02 Ağu 2013 15:36
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:19
HANGİ ÜNLÜ EKRAN YÜZÜNE DÖVMELERİ YÜZÜNDEN EV VERİLMEDİ?
Hürriyet yazarı Melike Karakartal, ünlü bir ekran yüzünün dövmeleri yüzünden ev sahibi olamadığını iddia etti?
“Çılgın”a ev verilmez!
Dünyaca ünlü bir otomobil firmasında çalışan bir müdür, evini kiraya verirken kiracının TC numarasını istiyor ve çalıştığı şirketin ona otomobil sattığı için tanıdığı imkanları kullanarak kredi borcu var mı yok mu baktırıyor.
O da yetmiyor, Google’da kiracı adayının ismini aratıyor ve önüne çıkan dövmeli fotoğraflarından yola çıkarak onu “fazla çılgın” buluyor.
Emlakçıya “Fazla çılgın, başka bir kiracı bulalım” haberini gönderiyor...
Bu olay tanıdığınız bir isim, TV8’in sevilen yüzlerinden gazeteci ve televizyoncu Pelin Çini’nin başına geldi.
Önyargıları içinde boğulmuş ev sahibi dostumuz adayının eğitim durumunu, işini gücünü sorgulamıyor, Google’daki fotoğraflarından bir çıkarım yapıyor ve “çılgın” yaftası yapıştırıyor.
Üstelik işinin imkanlarını kullanarak adayların kredi borcunu sorgulatıyor.
Başka bir vaka: Birkaç ay evvel kiralık ev ararken eşlik ettiğim hamile arkadaşımla ev geziyorduk.
Ev sahibi, aynı zamanda ünlü bir emlak şirketinin temsilcisiydi. Ev eskiydi ama fena sayılmazdı. Deprem bölgesinde yaşadığımız için –doğal olarak- binanın yenilenip yenilenmeyeceğini sorduk.
Komşular anlaşamadığı için 60 yıllık binanın yıkılıp yenilenme ihtimalinin olmadığı cevabını aldık.
Biz “Sağlamlığına baktırdınız mı, depremde risk nedir?” diye sorduğumuzda verdiği yanıt tam çerçeveletip asmalık: “Deprem riski her yerde, bence çok düşünmeyin yani...”
Bir ev sahibi, bir emlakçı düşünün ki, hamile kadının ev başına yıkılsa umuru değil, yeter ki ev kiralansın, para gelsin...
Bir de “bordro” diye tutturması var ki... Söz konusu evli çift, her ikisi de kendi alanlarında Türkiye’nin en bilinen şirketlerinde iyi pozisyonlarda çalışıyorlar... Adam tutturdu “bordro var, değil mi?” diye... “Evet” diyoruz, beş dakika sonra bir daha soruyor...
O evden çıkana kadar “Bordro da bordro... Bordro önemli... BORDROOOOO” diye tutturdu, artık kulaklarımız kanıyor, yıldık, tükendik...
Cinnet sınırına doğru ilerlerken evden ayrılmaya karar verdik. O ev tutulmadı tabii...
Melike Karakartal’ın yazısının tamamı için tıklayın
Dünyaca ünlü bir otomobil firmasında çalışan bir müdür, evini kiraya verirken kiracının TC numarasını istiyor ve çalıştığı şirketin ona otomobil sattığı için tanıdığı imkanları kullanarak kredi borcu var mı yok mu baktırıyor.
O da yetmiyor, Google’da kiracı adayının ismini aratıyor ve önüne çıkan dövmeli fotoğraflarından yola çıkarak onu “fazla çılgın” buluyor.
Emlakçıya “Fazla çılgın, başka bir kiracı bulalım” haberini gönderiyor...
Bu olay tanıdığınız bir isim, TV8’in sevilen yüzlerinden gazeteci ve televizyoncu Pelin Çini’nin başına geldi.
Önyargıları içinde boğulmuş ev sahibi dostumuz adayının eğitim durumunu, işini gücünü sorgulamıyor, Google’daki fotoğraflarından bir çıkarım yapıyor ve “çılgın” yaftası yapıştırıyor.
Üstelik işinin imkanlarını kullanarak adayların kredi borcunu sorgulatıyor.
Başka bir vaka: Birkaç ay evvel kiralık ev ararken eşlik ettiğim hamile arkadaşımla ev geziyorduk.
Ev sahibi, aynı zamanda ünlü bir emlak şirketinin temsilcisiydi. Ev eskiydi ama fena sayılmazdı. Deprem bölgesinde yaşadığımız için –doğal olarak- binanın yenilenip yenilenmeyeceğini sorduk.
Komşular anlaşamadığı için 60 yıllık binanın yıkılıp yenilenme ihtimalinin olmadığı cevabını aldık.
Biz “Sağlamlığına baktırdınız mı, depremde risk nedir?” diye sorduğumuzda verdiği yanıt tam çerçeveletip asmalık: “Deprem riski her yerde, bence çok düşünmeyin yani...”
Bir ev sahibi, bir emlakçı düşünün ki, hamile kadının ev başına yıkılsa umuru değil, yeter ki ev kiralansın, para gelsin...
Bir de “bordro” diye tutturması var ki... Söz konusu evli çift, her ikisi de kendi alanlarında Türkiye’nin en bilinen şirketlerinde iyi pozisyonlarda çalışıyorlar... Adam tutturdu “bordro var, değil mi?” diye... “Evet” diyoruz, beş dakika sonra bir daha soruyor...
O evden çıkana kadar “Bordro da bordro... Bordro önemli... BORDROOOOO” diye tutturdu, artık kulaklarımız kanıyor, yıldık, tükendik...
Cinnet sınırına doğru ilerlerken evden ayrılmaya karar verdik. O ev tutulmadı tabii...
Melike Karakartal’ın yazısının tamamı için tıklayın