10 Mar 2013 17:18 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:04

HARLEM SHAKE'LE YAPILAN DEVRİMDEN HAYIR GELİR Mİ?

Arap gençlerinin Harlem Shake devrimi, Ajda Pekkan'ın köşe yazarlığı ve Lig TV'yi çözen uydu alıcılarının yarattığı kabus... Hepsi Murat Tolga Şen'in Pazar Ahkamları'nda...

Pazarları kafam/gözüm çok fazla şey okuyor/görüyor, o yüzden bir konuya odaklanmak yerine kısa kısa dokundurup geçiyorum. Kendimce Pazar Ahkamları diye isim bile verdim bu yazılarıma, editörler sesimi duysa da ayrı bir köşe açsa keşke…

Bu Pazar ilk dikkatimi çeken Ali Eyüboğlu’nun bahsettiği bir “kurtarma operasyonu” yazısı oldu. Yapımcı ve yönetmenler Show TV’yi kurtarma kararı almış ve bir dizi (sayıyla: 6) projeyi Show’da hayata geçirmek üzere kolları sıvamışlar. Biraz yel değirmenlerine karşı olsa da güzel fikir ama bu projelerde çalışan emekçilerin parasını kim ödeyecek? Eve giderken ekmek götürmek zorunda olanlardan bahsediyorum. Bu şok tedavi kısa sürede sonuç vermezse Show battığıyla, set emekçileri de yine boşa çalıştıklarıyla kalır.



Ajda Pekkan’ın Hürriyet gazetesindeki köşesini okudum. Kendisinin bu günlere nasıl geldiğini, liderlik vasfının ne kadar güçlü olduğundan falan bahsetmiş sürekli… Gazete köşelerinin ünlülere tahsis edilmesinin sonucu bu oluyor demek ki, bedavadan bir PR alanı…



Ali Eyüboğlu yine bugün yayınladığı yazısında, TV’den satılan, Scart girişine takılan ucuz uydu alıcılarının şifre kırma özelliği olduğunu ve bu cihazlarla Digitürk Lig TV yayınlarının izlenebildiğini, parayla Digitürk hizmeti satın alanların da ‘enayi’ yerine konduğunu yazmış ama boşuna bir endişe bu… Benim bildiğim Lig TV yayınları Irdeto şifreleme sistemiyle şifreleniyor ve bu gelişmiş şifrelemeyi çözebilmek için Geleceğe Dönüş’ün Profesörü gibi kafayı kırmış olmak gerekiyor. Öyle üç kuruşluk uydu alıcılarıyla olacak iş değil yani… Paniğe gerek yok!



Harlem Shake dansı ile Arap gençlerinin yeni bir devrim hazırlığında olduğunu okuyorum. Bazı aşırı romantik köşe yazarları şimdiden kendinden geçmiş bir vaziyette bu “zeka sıfırlayıcı” tuhaflığa devrimsel bir yükleme yapmaya uğraşıyorlar ama bu kadar zorlama patinaj yaptırır. Harlem Shake ile yapılan devrim kendi çocuklarını yemez bambaşka şeyler yapar! Devrim dediğin akıllı adam işidir, canı sıkılan, libidosu azmış (eskiler buna arpası fazla gelmiş der) bazılarına fazla gelir. Araplar da artık internetten sürüklenip gelmiş her şeyle devrim yapmaktan vazgeçsinler bir zahmet!



Star Televizyonu’nun Fırıldak Ailesi dizisi tam da beklediğim gibi bir hayal kırıklığına dönüştü. Bu kadar “özenmiş” bir yapımı bir de acıklı drama senaristinin yazdıklarından çekerseniz ortaya pahalı bir TV deneyinden başka bir şey çıkmayacağı belliydi. İlk bölüm harici izlemedim ama önümüzdeki dönemde karşımıza gelecek “çizilmiş” işlerin kabulünü zorlaştıracak kadar kötü olduğundan bahsediliyor. Beyazperde sitesinde Fırıldak Ailesi’nin senaristi Coşkun Irmak’la yapılan röportajı okuduğumda da “o ne özgüven o”! demiştim. Şimdi herkes o yönü işaret ediyor haklı olarak.



Taş Mektep filminin Lincoln ile neredeyse aynı gişeyi yapmasından şikayet ediliyor. Elin Amerikalısının tarihine pek bir meraklı, kendi tarihimize duyarsızmışız! Affedersiniz ama, “hadi oradan”! demek istiyorum. Mümkünse bu müsamere meraklısı sinemacılar bizim cesaret ve kahramanlık öykülerimize hiç el sürmesinler. Güzelim hikayeyi adam gibi filme çekmeyip sonra da seyirciyi kendi tarihine duyarsız olmakla suçlamak, çürük mal satıp sonra da kimse almıyor diye dövünmek gibi… Önce filmi eleştirenleri vatan haini ilan ettiler ama baktılar film kötü, giden yok, başka feryatlar figanlar. Üzgünüm ama Ayça Varlıer dışında iyi hiç bir şey yok o filmde... Taş Mektep’i kıyasladıkları yönetmen de Spielberg burada… Filmde bir Daniel Day-Lewis performansı vardı da biz mi göremedik?

MURAT TOLGA ŞEN

[email protected] – twitter.com/murattolga