HASAN CEMAL'DEN NASIL SORU SORULACAĞINI ÖĞRENECEK DEĞİLİM!
Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu CNN TÜRK canlı yayınında çarpıcı açıklamalarda bulundu...
Türkiye’deki medya düzeni, basın ve ifade özgürlüğüyle ilgili
açıklamalar yapan Karaalioğlu şunları kaydetti;
Türkiye’de ilk defa amacı sadece hükümete muhalefet etmek olan 7-8
gazete şu an yayında. Bunların 4-5 tanesi de son dönemde kuruldu.
Böyle bir ülkede bazı şeyleri söylemekte
zorlanıyoruz demek çok mantıklı değil. Bilakis inanılmaz bir
özgürlük, inanılmaz bir sertik var. Ve demokrasinin içinde bu var,
ben de bu hakkı savunuyorum. Böyle bir pazar varsa böyle gazeteler
de olması normal. Hükümet-medya ilşkileri bağlamında konuşurken bu
gerçeği ıskalayamazsınız.
ERDOĞAN SÖYLEŞİLERİ
Sayın Erdoğan’la bir çok kez söyleşilerde bulunduk. Erdoğan’a benim
ya da diğer arkadaşların sormayı düşünüp de soramadığı tek bir soru
görmedim. Hiçbir mülakat öncesi aman ha şu soruyu Başbakan’a
sormayın diye bir ikaz hiç duymadım. Ve iddia ediyorum son 2-3
röportajda hepsinde ben olmadım ama bana kimse sorulmadık soru
konuşulmadık konu gösteremez.
’HASAN CEMAL’DEN NASIL SORU SORULACAĞINI ÖĞRENECEK
DEĞİLİM’
İkinci konuya gelelim. Şimdi Hasan Cemal yazmış. İki defadır
yazıyor. Çok sevdiğim, saydığım, dostum olarak tabir ettiğim bir
gazeteci. Hasan Cemal’den nasıl soru sorulacağını öğrenecek
değilim. Bu konuyla ilgili yazdığı yazıların (basın özgürlüğü)
saygıdan yoksun, sinsi ve dürüst olmadığını düşünüyorum. Burada
sınıfsal bir eleştiriyle karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum.
Belli bir gazeteci kuşağı bugün Türkiye’nin dönüşümünde,
demokratikleşmesinde, eski Türkiye’den yeni Türkiye’ye geçişte öncü
bir rol oynamış durumda. Benim içinde bulunduğum gazete de, orada
çalışna gazeteciler de bu rolün içerisindedirler. Tarihsel olarak
bir bayrak değişimi süreci yaşamaktayız. Eski kuşak gazetecilerin
tabiiki tecrübelerinden istifade ediyoruz ama bir öğretmen edasıyla
verilecek mesajlara, karşınızda parmak sallama hallerine kimsenini
ihtiyacı yok.
Hasan Cemal’in yazılarını gerçek bir medya eleştirisi, dürüst, ilke
bazında bir medya eleştirisi olarak kesinlikle görmüyorum.
İçerisinde bu olayları bu fırsat bilip bir gazetecilik, basın
kahramanlığı duygusu taşıdığını ve tekrar söylüyorum sınıfsal
olduğunu düşünüyorum.
’ÖNCE KENDİNİZE BAKIN’
Benim gazeteme, gazeteceliğime, basın özgürlüğü ve ifade hürriyeti
ve çok sesliliğine söz edeceklerin önce kendisine bakmasını
öneririm. Türkiye’de bugün dahi size 10 tane gazete sayarım ki,
içlerinde çok seslilikten eser yoktur. Sadece Star gazetesinde çok
sesliliği temsil eden isimleri toplayın bugün 10 gazetede o kadar
yoktur.
O gazetelerde 2-3 tane başörtülü yazar yok. 5 bin kişinin çalıştığı
kadrolar içinde 5 tane başörtülü çalışan yok. Bırakın siyasi
yazarlarda muhafazakar kesimden gelen gazeteci yazar aramayı, yemek
yazarı spor yazarı yok. Bu konularda ders vermeye kalkanların önce
bu tabloya bakmaları gerekir. O yüzden Başbakan röportajları
konusunda yürütülen tarzın gazetecilikle basın özgürlüğüyle ilgisi
yok, sınıfsal bir eleştiridir.