımda cevaplandırmış bulunuyorum.

Yalan söyleyen, iftira eden ahlaksızdır ve günahkârdır, ama araştırmadan, soruşturmadan, mazlum ve mağdura sormadan bunlara inanan ve yayan insanlar da sorumludurlar.