HASAN PULUR ABDİ İPEKÇİ'NİN MİRASINI YOK EDEN GİZLİ ÖRGÜTÜN ŞEFİDİR...
Hasan Pulur'un dünkü gazetelerde''Gazetecilik diye bir meslek yoktur, olsa taverna şarkıcısını köşe yazarı yapmazlardı''cümlesini okuyanlar,zannettiler ki,Hasan Pulur esaslı bir gözlem sonucu,derin bir kelamda bulunuyor.
Belirli bir siyasi görüşleri yok aslında, ama tutkuyla birbirlerine bağlılar.
Gizlice Yedikule zindanlarının otoparkında buluşuyorlar her perşembe saat 16.00'da. Hedefi orada titizlikle belirliyorlar..
Her yeni yılın üçüncü cuması yemin günleri.
Genel Sekreter Hasan Pulur, kitabı Volkswagen kaplumbağa arabasının üstüne koyup and içiriyor örgüt mensuplarına:
''Gazete içinde yeşeren tüm dalları keseceğime,
Gençlere selam vermeyeceğime,
Deneyimlerimi kimseye aktarmayacağıma,
Yetenekle sivrilen herkesi aşağılayacağıma,
Orhan Pamuk ve Elif Şafak'a hergün küfredeceğime,
Kadın gazetecilere ''orospu'' demek için sütre gerisinde fırsat kollayacağıma,
Hergün öğleden sonra patronla tavla oynarken genel yayın müdürünün ayağını kaydıracağıma,
Gazetenin gelişmesini durdurmak için her yolu deneyeceğime,
Abdi İpekçi'nin katilinin cebinden çıkan Hergün gazetesinin Genel Yayın Müdürü Taha Akyol'u koruyup kollayacağıma,
Odamda somurtup, zobuduk gibi oturacağıma,
Sevmeyeceğime, gülmeyeceğime,
Fırsat buldukca Bulldog gibi ısıracağıma,
Cevap verildiğinde sanki hiç bir şey yapmamış gibi yapıp, sesli gaz çıkarıp, husyelerimi kaşıyacağıma,
En büyük düşünsel faaliyetimi geğirme ile kısıtlayacağıma,
Zortiliği bir hayat prensibi olarak belirleyip hergün zart zurt yapacağıma,
Her akşam araştırmacı gazeteci Uğur Dündar'ı seyredeceğime,
Mediokriteden asla sapmayacağıma,
Gelmiş geçmiş tüm huysuzların aziz anısı önünde and içerim''
Hasan Pulur'un dünkü gazetelerde ''Gazetecilik diye bir meslek yoktur, olsa taverna şarkıcısını köşe yazarı yapmazlardı'' cümlesini okuyanlar, tabii yukardaki gizli örgüt andından haberdar olmadıkları için, zannettiler ki, Hasan Pulur esaslı bir gözlem sonucu, derin bir kelamda bulunuyor.
Ve oturup bu derin kelamı tartışmaya başladılar: ''Gazetecilik diye bir meslek var mı, yok mu?''
Oysa bu kelam, üç gaz, bir geğirme sonucunda dünyaya geldiğinden Hasan Pulur'un asıl söylemek istediği şuydu:
''Köşe yazarlığı diye bir meslek yoktur, olsa taverna şarkıcısını köşe yazarı yapmazlardı''
Peki niye bunu böyle söyleyemedi?
Mediokriteye yeminli de ondan..
Gazetecilik diye bir meslek vardır, bunu yapana ''gazeteci'' denir. Mesleğimiz de evrenseldir, varlığı yokluğu tartışma konusu bile edilmez.
Ama köşe yazarlığı diye bir meslek olduğu hakikaten tartışmalıdır. Mesela Taha Akyol gazeteci değildir, ideologdur. Ama köşe yazarıdır. Zaten köşe yazarlığının en iyi tarafı gazeteci olma zorunluluğu olmamasıdır. Gazetecilik mesleğini icra ederken ''gazeteci'' olmak zorunluluğu vardır ama köşe yazarlığını icra ederken gazeteci olmak zorunluluğu yoktur. Mesela İlber Ortaylı da köşe yazarıdır ama ''gazeteci'' değildir. Pakize Suda da köşe yazarıdır ama ''gazeteci'' değildir. Köşe yazarı olmak başka, gazeteci olmak başka şeydir. Köşe yazarlığının gazeteci olmayanlara da açık olması bizce doğru bir prensiptir. Her köşe yazarını ''gazeteci'' zannetmek, bu yüzden de yanlıştır.
Hasan Pulur mesela gazeteci kökenli bir köşe yazarıdır. Ama Köşe yazarlığı diye bir mesleğin olmadığının canlı kanıtıdır.
Çünkü eğer böyle bir meslek olsaydı, Hasan Pulur diye bir köşe yazarının uzunca bir süredir olmaması gerekirdi. Köşe yazarlığı bir meslek olmadığı içindir ki, Hasan Pulur bu kadar sene Milliyet'te yaz