Hayrettin Karaman dert yandı: Bir yazı yazdım, "Yuh” diyen örtülü bir bayan yazar bile çıktı!
Yeni Şafak yazarı Hayrettin Karaman, sigara içen başörtülü kadınların “Sizinle paylaşacağım çok şey var” mesajı verdiğini iddia etmesiyle birçok kesimden tepki toplamıştı.
Yeni Şafak gazetesi yazarı Prof. Hayrettin Karaman, sigara içmenin
'caiz' olmadığını belirterek söylediği "Ben başını örten ama
göstere göstere sigara içen bir bayan gördüğümde şöyle bir intibaa
kapılıyorum: Sanki farklı olanlara şunu diyor: 'Siz benim başımı
örttüğüme bakmayın, benden ümidinizi kesmeyin, sizinle paylaşacağım
daha çok şeyim var" sözlerine "Yuh" diyen ve "Sigara içiyor diye,
başörtülü kadınlar için böyle çirkin bir “zan”da nasıl
bulunabilirsiniz?" sözleriyle tepki gösteren Akit Yazarı Mehtap
Yılmaz için "Yuh diyen örtülü bir bayan yazar bile çıktı" ifadesini
kullandı.
Karaman, 'örtünen' kadın için sigara içmenin 'edebe de aykırı'
olduğunu öne sürerek "Bizim geleneğimizde kadın sigara içmez,
erkeklerin de küçükleri büyüklerinin yanında, öğrenciler
hocalarının yanında… sigara içmezler; çünkü bu davranış ayıptır,
edebe aykırıdır. Edep insanın zinetidir; edepten mahrum olanlar
insanı güzelleştiren özelliklerden da mahrum olarak gittikçe
çirkinleşir, hatta iğrenç hale gelirler." diye yazmıştı.
Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca da, "Sigara içen başörtülüler
sanki 'Bakmayın, sizle paylaşacağım daha çok şeyim var' diyor!"
diyen ilahiyat profesörü Karaman'a tepki gösterdiği yazısında
Karaman'dan "malum şahıs" olarak bahsederek, "Paylaşacağım çok şey
var ifadesinin her tarafa çekilir, omurgasız tınısı fazlasıyla
endişe verici. Onca dini ilim tahsil et, profesör ol, sonra git
Demet Akalın şarkılarının söz yazarlığına soyun. Allah daha büyük
keder vermesin" demişti.
Yeni Şafak'ta Hayrettin Karaman'ın "Cephe hücuma
geçti" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Kim bizden kim değil, bizden ne demek ve bizden olanlar nereye
kadar bizden?
Bu soruların da cevabı verilmeli ve hep akılda tutulmalı.
“Siz halkı ikiye bölüyorsunuz, milli birlik ve beraberliğe zarar
veriyorsunuz, ‘bizden olan ve olmayan, biz ve ötekiler, cephe… ne
demek’ niçin böyle laflar ediyorsunuz” şeklinde de itirazlar
var.
Benim bu itirazlara cevabım şudur:
TC. vatandaşlarının siyasi, ideolojik, dînî, ahlaki… bakımlardan
ikiye değil, daha fazlasına bölünmüş bulunduğunu görmeyenler ya
kördürler, ya da belli bir maksatla gerçeği örtmek istiyorlar.
Biz bu gerçeği görüyoruz, mevcut çağda ve ülkemizdeki rejimde bir
grubun, diğerlerini zorla kendisi gibi yapmasının mümkün
olmadığını, İslam’ın da bunu istemediğini, böyle bir davanın
peşinde koşanların asla başarılı olamayacaklarını, ama ülkeye ve
millete zarar verebileceklerini defalarca yazdık.
Çözüm olarak da “tek vatanımız üzerinde birlikte yaşamaya mecbur
olduğumuz için herkesin menfaatine olan şu yolu takip edelim”
diyoruz: Kimse kimseyi kendi tarafına zorlamasın, davasını,
inancını, hayat tarzını, felsefesini usulünce anlatsın, ikna
olanlar ona katılsınlar, ikna olmayanlar kendi değerlerine sadık
kalsınlar, ama şiddet yok, zorlama yok, hakaret ve
itibarsızlaştırma yok, yalan yok, iftira… yok. İşte ancak bu
şartlara her bir grup riayet ederse o zaman ülkede barış, huzur ve
ortak problemlerde beraberlik olur.
Gelelim konuya:
Ben bir yazı yazdım, başlığı “Başörtülü Sigara” idi. Sağa sola
çektiler, asıl konuyu atlayıp kasten çektikleri mana üzerinden bana
hakaretler ettiler, “yuh” diyen örtülü bir bayan yazar bile çıktı.
Ben ikinci bir yazı daha yazarak maksadımı daha açık hale getirdim,
saptıranlar yüzünden (onlara inanıp) üzülenlerden de helallik
diledim. Hücum cephesinden çıt yok; hiç olmazsa “bizden olanlar”dan
beklediğim gönül alma, helalleşme, özür gibi davranışlar da zuhur
etmedi.
Ben kimseyi kendi inancıma zorlamıyorum, benim değerlerimden kopmuş
kimselerin ahlak ve edepleri de kendilerini ilgilendirir. Benim
muhataplarım bir ölçüde “bizden” olanlardır ve inancımıza göre
onlara nasihat hakkım vardır ve şunu demek istemişimdir: Bizim
edebimize uymayan davranışlar kötü sonuçlar veriyor, bunları
bırakalım; ya dışımız ve davranışımız da içimiz gibi (bize
ait, bize yakışan) olsun, ya da dışımız da içimize benzesin; altı
kaval, üstü şişhane olmasın..
Ahlak ve iffet kelimesini hiç kullanmadım, bunu ilave eden
siyasi-yazar kişiyi kınıyorum.
Saptırmalarının inandırıcı olamayacağından korkanlar konu üzerinde
duracak ve benim düşüncemi yanlışlayacak yerde geçmişte tekrarlanan
ve benim de defalarca yazarak, hatta kitap yayınlayarak reddettiğim
yalanları, iftiraları, ithamları tekrarlamak yoluna gittiler.
Ne olmuş?
“Ben iyi ahlaklı Yahudiler ve Hristiyanlar cennete girerler”
demişim.
Yalan, iftira; doğrusunu öğrenmek için İZ Yayıncılık'tan çıkan
“Diyalog ve Necat Tartışmaları” kitabıma bakın.
Faize fetva vermişim.
Yalan, iftira, www.hayreddinkaraman.net adresli siteme girin, arama
kutusuna “faiz” yazın ve okuyun, bakalım ben faize fetva mı
vermişim yoksa yüzlerce yazıda faizin haram olduğunu yazmış ve
faizsiz finansı mı savunmuşum.
Ben yolsuzluk hırsızlık değildir diyerek yolsuzluğa ve rüşvete
fetva vermişim.
Yine aynı siteye girin, “yolsuzluk” yazın, “rüşvet” yazın bu iki
konudaki düşüncemin doğrusunu öğrenin. Bu konudaki bir yazımı Cuma
günü bir daha yayınlayacağım.
Başka iftira ve ithamları da daha önceki yazılarımda cevaplandırmış
bulunuyorum.
Yalan söyleyen, iftira eden ahlaksızdır ve günahkârdır, ama
araştırmadan, soruşturmadan, mazlum ve mağdura sormadan bunlara
inanan ve yayan insanlar da sorumludurlar.