Haşim Kılıç yine bombaladı: Haram rant elde edenler bilmelidir ki...
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç yine çok konuşulacak açıklamalar yaptı. Kılıç, "Mağdurun ahını alan zalimlerin ayakta kaldıkları görülmemiştir" dedi.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, rakiplerini şeytanlaştırmak
için nefret duygularının yoğun bir şekilde kullanıldığı kaygı
verici bir dünya yaşadıklarını söyledi. Kılıç, "İnsanlık dışı kabul
edilen nefret duygularını kullanarak haram rant elde edenler
bilmelidir ki kendi çocuklarının da sonunu hazırlamaktadırlar.
İnançlara ve özgürlüklere meydan okuyanların üstünlük kazandığına
insanlık tarihi şahit olmamaktadır. Hakkının ihlal edilmesi
nedeniyle gözyaşı döken bir mağdurun ahını alan zalimlerin ayakta
kaldıkları görülmemiştir." dedi.
Dünya Ehl-i Beyt Vakfı’nın Ankara Rixos Otel’de düzenlediği
Muharrem iftarına katılan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç,
yemeğin ardından katılımcılara hitap etti. İftar programına geç
gelen İçişleri Başkanı Efkan Ala konuşmasını yaptıktan sonra
kürsüye çıkan Haşim Kılıç’ı dinlemeden salondan ayrıldı.
Kılıç, içinde bulunduğumuz çağda da Kerbela’daki benzer olayların
yaşanmaya devam ettiğine işaret ederek, "Rehabilite edilmeye
çalışan gönül dünyamızdaki enkazın kaldırılmasına imkan
tanınmamaktadır. Farklılıkların bir arada yaşamasını sağlayan ortak
değerlerimiz acımasızca tahrip edilmekte, birliğimiz ve dirliğimiz
yönetilmez hale getirilmektedir. Ayrışmaya yol açan bu tarih
bilincini sorgulamak ve gelecek kuşaklarımıza nefretin hakim olduğu
bir kültür ve inanç çizgisi yerine sevgi ve kardeşlik temeline
oturan bir anlayışı teslim etmek zorundayız. Belirtilen ortak
değeri hayata geçirmek bu medeniyetin çocukları için zor değildir.
Yaratılan her insanda yaratanın kutsal bir emanetini taşıdığı
bilinci göz ardı edilmez ise sevgi, hoşgörü ve kardeşlik hukuku
hepimizi kolaylıkla kuşatacaktır. Zira sözü edilen kutsal emanetini
herkeste aynı olduğu hissedildiğinde farklılıklarından arınmış
olacağımız açıktır." şeklinde konuştu.
'SEVGİ VE KARDEŞLİK HUKUKU EMEK İSTER'
"Sevgi ve kardeşlik hukuku emek ister. Bu uğurda terlemedikçe gönül
birliğine ulaşamayız." diye sözlerine sürdüren Haşim Kılıç,
insanların özünde mevcut olan aynı iz ve işaretlerin kutsallığının
fark edilmesi gerektiğini, bu farkındalık yakaladığında aslında
sevmenin bir başkasının hayatından sorumlu olduğumuz anlamına
geldiğini, hatta onun hak ve özgürlüklerinin kendimizden bir değer
taşıdığını ifade etmenin yanlış olmayacağını kaydetti. Kılıç,
"Kardeşlik duygularına kibir ve bencilliği bulaştırmadan insanlığa
sunabilmeliyiz. Gücümüzü bu değerlerin enerjisinden aldığımız
sürece barışa ulaşmak kaçınılmazdır. Geliniz bu üstün evrensel
değerlere nefret zehrini karıştırmayalım." ifadelerine yer
verdi.
'KİN NEFRET, ÖFKE VE İNTİKAM DUYGULARINA BAĞIMLI OLANLAR
ÖZGÜR OLARAK NİTELENDİRİLEMEZ'
"Ne yazık ki rakiplerimizi şeytanlaştırmak için nefret duygularının
yoğun bir şekilde kullanıldığı kaygı verici bir dünya yaşıyoruz."
diyen Kılıç, sözlerine şöyle devam etti:
"Değerli dostlar kin nefret, öfke ve intikam duygularına bağımlı
olanlar özgür olarak nitelendirilemez. Nefret bağımlılığından
kurtaracak yeğene güç başta sevgi olmak üzere ahlaki değerlerin
hayatımıza yön vermesidir. Yunusları, Mevlanaları, Hacı Bektaşları
ölümsüz kılan bu üstün gücün desteği olmadan pozitif hukuk
kurallarının yaptırım gücü sözü edilen bağımlılıktan kurtarmaya
maalesef yetmiyor. Hiçbir kutsal inanç, düşünce ve ideoloji nefret
suçunu haklı göstererek üzerine örtemez."
'NEFRET DİLİNİN ÖFKEYE DÖNÜŞTÜĞÜ BU TOPLUMSAL CİNNETİ HEP
BİRLİKTE SÖNDÜRMEK ZORUNDAYIZ'
Anayasa Mahkemesi Kılıç’ın, "İnsanlık dışı kabul edilen nefret
duygularını kullanarak haram rant elde edenler bilmelidir ki kendi
çocuklarının da sonunu hazırlamaktadırlar." ifadeleri
salondakilerden alkış aldı.
Gerilim politikalarının kazandırdığını fark edenlerin gelecekte
birlikte yaşama iradesini yok ettiklerini fark edemeyenler olduğuna
işaret eden Haşim Kılıç, "Nefret dilinin öfkeye dönüştüğü bu
toplumsal cinneti hep birlikte söndürmek zorundayız. Din, mezhep,
ırk ve siyasi düşüncelerin doğurduğu bu öfke maalesef yakın bir
potansiyel tehlike olarak ülkemizi tehdit etmektedir. Bu duyguları
kontrol etmeyi başaramayan çok yakınımızdaki komşularımızın içine
düştüğü vahim durum bizi de bu yangının kapsam alanına
çalışmaktadır." sözleriyle kaygılarını dile getirdi.
'BİR DAMLA PETROL UĞRUNA İNSANLIĞINI KAYBEDEN
ÜLKELER…'
Kılıç, Türkiye’nin Ortadoğu’da İslam adına yaşananları kendi
hayatına sokmaması gerektiğine dikkat çekerek, "Bir damla petrol
uğruna insanlığını kaybeden ülkeler kadar çocuk, yaşlı, kadın
demeden yaşanan vahşete zemin hazırlayan İslam ülkeleri de bu
günahın bedelini yaşayarak ödemektedirler. Bir büyük medeniyetin
çocuklarının içine düştüğü durumdan dolayı içimiz kan ağlamaktadır.
Binlerce kilometre uzaktan gelip sözde demokrasi, özgürlük ve insan
hakları vadederek ülkeleri parçalayan, insan haklarını yok eden
zalimler insanlık onuruna yenik düşeceklerdir. Bu zalimliğe boyun
eğen destek veren zemin hazırlayanlar da insanlık onuruna karşı
işlenen büyük günahın ortaklarıdır. Yaşananlar maalesef gücü
ahlaksız bırakan bir uygarlığın doğurduğu sonuçlardır." diye
konuştu.
'BÜYÜK DEVLET OLMA İDEALİ BU TOPRAKLARIN İNSANI İÇİN BİR
TERCİHTEN ZİYADE BİR KADERDİR'
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Türkiye Cumhuriyeti
Devleti'nin yıkılan, yakılan ve harap edilen komşu ülkelerin mazlum
ve kimsesiz halkına gönlünü ve sınırlarını açarak büyük millet olma
iradesini ortaya koymasının yürükten alkışlamayı hak ettiğine de
işaret etti. Miras aldıkları tarih ve içinde yaşadıkları
coğrafyanın kendilerini hem bölge ve hem de dünyada önemli
sorumluluk yüklemeye zorunlu kıldığını hatırlatan Haşim kılıç,
"Büyük devlet olma ideali bu toprakların insanı için bir tercihten
ziyade bir kaderdir. Bu kaderi gerçekleştirmek için güçlü olmak;
kaçınılmaz güçlü bir Türkiye için ise sevgi temelinde kurulan gönül
birliğinin sağlanmasına ihtiyacımız vardır." dedi.
Kılıç, toplumsal tansiyon artsa da halkın olaylar karşısında
gösterdiği sabır ve olgunluğun gelecekle ilgili kaygıyı biraz olsun
azalttığını belirterek, sözlerine şöyle devam etti: "Tahrikler,
tehditler ve siyasi rant hesapları farklılıkların bir arada yaşama
bilincini ve kararlılığını ortadan kaldıramamıştır. Her hayat
tarzının, inançların, farklı düşüncelerin kendine özgü doğruları
vardır ve olacaktır. Bu doğrular bir zenginlik olarak algılanmalı
ve bunları paylaşmayı becermeliyiz. İnsan onurunun merkeze
oturtulduğu projelerin ortaya çıkaracağı doğrular hepimiz
tarafından inanıyorum ki kabul görecektir. İnsan onurunun zorunlu
kıldığı evrensel hak ve özgürlükler insanımıza ulaştırılmalıdır.
Belirtilen evrensel değerlerin çoğunluk karşısında bile daima
dokunulmazlıkları vardır."
'İNANÇLARA VE ÖZGÜRLÜKLERE MEYDAN OKUYANLARIN ÜSTÜNLÜK
KAZANDIĞINA İNSANLIK TARİHİ ŞAHİT OLMAMAKTADIR'
"İnançlara ve özgürlüklere meydan okuyanların üstünlük kazandığına
insanlık tarihi şahit olmamaktadır." cümlesiyle sözlerini sürdüren
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, yaşanan sorunların baskı,
tehdit ve korku yöntemleriyle çözülemeyeceğinin açık bir gerçek
olduğunu, bu gerçeği herkesin kabul zorunluluğu olduğunu
söyledi.
Kılıç, "Hakkının ihlal edilmesi nedeniyle gözyaşı döken bir
mağdurun ahını alan zalimlerin ayakta kaldıkları görülmemiştir.
Devletler zulümle payidar olamaz denilirken, adil olmayan bir
davranış zulüm olarak tanımlanmıştır. Hırsın, kıskançlığın,
nefretin intikam ve sahiplik duygularının kontrol edilemediği
durumlarda insanlık tarihinde izleri silinemeyen yaraların açıldığı
bugün bir kez daha burada şahit oluyoruz. Bu yaraları tedavi
edecek, onaracak, düzeltecek, tıkanan kalp ve gönül yollarını
açacak çağrılara ve sevgi kandillerini yakacak nefeslere
ihtiyacımız var. Herkesin söyleyebileceği ya da yapabileceği bir
şeyi mutlaka vardır. Sevgi ve barış kültürünün var edici gücünü
hayata geçirmeliyiz. Donmuş kalpleri sevginin sıcaklığı ile yeniden
hayata döndürmeliyiz." temennisini ifade etti.
'SÖZÜMÜZ BU KARANLIĞA BİR MUM YAKMAK
İSTEYENLEREDİR'
Haşim Kılıç konuşmasını şöyle tamamladı: "Verilen mesajların başka
insanların hayatına olan etkilerinden de sorumluyuz. Nefret,
intikam ve şiddetin doğurduğu karşı şiddetten, nefret söyleminin
sahiplerinin de sorumlu olacağı açıktır. Yüreğinde nefret
söyleminin kaygısını taşımayanlara söyleyecek sözümüz olamaz.
Sözümüz bu karanlığa bir mum yakmak isteyenleredir. Geliniz
ayrışmaya kutuplaşmaya sebep olan tarih bilincini sıfırlayarak
barış ve kardeşlik temelinde bütünleştirdiğimiz sevgimizi,
saygımızı, merhametimizi, gönül ve yürek birliğini kurmaya
harcayalım."