29 Kas 2010 11:33 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:50

HANGİ KÖŞE YAZARI ACUN ILICALI'NIN AVUKATINI MAHKEMEYE VERİYOR?

İstanbul Barosu'na da Barolar Birliğine de şikayet edeceğim.

Utanacağını yapma yaptığından da utanma

Son günlerde gazete ve internet sitelerinde yayınlanan Acun Ilıcalı haberlerini okurken karar verdim...

’Olaylar ve Türk Medyası’ adında bir kitap yazmaya başladım. 40 yıllık mesleki anılarım, başlıklara göre beş-altı kitap olabilir. Sadece yazdıkları ile yaşadıkları tamamen farklı gazetecileri size tanıtacağım. Yani bir tür uyanık-sahtekâr medya mensuplarını... Benim gibi ortaya çıkıp her yaptığını açıkça anlatanları ise görmeyeceğim. İsterlerse yazarım tabii. Onlar ki bedelini nasıl ödediklerini, ne kadar pişman olduklarını itiraf eden delikanlı arkadaşlarım. "Utanacağını yapma yapmışsan da utanma" diyen arkadaşlarım.

Şuna inanın, ben Acun ile hiç ilgilenmiyorum. Ne eşinin açtığı ihanet davası ne de 20 yaşındaki sevgilisi ile... Serveti hele hiç ama hiç umurumda değil. Burası Türkiye. Ne Acunlar gördüm ben. Ayakkabısı olmayan magazin muhabiri, ’tekstil kralı’ olup üç büyüklerden birinin yönetim kuruluna girdi. Aslında Acun’un başarılarını kıskanan ama hep arkadan vurmaya alışmış gazeteciler... İkili oynayan yalaka gazeteciler... Aklı sıra bana fatura kesmek istediler. Yemedi ama... Aylardır ne fotoğraflar gönderdiler, neler anlatmadılar ki. Bu kişilerin çoğu, Acun’u görünce boynuna sarılan tipler.

Zavallılar beni Acun Ilıcalı’nın düşmanı filan sanıyorlar. Şunu bilmenizi isterim... Acun benim gözümde dün ne ise bugün de aynıdır. Hâlâ çok uyanık bir televoleci. Kendini savunmak ve kurtarmak için çırpınışlarını da normal karşılıyorum. Ama şurası da bir gerçek, o nasıl reyting için bin bir türlü takla atıyorsa ben de kalemimle, beynimle gazete sayfasında takla atmak zorundayım. Bu işten ekmek parası kazanıyorum. Yoksa çevremizdeki zavallı çakallar parçalarlar. Acun, ne sanatçı ne gazeteci ne topluma faydalı işler yapan bir kişi. Sadece kamuyu ilgilendiren bir konuda benim kalemime takılır. Mahkemeye sunulan mal varlığı, ne kadar akılı adam olduğunu gösteriyor. Reyting ve para bazı kişilere önemli değer olabilir.

Ama Allah’ın emri, Acun’un avukatını mahkemeye vereceğim. Acun’u savunurken bana hakaret ettiği ve iftira attığı için. 42 yıllık gazeteciye ki hayatının 25 yılını Hürriyet ve Sabah’ta geçiren bir gazeteciyi yalancılıkla suçladı. Hep öyle dediler yıllarca. Ama en geç üç ay sonra özür dildiler. Aynen şimdilerde olduğu gibi... Gerçekleri bazen kabul edemiyoruz. Yalan yazsaydım bu kadar yıl ayakta kalamazdım. O gerçek dışı ve terbiyesiz cümlelerin hesabını avukat da olsa yüce adalete verecektir. Aleme ibret olsun diye bu davayı açacağım. Avukat olmak, savunurken başkalarına hakaret etme hakkını kazanmak değildir.

Beni suçlarken öne sürdüğü tüm gerekçeleri eşi dava dilekçesinde tek tek yanıtlamış. O avukat hanım acaba aynı tekzip metnini, Acun’un eşine de gönderdi mi? İstanbul Barosu’na da Barolar Birliği’ne de şikâyet edeceğim.

Sonunda şu başlık ile konuyu ve kafamı toparladım. Erkek medya mensupları kendi aralarında üçe ayrılıyor: "Eşini çok seven ve gerçekten iyi aile erkeği olanlar, eşini hiç sevmeyen ama korkak olduğu için boşanamayanlar, üçüncü grup ise yanında çalışan kıza aşık olup, yuvasını yıkanlar." Bu üç grup Acun olayını kendi yaşam pencerelerinden değerlendiriyor.

Aykut IŞIKLAR / BUGÜN