07 Mayıs 2011 10:59
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:19
''HATA OLDU, ÖZÜR DİLİYORUM!'' SANSÜRÜN PERDE ARKASINDAKİ GERÇEK NE?
Dün yazdığı "Kanalİstanbul" yazısı Hürriyet'in internet sitesinden kaldırılan Mehmet Yılmaz bugün okuyucularından özür diledi.
Nasreddin Hoca projesinde hesap hatası
Dün Kanal İstanbul ile ilgili olarak bir hesap uzmanı arkadaştan gelen bilgilerle yazdığım “bakkal hesabı” yazısında bir hata oldu.
Arkadaşım bir çarpma işleminde hata yaptı, ben de kontrol etmediğim için hataya ortak oldum, sizlerden özür diliyorum. Yazının hurriyet.com.tr’den çıkarılmasını da ben istedim.
Sabah yazımı okuduktan sonra hatamı tespit edip bana bildiren okuyucularıma teşekkür ediyorum. Şarık Tara da arayıp, “Mühendislerin yapacağı işi hesap uzmanlarına bırakma” dedi, haklı olduğunu kabul ediyorum.
Ancak benim yaptığım hata da Başbakan’ın projesinin Nasreddin Hoca’nın “diken” projesinden farklı olmadığı gerçeğini değiştirmiyor.
Hesaplamada yaptığımız varsayımlar gerçeklerle zaten örtüşmüyordu.
Başbakan’ın kanalı bir tür otoyol olmayacak, yükseltme havuzları da gerekecek, yükseltme havuzları yapılmayacaksa, hafriyat bugün öngörülenden çok daha fazla olacak.
Yani hesabın eğrisi, doğrusuna denk geliyor, bunu belirteyim.
O büyüklükteki gemilerin kanala giriş ve çıkışları, akıntı ve rüzgâr da hesaba katıldığında bir bisikletle bahçe yoluna girmek gibi olmayacağını denizde biraz vakit geçiren herkes bilir.
Kanalın iki ucunda kapaklar olmalı, gemiler halatlarla bağlanarak sabit hale getirilmeli ve sonra kanala girmeliler.
O tonajda bir geminin girdiği kanalda yükseltme havuzu olmasa bile tam yol gidebilmesi zaten söz konusu değil ki bu da zaten günde geçebilecek gemi sayısını her iki yönde de düşürüyor.
Büyük tonajlı gemilerin geçtiği bir kanalın kenarında “Boğaz manzaralı” bir kent kurmayı hayal edenlerin de mevcut kanalların (Panama, Korint, Süveyş gibi) internetteki fotoğraflarına bir göz atmasında yarar var.
Gerçek şu: Başbakan’ın projesi inanmak isteyenler için harika olabilir ama hayatın gerçekleriyle anlatılanlar örtüşmüyor!
Mehmet Yılmaz/Hürriyet
Dün Kanal İstanbul ile ilgili olarak bir hesap uzmanı arkadaştan gelen bilgilerle yazdığım “bakkal hesabı” yazısında bir hata oldu.
Arkadaşım bir çarpma işleminde hata yaptı, ben de kontrol etmediğim için hataya ortak oldum, sizlerden özür diliyorum. Yazının hurriyet.com.tr’den çıkarılmasını da ben istedim.
Sabah yazımı okuduktan sonra hatamı tespit edip bana bildiren okuyucularıma teşekkür ediyorum. Şarık Tara da arayıp, “Mühendislerin yapacağı işi hesap uzmanlarına bırakma” dedi, haklı olduğunu kabul ediyorum.
Ancak benim yaptığım hata da Başbakan’ın projesinin Nasreddin Hoca’nın “diken” projesinden farklı olmadığı gerçeğini değiştirmiyor.
Hesaplamada yaptığımız varsayımlar gerçeklerle zaten örtüşmüyordu.
Başbakan’ın kanalı bir tür otoyol olmayacak, yükseltme havuzları da gerekecek, yükseltme havuzları yapılmayacaksa, hafriyat bugün öngörülenden çok daha fazla olacak.
Yani hesabın eğrisi, doğrusuna denk geliyor, bunu belirteyim.
O büyüklükteki gemilerin kanala giriş ve çıkışları, akıntı ve rüzgâr da hesaba katıldığında bir bisikletle bahçe yoluna girmek gibi olmayacağını denizde biraz vakit geçiren herkes bilir.
Kanalın iki ucunda kapaklar olmalı, gemiler halatlarla bağlanarak sabit hale getirilmeli ve sonra kanala girmeliler.
O tonajda bir geminin girdiği kanalda yükseltme havuzu olmasa bile tam yol gidebilmesi zaten söz konusu değil ki bu da zaten günde geçebilecek gemi sayısını her iki yönde de düşürüyor.
Büyük tonajlı gemilerin geçtiği bir kanalın kenarında “Boğaz manzaralı” bir kent kurmayı hayal edenlerin de mevcut kanalların (Panama, Korint, Süveyş gibi) internetteki fotoğraflarına bir göz atmasında yarar var.
Gerçek şu: Başbakan’ın projesi inanmak isteyenler için harika olabilir ama hayatın gerçekleriyle anlatılanlar örtüşmüyor!
Mehmet Yılmaz/Hürriyet