Haşim Kılıç giderayak bombaladı; Kim alınırsa alınsın!
13 Mart’ta görev süresi sona erecek olan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç AYM’de yapılan ve Zühtü Arslan’ın başkan seçildiği seçim sonrasında basın toplantısı yaptı. Kılıç bugün itibariyle emeklilik kararı aldığını söyledi.
İşte Kılıç’ın açıklamasından satır başları:
Yapılan spekülasyonlara cevap vermem gerekiyordu. Hiçbir zaman
gizli ajandam olmadı. Aday arkadaşlar benden süre istedi. 42 yıllık
hizmetimin sonuna geldim. Bunun 25 yılı AYM’de geçti. Bu 25 yılın
büyük bölümü yöneticilikle geçti. Bu arkadaşlarımın bana olan
güveni, saygısı ve bir destekle böyle bir noktaya geldiğini ifade
etmek isterim. Beni bu mahkemenin yöneticiliğinde bu kadar uzun
tutan geçmişte görev alan ya da bugün görevde olan arkadaşlarımın
tamamına teşekkürü borç biliyorum.
Bu 25 yılda neler oldu uzun uzun analizini yapmak istemiyorum.
AYM’de en önemli yapılan şey ne oldu derseniz bir tek ses vardı.
Bugün geldiğimiz noktada geçmişte kalan sınırlayıcı, daraltıcı ve
yasaklayıcı anlayıştan hak ve özgürlüklerin önüne açan ve
özgürlükçü anlayışla olaylara yaklaşan anayasanın niteliklerini,
evrensel niteliklerle dolduran bir Anayasa Mahkemesi var. Bundan
dolayıdır ki AYM yurt içi ve dışında haklı övgü kazanmıştır.
Geride bıraktığımız arkadaşların bu görevi en iyi şekilde yerine
getireceğine eminim. 2010 yılında bireysel başvuru hakkı bizim
mahkememize verildi. Bunun başarı ile yürütüldüğünü belirtmek
isterim. Bugün AYM bireysel başvuruya bakmış olduğu ve baktığı
kararlar sonunda burası temel hak ve özgürlükler mahkemesine
dönüşmüştür.
AYM’nin verdiği kararlar sonrası uluslararası kuruluşlarda bu
mahkemenin etkin bir denim yaptığı ortaya çıkmıştır. Bu şu
demektir. Artık AYM Avrupa İnsan Hakları sözleşmesi çerçevesinde
sorunları bu şekilde değerlendirildiğinin kabulüdür.
Ben AYM’yi getirdiğimiz noktadan mutlu memnun ve onur duyduğum bir
noktada olduğunu ifade etmek istiyorum. 1990 yılında AYM’ye
seçildiğim gündün itibaren çok meşakkatli bir yolcuğum oldu. Her
iktidar döneminde linç edilmekten kendimi alamadım. Bu niye oldu
derseniz belki benim özgürlük anlayışımdan kaynaklandı diyebiliriz.
Geldiğim günler başka başka nitelenmeler oldu. Bugün de farklı
nitelemelerle saldırılar karşısında kaldım. Bu saldırılardan
yılmadım ve doğru bildiğim yolda yürüdüm. Ben temel hak ve
özgürlüğe yapılacak olan saldırın insanoğluna yapılan bir saldırı
olduğunu düşünüyorum. Oylarımı da bu yönde kullandım. Kimi
alkışladı kimi eleştirdi.
“KİM ALINIRSA ALINSIN”
Bugüne kadar AYM’de yaptığım görevimi emekli olduktan sonra da
mücadelemi sürdüreceğim. Doğruları, yanlışları söyleyeceğim. Kim
alınırsa alınsın etkilenmiyorum. Biz bu olduğunu sürdürmek
zorudayız.
İnsanlar düşüncelerini ifade etmelidir. Konuşmadan birbirimizi
nasıl anlayacağız. İfade özgürlüğünün çok önemli olduğunu
düşünüyorum. Bu konuda şahsıma yapılan eleştirileri hep bu
çerçevede gördüm. Bugün yeni başkanımızı seçmiş bulunuyoruz.
Emeklilik kararımı vermiş bulunuyorum. Dilekçemi gönderdim artık
emekliyim. Bir ay önce böyle bir karar aldı. Konuşmamın bayında da
söylediğim gibi yasa gereği 2 ay önce başkanın seçilmiş olması bu
yıl uygulandı. Şuanda bu çatı altında iki başkan var. Tek çatı
altında iki başkan olmaz. Seçilmiş olan arkadaşımın daha rahat
çalışması adına emeklilik kararımı aldım.
Seçilen ve kalan arkadaşlarıma başarı diliyorum. Aziz
milletime e veda ediyorum. Onların hak ve özgürlüklerini her
platformda korumaya devem edeceğim. Bu nefes bu bedende olduğu
sürece bu görev devam edecektir. Bizim sorunları konuşmaya
ihtiyacımız var. Türkiye’de artık öyle bir nefret söylemi gelişmeye
başladı ki kutuplaşmanın ayrımlaşmanın farklı zeminlerde diyalog
kurmasını kaybediyoruz. Türkiye’nin en büyük tehlikesi nefret
söyleminin doğurduğu ortamdır. Bu konuda siyaset aktörlerinin
ılımlı anlayışına ihtiyacımız olacaktır. Yargımızın da sorunları
var.
13 bine yakın hakim ve savcının katkısıyla kurulumuz oluştu. Ancak
şunu belirtmek isterim HSYK’nın son seçiminde çoğulcu bir yapının
oluşmuş olması memnuniyet verici. Ancak bu seçimin geride
bıraktığı enkazı değerlendirdiğimizde yargının ne kadar zorda
olduğunu söylemek lazım. En ücra köşeye gidin oradaki hakim ve
savcıların hangi siyasi görüşe yakın olduğunu vatandaşlar biliyor.
Böyle bir yargı ile devam edemeyiz. Bunun nedeni yargıdaki
seçimler. Yargıdaki seçimler yargıyı çürütüyor. Bu seçimlerin yeni
bir usul ve anlayışla yenilenmesi gerekiyor. Bu seçimle r oldukça
siyasi çekişmeler kırgınlıklar olacaktır. Yargı intikam aracı
değildir, yargı birilerinin hedefine ulaşacağı kamu gücü de
değildir. Bunlar ülkeye kötülük getirir. Bir adalet kurultayı ile
bu konunun görüşülmesi gerektiğini düşünüyorum. Aksi halde her
seçim yargıçlar arasındaki ilişkiyi zedelemekte sıkıntılar
doğurmakta. Bu 2010 yılandaki konuşmama bakarsanız orda da bu
görüşleri söyledim
Genel Kurmay Başkanı’nı askerlerin, Diyanet İşleri Başkanı’nı
din adamlarının seçtiğini, emniyet müdürünün polisler tarafından
seçildiğini düşünün. Sonuçlarının ne olacağını siliyorsunuz.
Bunlardan çok daha önemli olan yargıda bu seçimler ciddi
çürümelere neden olmaktadır. Giderken bu ikazımı bir kez daha
yapmak istiyorum.
SORU&CEVAP
Siyasete mi gireceksiniz?
Siyasi projem yok. Bugün emeklilik kararımın temelinde az önce
ifade ettiğim gibi yeni seçilen arkadaşıma daha rahat çalışma
ortamı bırakmak için aldım. Bu kararımı siyasi proje olarak
değerlendirmeyin. Böyle bir projenin devamı değil bu. 25 yıllık
burada edindiğin tecrübe temel hak ve özgürlüklerle ilgili
çalışmalarımı aktaracağım. Doğruları söylemeye devam edeceğim, bu
bir yerde başkan olmak ya da siyasi figür olmakla yürümesi
gerekmiyor.
SORULAR…
SEÇİMLER NEDEN BU KADAR ERTELENDİ?
Erteleme talebi bir arkadaşımızdan ve bazı üyelerden oldu.
BANKAYA EL KONULMASI…
Her ülkenin olduğu gibi bizim sorunlarımız var. Bütün bunları
demokratik ortamda hukukla çözmek zorundayız. Bir hukuksuzluk ve
kanunsuzluk varsa birinin kabahati varsa hukuk devletine yakışır
ortamda çözülmesini isteyen biriyim. Türkiye’de bağımsız yargının
oluşması konusunda ciddi sorunları var. Nefret söyleminin ayrışıma
gittiği bir kültürden geçiyoruz. Hukuk güvenliğinin sorun olduğu
bir dönemi yaşıyoruz. Bunların ayrıntılarını anlatmak mümkün bugün
ana hatlarını söyleyebileceğim konularla geçiştirmek isterim. Bu
sorunları konuşma imkanı bulayacağız.
25 YILDA EN ÇOK ÜZEN SEVİNDİREN NEYDİ ?
25 yılın içine çok şey sığdırdık. Sevindiğim şeyleri anlatmakla
bitiremem ama üzüldüklerim de var. Şuanda sizlere çok sevindiğim ve
etkileyen nedir diye sorarsanız 2004 yılında Anayasa’nın 90.
Maddesinde yapılan değişikliktir. Bu değişikliği devrim olarak
niteliyorum. Yerellikten kurtulan temel hak ve özgürlükleri
evrensel anlayışa getiren bir değişikliktir.
Ne üzdü derseniz? Son zamanlardaki davalar nedeniyle siyaset
kurumlarımız şahsım ve mahkeme hakkındaki eleştiri ve
değerlendirmeler çok üzdü. Özellikle şahsıma yapılan darbeci
kumpasçı, siyaseti yönlendirmeye siyaset mühendisliği yapmaya dönük
eleştiriler yapıldı. Darbecilik en üzün eleştiri olmuştur. Bu
konudaki anlayışım tarihte kalmıştır. Bu kelimeyi sarf edenlerinin
vicdan muhasebesi yapmasını istiyorum. Bu mahkemeyi darbecilikle
suçlayanların geçmişte verdiğim kararlarla yazdığım karşı oylarla
temel hak ve özgürlükler hakkında yazdıklarımdan en çok
faydalananlar bana darbeci demişlerdi.
Bugünü kadar bazı konularda yapılan eleştirilere mahkemeyi
düşünerek hep sansürlü cevap verdim. Bugünden sonra rahatça
konuşacağım.
76 milyonluk bir ülkede yaşıyoruz sorunlarımı var elbette. Bunları
demokratik değerler içinde hukuk devleti anlayışı içinde çözmenin
gayreti içinde olacağız.
Siyasi projem yok dediniz? Şimdilik mi yoksa önümüzdeki dönemde
siyaset bir seçim mi?
Gerek iç dünyamdaki inançlarım temel hak ve özgürlüklerin insanı
insan yapan özelliklerdir. Devlet vatandaşlarına temel hak ve
özgürlükleri evrensel değerlen çerçevesinde yaşatamıyorsa o
devletin varlığının da anlamı yoktur. Nerede nasıl hizmet
yapacağımı bilmiyorum. Ama şuanda bir siyasi projem yok.
Emekliliğim bununla da alakası yok. Altını tekrar çiziyorum. Aziz
milletimize esenlik diliyorum, huzur diliyorum. Birliğimiz ve
beraberliğimizin bozulmadın ülkenin aydınlık günlere ilerlemesi
konusunda temennide bulunuyorum. Bugün olduğu gibi yarın da sade
bir vatandaş olarak katkılarımı sunmaya devem edeceğim.