03 Oca 2013 17:19 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:35

HANGİ GAZETENİN GENEL YAYIN YÖNETMENİ HİÇBİR KÖŞE YAZARINI OKUMUYOR?

Türkiye'nin en büyük gazetelerinden birinin genel yayın yönetmeni “hiçbir yazarı okumam, benim aklım bana yeter” diyor. İşte Aktüel'deki o röportaj...

Sabah Gazetesi'nin hayvansever, vejataryen ve pek çok farklı ilgi alanına sahip genel yayın yönetmeni Erdal Şafak, Aktüel Dergisi'nin yeni sayısında Duygul Leloğlu'na konuştu.

“KARIM, YA EŞEK YA BEN DEDİ, RİSK ALAMADIM”

*Hayvan sevgisi nedeniyle sadece SABAH çalışanlarının değil, kedi köpeklerinin de Erdal abisi o. Sabah’daki Genel Yayın Yönetmenliği koltuğunda dört yıldır oturan Erdal Şafak, kendine has zevkleri olan bir insan.

*Örneğin hayvan sevgisi o kadar gelişmiş ki, karısı izin verse, evinde Pötürge eşeği beslemek istiyor. Sumo güreşini Türkiye’de en iyi bilenlerden biri olan Erdal abiyle, SABAH’ın ofisinde buluştuk. Özel yaşamından, 2013’deki Sabah projelerine, Türk siyasetinden, dış politikaya bir çok konuda konuştuk…

*Sabah gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni, herkesin Erdal abisi kimdir?

42 yıllık gazeteci, 36 yıllık eş, 34 yıllık baba, 18 yıllık köpek babası, mesleğini seven, dişlerindeki üç tane implant dışında bir sağlık problemi olmayan vejetaryen Türk vatandaşı.

*Köpek babası derken, Sabah binası yakınlarındaki kedi, köpeklerin de Erdal abisi öyle değil mi?

Tabii. Evimde iki köpek, iki cennet papağanı, üç muabbet kuşu, bahçemde şu anda kış uykusunda bulunan dört kirpi, iki kaplumbağa, 12 sokak kedisi, sekiz sokak köpeği var. Yüzlerce de kuş.

*Almak istediğiniz ama karınızın engel olduğu bir hayvan var mı?

En çok almak istediğim hayvan eşek.

Niye, güzel gözlü olduğu için mi?

Çok seviyorum o hayvanı. Malatya’nın Pötürge ilçesinin eşeği. Türkiye’nin en iyi eşekleri ve sıpaları orada. Bana göndermeye kalktılar, hanım kıyameti kopardı. Artık dedi “o bardağı taşırır, ben giderim, o eşekle yaşarsın.”

*Yani karınızı seçtiniz?

Bu sefer riski göze alamadım. Köpekte riski almıştım. O köpeği şimdi benden daha çok seviyor. 18 yaşında o köpek. 120 yaşında yani insan yaşıyla.

“Köpeğim de benim gibi vejeteryan”

*Köpeği bu kadar fazla yaşatmak için ne yaptınız?

Sadece mutlu ve vejetaryen…

*Evde sadece siz ve köpeğiniz mi vejetaryen?

Evet, iki vejetaryeniz. Onun sabah kahvaltısı bir salatalık bir havuç, öğle yemeği taze fasulye, bakla; bayılıyor. Akşamları ben ne yersem onu yiyor.

*İş yerinde de kedi köpekleri besliyorsunuz değil mi?

Evet besliyorum. Önlerine mamalar koyuyorum. Kuşları besliyorum.

*Hayvanlardan başka almak istiyor musunuz? Yoksa kotanızı doldurdunuz mu?

Evde bakılabilecek hayvan sınırlı. Yani bahçede açık, sincap aldım, ceviz ağacı ektim sincap yetiştirmek için. Ama sincaplar kaçtı. O olmadı.

*Aşırı bir hayvan sevginiz var. Hayvanları bazı insanlardan daha mı değerli görüyorsunuz?

Hayvanları kendim dahil, tüm insanlara göre, daha masum görüyorum. Çünkü bir serçenin önüne bir avuç darı koy, bir de demet banknot koy. Hangisini alır? Bir de bir insanın eline de bir ekmek koy ve bir demet banknot koy. Hangisini alır? İnsanoğlu doğanın kendisi için çizdiği çerçevenin dışına çıkan, yaşamak için değil, para kazanmak için, parayı araç olmaktan çıkarıp, amaca dönüştüren bir varlık haline geldi.

*Sokak hayvanlarının uyutulması yasası hayvan severlerin tepkisini çekmişti. Tepkiler üzerine geri çekildi yasa. Bu sizi sevindirdi mi?

Evet. Bireysel olarak bu yasayı doğru bulmamıştım. Kısırlaştırmayı tercih ederim. Ama çok ağır hasta ise, insanlarda olduğu gibi hayvanlara da ötenazi yapılmalı.

*İlgi ve zevkleriniz herkesten çok farklı. Örneğin sumo güreşi ve güreşçilerini belki de Türkiye’de en iyi bilen insansınız. Yemek alışkanlığınız herkesten farklı. Hep farklı bilgiler peşinde koşuyorsunuz… Neden?

Mesela her sumo güreşi bir şiirdir. Dünyanın en centilmen sporu olduğu için seviyorum. 10 saniye süren ağır çekimde izlersen, o ağır cüsseli, 150 kiloluk insanların aslında, piste düşen kuş tüyü gibi güreştiklerini görürsün. Kuralları son derece basittir. Çok sevimli bir güreştir, spordur. Ben sadece onu değil, snooker’a yani İngiliz bilardosuna da bayılırım. Tenisi çok çok severim.

*Farklı bir karaktersiniz. Herhalde yaşama farklı bir pencereden baktığınızdan olmalı, öyle değil mi?

Tabii. Bu saydığım sporların hepsi centilmen sporlardır. Centilmenlik, barış, soğukkanlılık.

“Hiçbir köşe yazarını okumuyorum”

*İyi bir gazete yayın yönetmeni nasıl olmalı?

Çalışanlarına karşı adil olmalı. İkinci olarak ise farklı bir gazete yaratmak için gerekli altyapı, bilgi ve vizyona sahip olmalı. Türkiye ve dünyayı her gün sürekli izlemeli, ilgi alanları çok geniş olmalı. Genel olarak yayın yönetmenlerinin ilgi alanı politika ile sınırlı oluyor. Bir de sentez yeteneği olmalı.

*Sabah kalktığınızda, hangi gazete yazarını okursunuz?

Hiçbir yazarı okumam. Benim aklım bana yeter. Yazarlara ayıracağım zamanı dünya gazetelerine ayırırım. Ben sabah bu ofise oturduğumda, Kanada’dan başlarım, Japonya’dan çıkarım. 80 ayrı dünya gazetesi okurum. Afrika’yı da ihmal etmem. Bu süreyi yazarlara ayırırsam, hiçbir şey okuyamam. Ben polemikçi değilim. Ben gazeteciliğin ana malzemesinin haber olduğuna inanırım, yorum değil. Yorum ona renk katmalı, ama o da bilgiye dayalı olmalı. Hamasi değil.

*Sabah’ta son dönemde yayın yönetmenleri çok sık değişti. Siz ise dördüncü yılınızı tamamlıyorsunuz. Bunu neye borçlusunuz?

Herhalde iyi, dengeli ve dengeleri gözeten bir gazete yaptığım içindir.

RÖPORTAJIN DEVAMI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN