11 Tem 2017 20:36 Son Güncelleme: 20 Kas 2018 00:33

Hava Kuvvetlerinin "mahrem imamlar"ı hakim karşısında

- FETÖ'nün, Hava Kuvvetleri Komutanlığındaki mahrem yapılanmasına yönelik dava kapsamında 76 "mahrem imam" ile 81 askeri personelin yargılandığı davanın ikinci duruşması tamamlandı- Başbakanlığın müdahillik talebi kabul edildi

ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Hava Kuvvetleri Komutanlığındaki mahrem yapılanmasına yönelik dava kapsamında 76 "mahrem imam" ile 81 askeri personelin yargılandığı davanın ikinci duruşması görüldü.

Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Kampüsü'ndeki duruşma salonunda görülen duruşmaya, tutuklu, tutuksuz 157 sanık ile avukatları ve yakınları katıldı.

Duruşmanın öğleden sonraki kısmında ilk olarak "Tarık" kod ismiyle Hava Kuvvetleri Komutanlığı 4. Ana Jet Üst Komutanlığı imamı olduğu iddiasıyla yargılan sanık Alper Küççük savunma yaptı.

Hakkındaki suçlamaları reddederek, kendisiyle ilgili ifade verenlerin bu ifadelerini, Emniyette işkence, baskı ve kötü muamele altında verdiklerini savunan Küççük, FETÖ üyesi olmadığını, mezun olduğu bölüm itibarıyla Milli Eğitim Bakanlığına ataması yapılmadığı için özel eğitim kurumlarında öğretmenlik yaptığını, başvuruda bulunduğu eğitim kurumlarından kendisini kabul eden kurumda işe başladığını söyledi.

Çalıştığı özel eğitim kurumunun FETÖ bağlantısı nedeniyle 15 Temmuz'dan sonra kapatıldığını ve bu kurumda çalıştığı 10 yıllık süre boyunca maaşının Bank Asya'ya yatırıldığını ifade eden Küççük, sanıklardan asker olanların hiçbirini tanımadığını, sivillerden ise bazılarını çalıştıkları kurumlar nedeniyle tanıdığını belirtti.

Sanık Küççük, hakkında ifade veren kişilerin hepsinin itirafçı olmasının ilginç olduğunu iddia ederek, "Fetullah Gülen'i medyadan tanıyorum. herkul.org adlı internet sitesini de 17-25 Aralık'tan önce takip ediyordum. 15 Temmuz'a kadar bunun bir terör örgütü olduğunu bilmiyordum. Bunlar da benim FETÖ'cü olduğum anlamına gelmez. Çünkü Türkçe Olimpiyatlarında Cumhurbaşkanımızı, Ahmet Davutoğlu'nu, Bülent Arınç'ı bizzat gördüm." dedi.

Sanık eski hava tabip üsteğmen Burak Kıvrak da FETÖ ile hiçbir bağlantısı olmadığını, kura yöntemiyle Akıncı Üssüne atamasının yapıldığını, görev yaptığı sürece sıralı amirleri dışında kimseden emir, talimat almadığını savundu.

FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe teşebbüsü öncesinde ve sonrasında hakkında hiçbir olumsuz kanaat oluşmadığını öne süren Kıvrak, gözaltına alınmasına ve tutuklanmasına neden olan e-postanın da isimsiz ve imzasız olduğunu, itirafçı Ufuk Işık'ın itiraflarını desteklemek için bu e-postayı gönderdiği kanaati taşıdığını belirtti.

Süleyman Demirel Tıp Fakültesinde okuduğu dönemde örgütün bölge hizmetlisi olduğu, FETÖ'nün yönlendirmesiyle asker hekim olduğu yönündeki iddiaları kabul etmeyen sanık Kıvrak, 16 Temmuz sabahında Akıncı Üssü'nde darbecilerin yaraladığı vatandaşlara ilk tıbbi müdahaleyi yaptığını, buna da Akıncı Üssü'nde görevli bazı hemşirelerin şahit olduğunu söyledi.

Sanık eski hava pilot Cemil Cintosun da inanılması zor, ifadelerinde tutarlılık bulunmayan bir itirafçının suçlamasıyla tutuklandığını öne sürerek, hiçbir tarikat, cemaat, örgütle bağlantısı olmadığını savundu.

Tutuklanmasının ailesi ve kendisi için telafisi mümkün olmayan acılara yol açtığını belirten Cintosun, "Eğitimimin tamamı devlet okullarındadır, gittiğim dershanelerin FETÖ ile bağlantısı yoktur. FETÖ'nün hiçbir kurumuyla yanlışlıkla da olsa bir irtibatım olmamıştır. Bu örgütle saç telim kadar bağım yoktur." dedi.

İtirafçı Ufuk Işık'ın kendisi hakkında kickboks sporuyla uğraştığı yönünde ifade verdiğini anımsatan Cintosun, profesyonel yüzücü, amatör solist ve pentatloncu olduğunu fakat hayatının hiçbir döneminde kickboks yapmadığını savundu.

Meslek hayatı boyunca "Bu adam nasıl pilot olmuş, bu adam nasıl kurmay olmuş" gibi şaşırdığı kişiler olduğunu ifade eden Cintosun, 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra bu kişilerin birçoğunun darbe teşebbüsünde aktif rol aldıklarına ve tutuklandıklarına şahit olduğunu anlattı.

Sanık Cintosun, "İtirafçı Ufuk Işık isimli şahıs, mahkemeleri kandırarak, FETÖ ile bağlantısını devam ettirerek, örgüt üyesi olmayanlara kumpas kurmakta ve bu yolla örgüt üyelerini korumaktadır. Bu kişinin devam eden ilişkilerinin incelenmesi gerekmektedir. Darbeye karışmamış, darbenin bertaraf edilmesinde rol oynamış TSK mensupları da bu yolla etkisiz hale getirilmektedir." dedi.

15 Temmuz darbe teşebbüsünü öğrendikten sonra amirini aradığını, amirinin de kendisine "Darbenin karşısındayız, bir emir gelirse darbecilere karşı mücadele için havalanacağız." dediğini aktaran Cintosun, "FETÖ mensubu olsam darbede görev almak için kendiliğimden birliğime giderdim fakat amirim ben çömez olduğum için, 4 aylık pilot olmam nedeniyle bana ihtiyaç olmadığını, birliğe gelmem gerekmediğini söyledi. Mesleğime, şerefime en ufak leke sürdürmedim. Milletine hainlik yapan bu yapının, kendisiyle irtibatlı olmayan bizlere, pilotlara da kumpas kurduğu açıktır." diye konuştu.

İddianamede "Ümit" kod adıyla yer alan, Akıncı 4. Ana Jet Üssü Komutanlığında görevli subaylardan sorumlu öğretmen sanık Denizhan Özcan da savunmasında Emniyette bulunduğu süre boyunca ağır işkence, baskı ve kötü muameleye maruz kaldığını iddia ederek, emniyet ve savcılıktaki ifadelerini kabul etmediğini söyledi.

Herhangi bir terör örgütüyle irtibatı bulunmadığını, kod isim kullanmadığını, Bank Asya'daki hesabın maaş hesabı olduğunu ve bir dönem araç satışından elde ettiği parayı bu hesapta tuttuğunu savunan sanık Özcan, itirafçı Ufuk Işık'ın kendisi hakkındaki ifadelerini kabul etmediğini, sanıklar arasındaki asker kişilerin hiçbirisini tanımadığını öne sürdü.

- Başbakanlık müdahil oldu

İddianamede FETÖ içinde faaliyet gösterdiği iddia edilen eski hava pilot kurmay albay tutuksuz sanık Engin Güneş, hakkındaki suçlamaları kabul etmeyerek, FETÖ ile bir bağlantısı olmadığını savundu.

Güneş, 15 Temmuz gecesi görev yaptığı Batman'da gece boyunca üstleriyle haberleştiğini ve herhangi bir eylemde yer almadığını belirterek, gece 03.00'ten sonra Batman Valisi ile iletişime geçtiğini ileri sürdü.

İddianamede yer alan, 2 pilotun kendisi hakkındaki iddialarını kabul etmeyen Güneş, FETÖ'nün katalog evliliği uygulamasını bilmediğini ve disiplin cezalarının da keyfiyete göre değil disiplin yönetmeliğine göre verildiğini belirtti.

Filo komutanı olduğu dönemde sicil notu konusunda hiçbir öğrencisine haksızlık yapmadığını öne süren Güneş, üzerine atılı suçlamaların asılsız olduğunu ve daha önceki ifadelerini tekrar ettiğini kaydetti.

Örgüt üyeliğini kabul etmediği için etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istemediğini belirten Güneş, beraatını talep etti.

Sanıklardan eski hava pilot teğmen Emre Çetinkaya da darbe girişimi sırasında İzmir Çiğli Ana Jet Üs Komutanlığında görev yaptığını belirterek, hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.

İddianamede FETÖ faaliyetlerinde "Halit" kod ismini kullandığı ifade edilen Çetinkaya, emniyette ve mahkemede verdiği ifadeleri tekrar ettiğini, hakkındaki beyanları kabul etmediğini ve beraatını istediğini belirtti.

Sanıklardan Burak Çoban ise savunmasında, hakkındaki iddiaları kabul etmeyerek, üniversite sınavını kazandıktan sonra kalacak yer bulamadığı için FETÖ'ye ait evlerde kaldığını öne sürdü.

Çoban, kaldığı evde kendisinden öğrencilere ders vermesinin istenildiğini, bu talebi reddetmesi durumunda evden atılacağını düşündüğü için askeri okullara giriş sınavına hazırlanan üç kişiye matematik dersi verdiğini söyledi.

İddianamede Çoban'ın, FETÖ'nün mahrem hizmetler biriminde faaliyetlerde bulunduğu, askeri liselere ve harp okullarına öğrenci yetiştirme ve okulu kazanan öğrencilerle ilgilenme gibi örgütsel faaliyetler yürüttüğü ve bu kapsamda "Ömer" kod isimli sanıklardan Furkan Atik'in örgütsel abisi-imamı olduğu kaydedildi.

Başbakanlığın davaya katılma talebi sorulan sanıklar ve avukatları, takdirin mahkemede olduğunu belirtti.

Sanıklardan Abdullah Özen'in avukatı, müvekkili terör örgütü üyeliğiyle yargılandığı için talebin reddine karar verilmesini istedi.

Mahkeme, Başbakanlığın müdahillik kararının kabulüne karar verildiğini açıkladı.

Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.