Hasan Cemal sloganla duyurdu! Hangi partiye oy verecek?
Usta gazeteci Hasan Cemal, yaklaşan seçimlerde kime oy vereceğini, o partinin sloganını yazısına başlık yaparak açıkladı.
Geçtiğimiz seçimlerde oyunu HDP'ye vereceğini açıklayan t24.com.tr yazarı Hasan Cemal, 1 Kasım seçimlerinde de oyunu aynı partiden yana kullanacak.
Dün seçim beyannamesini açıklayan ve seçim sloganını 'inadına' olarak belirleyen Cemal, bugünkü yazısının başlığıında 'İnadına HDP, inadına barış! Ve oyum yine HDP’ye!' sloganını kullandı.
İşte, Cemal'in bugünkü köşe yazısı:
İnadına HDP, inadına barış! Ve oyum yine HDP’ye!
Bu köşede dünkü yazım şöyle bitiyordu:
Yaşananlara bakınca, Ahmet Hakan’ın uğradığı gece yarısı saldırısını düşününce kendi kendime tekrarlıyorum: Faşizm işte böyle bişey...?
Ve ekliyorum:
Türkiye’yi normalleştirmenin yolu, Erdoğan’a dur demekten geçiyor.
Bu memlekette istikrar kapısı yeniden açılmak isteniyorsa, bunun ilk adımı Erdoğan’a dur demektir.
Eğer 1 Kasım’da, 7 Haziran’da olduğu gibi, seçim sandığına gidip AKP’yi yine 276 çıtasının altına itersek, “Erdoğan’a dur!”demenin ilk adımını atmış oluruz.
İyi güzel de bu ilk adım nasıl atılacak?
Cevap malum:
7 Haziran’da nasıl olduysa yine öyle olacak.
7 Haziran’da Erdoğan’a dur demenin ilk adımı, HDP’nin yüzde 13 oyuyla atıldı.
HDP’nin 80 milletvekili kazanmasıyla atıldı.
HDP, 6 küsur milyon oy alamasaydı, yüzde 10 barajına takılsaydı, dünyalar Tayyip Erdoğan’ın olacaktı.
400 milletvekili…
Anayasayı tek başına değiştirecek çoğunluk…
Başkanlık, başkan babalık…
7 Haziran gecesi Erdoğan’ın bu hayalleri uçtu gitti.
HDP oyları, Saray’daki Sultan’ın hayallerine geçit vermedi.
Saray’daki Sultan bu nedenle savaş düğmesine bastı.
Bu nedenle, Türkiye’de normalleşme kapısını açabilecek AKP-CHP koalisyonuna taş koydu, istikrar, normalleşme kapısını kapattı.
Bu nedenle, 7 Haziran’ı bir yol kazası olarak niteleyerek Türkiye’yi yeniden kan ve gözyaşının oluk gibi aktığı bir erken seçim kargaşasına itti.
Bütün derdi kendisine dönük…
Ailesine dönük…
Yolsuzluk dosyalarının kapalı kalmasına dönük…
Bunun için de bütün derdi, 277 milletvekilini yakalamak…
HDP oylarını aşağı çekmek…
Mümkünse, HDP’yi baraja takmak…
Kan ve gözyaşı bunun için akıyor.
Bunun için medya tümüyle yok edilmek isteniyor.
Özgürlükler bunun için cehennem ateşine atılıyor.
Muhalif sesler, eleştirel sesler bunun için susturulmak isteniyor.
Hürriyet bunun için basılıyor.
Ahmet Hakan bunun için saldırıya uğruyor, sinek gibi ezilmek isteniyor.
Bunun içindir ki, Aydın Doğan’ın dişleri, tırnakları sökülmek isteniyor.
Özgürlük bayrağını yüksek tutmaya çalışan gazeteci milleti bunun için mahkeme kapılarında süründürülmek isteniyor.
Sindirilmek isteniyor.
Bunun için HDP’ye dönük saldırılar devam ediyor.
Demokratik hak ve özgürlükleri yerden yere vuran bu diz boyu hukuksuzluk, bu organize işler, Erdoğan 277 çıtasını yakalasın diye, HDP oyları azalsın, hatta baraj altına insin diye sahneleniyor.
Soru:
Saray’daki Sultan’ın bu oyununa gelecek miyiz?
7 Haziran’da gelmedik.
Erdoğan’ı başkan yaptırmadık!
‘Açık dikta’ya kırmızı ışık yaktık.
Hayallerini yıktık Sultan’ın…
Ama 1 Kasım’da da yıkmalıyız.
Durmak, yılmak yok.
Yola devam!
AKP’yi yine 277’nin altına düşürmeliyiz.
Televizyonda HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı dinliyorum, partisinin seçim bildirgesini açıklıyor:
Türkiye’nin HDP’ye ihtiyacı var.
İnadına barış!
İnadına özgürlük!
İnadına demokrasi!
İnadına HDP!
Eş Genel Başkan Figen Yüksekdağ ekliyor:
Sizi diktatör yaptırmayacağız!
Büyük barış yürüyüşüne devam!
Ben de kendi kendime mırıldanıyorum:
Saray’daki Sultan’ın hayallerini 1 Kasım’da da yıkacağız!
İnadına barış!
İnadına özgürlük!
İnadına HDP!
Evet öyle, 1 Kasım’da oyumu yine HDP’ye atacağım, çünkü Erdoğan’a dur demenin yolu bundan geçiyor.