Hasan Cemal ve Tuğçe Tatari mahkemeye başvurdu!
25 kitap ve 5 derginin aynı gün okunması mantığa aykırı diyen yazarlar, Gaziantep 3. Sulh Ceza Hakimliği'ne başvurdu.
Gaziantep'te PKK'ya bağlı Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi'ne
yönelik operasyon kapsamında gözaltına alınan şüphelilerin
evlerinde, Abdullah Öcalan'ın kitaplarının yanı sıra gazeteciler
Hasan Cemal'in iki, Tuğçe Tatari'nin de bir kitabı çıktı.
Gaziantep 3. Sulh Ceza Mahkemesi, evden çıkan tüm yayınlarla
birlikte Cemal ve Tatari'nin kitapları hakkında "şiddeti teşvik
edecek şekilde terör örgütü propagandası, suç işlemek için tahrik,
suçu ve suçluyu övmek" iddiasıyla toplatma kararı verdi. Ayrıca
toplatılmasına karar verilen eserler arasında Müslüm Yücel'in
"Abdullah Öcalan / Amara'dan İmralı'ya" adlı kitabı da bulunuyordu.
Hasan Cemal ve Tuğçe Tatari’nin kitapları hakkında verilen toplatma
kararının kaldırılması için başvuruda bulunuldu. Gaziantep 3. Sulh
Ceza Hakimliği’ne sunulan dilekçede, kitaplar okunmadan toptancı
bir yaklaşımla toplatma kararı verildiği ifade edildi. Dilekçede,
“Toplamda 25 kitap ve beş dergi hakkında bu kararın verildiği
anlatılarak, “Aynı gün tümünün okunmasının ve okunduktan sonra
toplatma kararı verilmesinin yaşamın olağan akışına, fiziki
koşullara ve mantığa aykırı görüyoruz” denildi.
‘KARARDAN ÖNCE OKUNMUŞ OLMALARI GEREKİR’
Gaziantep Barosu Başkanı Bektaş Şarklı ve Fikret İlkiz tarafından
sunulan itiraz dilekçesinde, Hasan Cemal tarafından kaleme alınan,
“Çözüm Sürecinde Kürdistan Günlükleri” ile “Delila / Bir Genç Kadın
Gerillanın Dağ Günlükleri” adlı kitaplarının “çözüm sürecinde
tarafların görüşlerini kamuoyunda tartışmaya ve gerçekleri gün
yüzüne çıkarmaya çalışan eserler” olduğu ifade edildi. Her iki
kitabın 2014 yılında piyasaya çıktığı belirtilerek, “Yaşanmış
gerçeklerin üzerine yazılmış kitaplar hakkında verilen toplatma
kararları özgür ve demokratik tartışma ortamlarını ortadan
kaldırır. Temel haklara aykırı böyle bir durumun yaratılması ve
kitapların toplatılması hukuka uygun değildir. Kitaplar toplatılmak
için yazılmamıştır, okunmak içindir” denildi.
Dilekçede, toplatma kararının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin
(AİHS) 10. maddesine düzenlenen “basın özgürlüğü hakkının” ihlal
anlamına geldiği kaydedildi. Ayrıca Anayasa’ya ve Basın Kanunu’na
göre de toplatma kararı verilemeyeceği belirtilerek, “Basın Kanunun
25. maddesine göre eserlerin örnekleri alınabilir, el konulabilir
ve dağıtımın önlenmesi kararı verilebilir ama kanuni düzenleme
bakımından önceki Basın Kanunu’nda yer alan toplatma kararı
verilmesi hali, yeni düzenlemede kaldırılmıştır” denildi.
Cemal’in iki kitabının toplam 561 sayfa olduğu vurgulanarak,
“Karardan önce ‘okunmuş’ olmaları gerekir” denildi. Gaziantep Sulh
Ceza Hakimliği’nin 4 Aralık 2015’te toplatma kararı verilmesi
talebinin Gaziantep 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nce aynı gün onandığı
ifade edildi. Toplamda 25 kitap ve beş dergi hakkında bu kararın
verildiği anlatılarak, “Aynı gün tümünün okunmasının ve okunduktan
sonra toplatma kararı verilmesinin yaşamın olağan akışına, fiziki
koşullara ve mantığa aykırı görüyoruz” denildi. Dilekçede ayrıca,
Abdullah Öcalan’ın kitabının toplatılmasını da Anayasa’ya aykırı
bulunduğu hatırlatıldı.
Tuğçe Tatari adına Şarklı’nın yanı sıra Avukat Turgut Kazan ve Aslı
Kazan Gilmore tarafından itirazda bulunuldu. Dilekçede, Tatari’ye
ait “Anneanne Ben Aslında Diyarbakır’da Değildim” adlı bir kitabın
da toplatıldığı belirtilerek, “Kararda, kitabın okunup incelendiği
izlenimi verecek hiçbir alıntı ve atıf yapılmadan, bütün kitaplar
için topluca tam 10 kez ‘Terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit
içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu
yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasının
yapıldığı’ kanaatine varıldığının belirtilmesiyle yetinilmiştir”
denildi. Kitabın bir yıl önce basıldığı ve savcılığa teslim
edildiği vurgulanarak, “Kitap aylarca ‘en çok satan kitaplar
listesinde’ yer almış, yani basılıp bir köşede kalmamış,
konuşulmuş, tartışılmış, göz önünde olmuştur. Ama buna rağmen,
Basın Yasası’nın 26/1. maddesinde, ‘bir muhakeme şartı olarak’
vurgusuyla gösterilen altı aylık sürede soruşturmaya uğramamış,
dava açılmamıştır. Dolayısıyla, toplatma kararındaki bütün
kitaplarla birlikte yapılan toptancı değerlendirme ve suçlama
yasaya aykırıdır, haksızdır. Böyle toptancı bir yaklaşımla verilen
karar; ifade ve basın özgürlüğünün özüne yönelik apaçık bir ihlal
niteliği taşımaktadır” denildi. Dilekçede, AİHM kararlarının yanı
sıra Anayasa Mahkemesi’nin Abdullah Gül’ün şeref ve itibarın zarar
verildiği gerekçesiyle “Musa’nın Gülü” adlı kitap için tazminata
hükmedilmesini ihlal saydığı anlatıldı.