Hapisteki İmamoğlu dışardakinden güçlüdür! AK Parti kendi ayağına mı sıktı?

Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanma kararına ilişkin ilk değerlendirmelerini dile getirdi…

Efendim; günlerdir toplum olarak “Ne olacak acaba?” diye gerilim altındaydık. “İmamoğlu tutuklanacak mı tutuklanmayacak mı?” sorusunun cevabı kafaları meşgul ediyordu. Sonunda bu konu netleşti. İmamoğlu tutuklandı. Şimdi işin hukuki tartışmalarını geçip, doğrudan ve ilk anda en mümkün siyasal sonuçlarına yoğunlaşalım.

Ne “Turp” muş Be!..

Aylarca “Turp, turp” denilip duruldu. Sonunda Turpgillerden brokoli mi, karnabahar mı, lahana mı, Brüksel lahanası mı, şalgam mı bilmem ama bir şey ortaya çıktı. Önce diploma kararı geldi, şimdi bakalım daha başka neler çıkacak? (Hatırlatırım İmamoğlu ile ilgili beklemede olan daha birkaç dava var) Böylelikle olay yeni bir aşamaya sıçratılmış oldu. Üstelik sıçratılmakla kalınmayıp, daha da karmaşık hale getirildi bence. Arapsaçı olmasına az kaldı!..

Artık söylentilere, iddialara, önceden verilen sinyallere, mesnetsiz gibi görünen dedikodulara, şüpheli durumlara, vb gerçeğin kendisinden çok -maalesef ki- iltifat etmemiz gereken bir döneme girdik. İnanmak istemediğimiz ne varsa hepsi birer gerçek oluveriyor çünkü. İmamoğlu’nun tutuklanacağına da inanılmadı ama bakın o da gerçekleşti sonunda!..

Siyaseten Yeni Bir “Milat” tır!..

Bu saatten sonra Türkiye’de kartlar yeniden karılmıştır. AK Parti bilerek veya bilmeyerek taşları yerinden oynatmıştır. Görünen o ki, (Şayet “Reis” in sürpriz yumurta gibi başka bir planı yoksa!) kendi ayağına sıkmış olabilir. Bundan sonra işlerin rengi değişecek. Muhtemelen tepki siyaseti belirleyici olacak. Son durumu bazı açılardan bir “Milat” kabul edebiliriz. Artık olay –tetikleyici olsa da- “İmamoğlu meselesi” ni çoktan aşmışa benzemektedir. Zaten karar “Hukuki” formatta olsa da toplum sonuçta “Algı” ya bakıyor.

Bundan sonra 19 Mart Türk siyasetinde yeni bir “yol ayrımı” ve çatışma zemini demektir. İster muhalifler gibi “Darbe” deyin ister başka bir şey bir dönüm noktası olacaktır. Ayrıca bundan sonra işlerin daha da keskin bir hal alacağına yorulabilir. İşler giderek çığırından çıkmaktadır!..

Sadece CHP Meselesi Değil!..

Lakin ondanda ötede durumlar vara benziyor. Bilhassa da ekonomi alanında. Bunun bir faturası olacaktı elbette. O yüzden olayları sadece “CHP kışkırtması” olarak görmek başını deve kuşu gibi kuma gömmek olmuyor mu bir yerde? Toplum hızla boğulurken bulabildiği ilk can simidine sarılacaktır. Ali, Veli, İmamoğlu fark etmez…

Aynı sebeple yükselen dalgayı iyi okumak gerekiyor. Toplum hızla karamsarlığa ve ona bağlı umutsuzluğa sürüklenmiştir. Artık onu bu durumdan kurtaracağına inandığı her siyasi parti veya kişiye dört elle sarılacak, sahiplenecektir. İmamoğlu bunun en somut figürüdür. İster istemez belli bir kesimin gözünde bayraklaşacaktır!..

Oy Kullanmayanlar Devreye Girecek!..

Bütün bunların pratik siyasette bazı sonuçları olacaktır. Örneğin AK Parti bilhassa benzeri nedenlere oy kaybederken buna daha önce siyasetten soğumuş, marjinal duran, isteksiz geniş bir kitlede (Ki, bunların çoğunun sol, laik, Atatürkçü hassasiyetlere sahip olduğunu zannediyorum) dahil olacak ve bu sefer oylarını sandığa yansıtacaklardır. Öyle ki son CHP önseçim sonuçları –bazı açılardan tartışmalı görünse de- bunun ilk sinyalini vermiştir!

AK Parti tarafından aldatıldığını düşünen, hayal kırıklığı içindeki, öfke ve tepki skalasındaki herkes -en apolitikler bile- inadına sahaya inecektir. Bu kesimler inanılmaz bir hızla mobilize olacaklardır. AK Parti’nin –normal yollardan- manevra alanı iyice daralmıştır. Böyle giderse de toparlaması güç görünüyor.

İki İhtimal Var!..

Öncesinde bütün bu uygulamaların kaçınılmaz sonucunun Ekrem İmamoğlu’nun “Mağdur” olarak iyice ön plana çıkacağını, imajının daha da parlayacağını, devlet içinde bunu arzulayan, planlayan güçlerin olduğunu, sürecin CHP’den yana işlediğini, kârlı çıkacağını söylemiştim. Halende o fikirdeyim. Süreçte CHP eksenli yeni bir iktidar tasarlanıyor sanırım. İlk aşama ise erken seçime zorlamak olsa gerek. Görünen köy kılavuz izlemez!

Diğer yandan şayet her şey sadece göründüğü gibi ise ve ben yanılıyorsam İmamoğlu’nu siyaseten tasfiye edilmek isteniyordur. Daha sert tavırlar gündeme gelebilir. Ancak bu kolay değil. Bu ne kadar tutar, ne kadar sürdürülebilir ayrı bir tartışma konusu. Tutuklamanın kendisi bile başlı başına sertleşme belirtisidir. Eğer İmamoğlu’nun siyasi geleceği tümüyle bitirilmek isteniyorsa başka kararlarla da bu pekiştirilecektir. Lakin ben sanmıyorum. Deneyebilirler o başka…

Ancak son iki yazımda da anlatmaya çalıştığım gibi olan biten aslında bir tür “Parlatma operasyonu” dur. Özgür Özel Saraçhane’de farkında olmadan bu paradoksal gibi görünen durumu çok isabetli özetlemiştir: "Bugün Ekrem İmamoğlu cezaevi yolundadır ama bir yandan da Cumhurbaşkanlığı yolundadır. Millet onu Silivri'ye ittirmeye çalışanlara inat Çankaya Köşkü'ne yaklaştırmaktadır"

Kontrollü Tepkiler Sonuç Verdi!..

Nitekim “Tepkiler mi Test Ediliyor?” diye sormuş ve tepkilerin niteliğine göre bir strateji çizileceğini öne sürmüştüm. Planlarını buna göre revize ettiklerine eminim. Anlaşılan olaylar kafalarındaki limitleri aşmamış ya da aşması istenmemiştir ki şu ana kadar şiddet dozu fazla yüksek “Gezivari” olaylar olmamıştır. (Özgür Özel’in “Bariyer çeken varsa polise zarar vermeden yıkın geçin” saçmalamasına rağmen!) Neyse ki kitle bu sefer daha “İtidalli” davranmasını bilmiştir. Şu ana kadarda bunu korumaktadır. Sonrasını bilemem!..

Zaten bütün kitle hareketleri eninde sonunda ivme kaybeder. Sürekli kitle hareketi üzerinde sörf yapamazsınız. Önemli olan bu dalga gelip geçtiğinde sizin yapabileceklerinizdir. Şimdi CHP ve İmamoğlu –başka sersemletici sürpriz gelişmeler olmaz ise- bu aşamadalar sanırım. Tutuklamalar ve kitle hareketi onlara kapıyı aralamıştır. Kitleler kendilerine “İdol kişilikler” arar, bulur, yaratırlar. Artık hapisteki İmamoğlu dışardaki İmamoğlu’ndan daha güçlüdür!..

Bir “Lider” Yaratmak!

Ekrem İmamoğlu’nda “Liderlik hamuru” ya da “kumaşı” denen şeyden olduğu zaten seziliyordu. Ancak son yaşananlar bu durumu daha da pekiştirmişe benziyor. Katılırsınız katılmazsınız, uygun bulursunuz bulmazsınız ama artık CHP’nin bir “Lideri” var. (Özgür Özel kim derseniz “O, formaliteden genel başkan” derim. Son dönemde epey uğraştı ama nefesi yetmedi) İster içeride olsun, ister dışarıda o zaten öyleydi ve fiilen liderdi ama şimdi çok daha bir öne çıkmış oldu. (Diğer bütün rakiplerini fiilen ekarte etmiştir) Gerçi daha sınanması bitmedi ama ilk testler başarılı gözüküyor.

CHP, Bülent Ecevit’ten sonra toplumla bağı güçlü “Karizmatik Lider” çıkartamadı. (Baykal biraz yaklaşır gibi oldu ama o da kitlelerle bağ kuramadı. “Hizipçi” olarak kaldı. Kılıçdaroğlu ise yanına bile yaklaşamadı) Şimdi İmamoğlu bu boşluğu doldurmaya “Potansiyel aday” gibi görünüyor. Bu hamur biraz işlenmeye, tıpkı vaktiyle Erdoğan gibi daha da parlatılmaya muhtaçtı o da bu yolla sağlanmış oldu. Hapis ona bu fırsatı sunuyor. Bu yanıyla bir “Tasarım” gibide duruyor!..

Gerisini önümüzdeki süreçte göreceğiz. Hele şu ardı ardına gelen sersemletici yumrukları bir atlatalım da!..

24. 03. 2025