09 Ara 2015 09:07 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 18:13

Hasan Cemal'den Can Dündar'a mektup! Sevgili Can, söyle...

Hasan Cemal, Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'a köşesinden bir mektupla seslendi.

Hasan Cemal T24'teki bugünkü köşesinden Can Dündar'a seslendi. Tutuklu gazetecilerden bazılarını da sıralayan Hasan Cemal, yaşananların gazetecilik sevgilerini bitirmeyeceğini söyledi.

Yazısını "Sevgili Can; Sen de gayet iyi biliyorsun: Bu dünya despotlara kalmadı, kalmayacak!" diyerek bitiren Hasan Cemal'in bugünkü yazısından çarpıcı satırlar şöyle:

Günaydın Can, nasılsın?..
Sen hapistesin, ben dışarıda...
Hem vicdan azabı, hem çaresizlik...
Hep böyle olur, bu duygular iç dünyamı kemirmeye başlar.
Ne yapmalıyım sorusu sürekli kıpırdanır içimde...
Ne yapabilirim ki?
Bu soru işaretinin çengelinde çaresizlik de kıvrılır, vicdan azabı da...
Sevgili Can, söyle.
Elimden ne gelir ki, oturup yazmaktan başka?..
Ya da bu dünya despotlara kalmaz diye noktalanan yazılarımı tekrarlamaktan başka?..
Bir bakıma sıkıcı değil mi?..
Buz üstüne yazar gibi...
Veyahut hep aynı filmi seyreder gibi bir duygu...
İfade özgürlüğünü bizden önce kaç nesil savundu.
Basın özgürlüğü dediler.
Devletin bu topraklardaki hoyratlığını eleştirdiler, lanetlediler.
Hukuk devleti istediler.
Bağımsız yargı olmadan, güçler ayrılığı olmadan demokrasi olmaz diye yazıp durdular.
İnsan hakları dediler.
İnsanlığa ait bu evrensel değerler için hapis yattılar.
Demokrasiyi demokrasi yapan değerleri savundukları için baskı gördüler.
İşkencehanelerden geçtiler
Öldürüldüler.
Söyle Can!
Ne zaman bitecek bu çile?..
Yine aynı film vizyonda!
Ne yazık ki öyle.
Şimdi sen hapistesin.
Erdem Gül hapiste.
Mehmet Baransu hapiste.
Hidayet Karaca hapiste.
Gültekin Avcı hapiste.
Cevheri Güven hapiste.
Murat Çapan hapiste.
Kürt gazeteciler hapiste.

Sevgili Can;
Cumhuriyet’teki başyazarımız Nadir Bey, 27 Mayıs darbesi dönemindeki bir yazısından dolayı gazetesi 12 Eylül’de, tam 23 yıl sonra yine kapatılıp hakkında dava açılınca yakınmıştı köşesinde:
“Bu adam acaba dünyaya boşuna mı gelmiş diye soracaklar.”
Bizler de böyle mi diyeceğiz?
Nesiller değişecek, film değişmeyecek mi?
Söyle Can!
Bu bizim kaderimiz mi?
Bu bir alınyazısı mı?
Hiç değişmeyecek mi?..
Hayır, böyle bir kaderi senin gibi ben de reddediyorum.
Bu alınyazısı elbirliğiyle silinecek.
Sevgili Can;
Eminim bu konuda senin de bir kuşkun yok.
Bizim daha söyleyecek çok sözümüz var.
Çok eleştirimiz var.
Çok itirazımız var.
Bunun için ifade özgürlüğümüze sahip çıkmayı sürdüreceğiz.
Bunun için bağımsız gazeteciliğe daha çok sarılacağız.
Bunun için bizden farklı düşünenlerin özgürlük bayrağını da yükselteceğiz.
Özgürlük mücadelesi hep birlikte verilecek.
Demokrasi hepimizin için ortak platform olacak.
Yazın bir kenara:
Geçmişte yapılamayan bu sefer yapılacak.
Alınyazımızı hep birlikte sileceğiz.
Özgürlük ve demokrasi Türkiye’ye de gelecek.
Hapislerle, baskılarla bizi yıldıramazlar.
Gazetecilik sevgimiz yok olmayacak.
Sevgili Can;
Sen de gayet iyi biliyorsun:
Bu dünya despotlara kalmadı, kalmayacak!