31 Mayıs 2010 09:57
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:20
HANGİ GAZETELERİN SANTRALLERİ DİNLENİYOR? İŞTE ORTAYA ÇIKAN GERÇEK!..
Bu "artık alıştık" diye geçiştirilebilecek bir suç değil! Hürriyet yazarı Mehmet Y.Yılmaz hesap sorulmasını istiyor!
Kanunları uygulamayan kanun adamları
Milliyet, Radikal, Posta ve Fanatik gazetelerinin bulunduğu binanın santralının da tıpkı Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosu gibi “topyekûn” dinlendiği ortaya çıktı.
Eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı’nın yargılandığı mahkemede verilen ifadeye göre dinlemenin başlangıcı 2008 tarihine kadar ulaşıyor. Dinleme mahkeme kararıyla yapılmış olmalı. Demek ki savcılar, bu izni isterken mahkemeye “dinlemeyi haklı kılacak güçlü kanıtlar” sunmuş olmalılar.
Ama açılmış bir dava da yok. Demek ki kanıtlar o kadar güçlü değilmiş, mahkeme bu tür birçok olayda olduğu gibi önüne gelen dosyayı yeteri kadar incelemeden karar vermiş.
Bu durumda temel bir anayasal hakkın sınırlanması kararını baştan savma bir inceleme ile veren hâkimler ile ilgili bir soruşturma açılması gerekir. Bütün kararlarını böyle peşin hükümlerle veriyorlarsa, vah Türk mahkemelerine düşenlerin başına!
Elbette bir soruşturmayı savcılar da hak ediyorlar.
Kanun çok açık: Dinleme kararından sonra ne kadar süreyle dinleme yapılabileceği kanunda yazılı. Bu süre sonunda dava açılmadığına göre dinleme tutanakları imha edilip, durumun dinlenen kişilere bu durum bildirilmeli.
2008’de başlayan bir dinlemeyi 2010 yılının ortasında bir mahkemede görülen dava sırasında öğrendiğimize göre kanunun açık hükmüne de uyulmamış.
Uymayan kim? Dinleme kararını almak için delilleri toplayıp, mahkemeye başvuran savcı ya da savcılar kimse onlar!
Kanunların uygulanmasını denetlemekle görevli olanlar, kanunlara uymazlarsa biz ne yapacağız?
Meselenin siyasi sorumluluk yönü de var: Demokratik bir ülkede, dört gazetenin santralı dinlenir, bununla ilgili kanunlara da uyulmazsa bunun hesabının Adalet Bakanı’ndan da sorulması gerekir!
Siyasi koruma olmadan kimsenin kanunları bu kadar açıkça çiğnemeye cesaret edemeyeceğini tahmin edebiliriz.
Bu “artık alıştık” diye geçiştirilebilecek bir suç değil!
Mehmet Y. Yılmaz/Hürriyet
Milliyet, Radikal, Posta ve Fanatik gazetelerinin bulunduğu binanın santralının da tıpkı Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosu gibi “topyekûn” dinlendiği ortaya çıktı.
Eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı’nın yargılandığı mahkemede verilen ifadeye göre dinlemenin başlangıcı 2008 tarihine kadar ulaşıyor. Dinleme mahkeme kararıyla yapılmış olmalı. Demek ki savcılar, bu izni isterken mahkemeye “dinlemeyi haklı kılacak güçlü kanıtlar” sunmuş olmalılar.
Ama açılmış bir dava da yok. Demek ki kanıtlar o kadar güçlü değilmiş, mahkeme bu tür birçok olayda olduğu gibi önüne gelen dosyayı yeteri kadar incelemeden karar vermiş.
Bu durumda temel bir anayasal hakkın sınırlanması kararını baştan savma bir inceleme ile veren hâkimler ile ilgili bir soruşturma açılması gerekir. Bütün kararlarını böyle peşin hükümlerle veriyorlarsa, vah Türk mahkemelerine düşenlerin başına!
Elbette bir soruşturmayı savcılar da hak ediyorlar.
Kanun çok açık: Dinleme kararından sonra ne kadar süreyle dinleme yapılabileceği kanunda yazılı. Bu süre sonunda dava açılmadığına göre dinleme tutanakları imha edilip, durumun dinlenen kişilere bu durum bildirilmeli.
2008’de başlayan bir dinlemeyi 2010 yılının ortasında bir mahkemede görülen dava sırasında öğrendiğimize göre kanunun açık hükmüne de uyulmamış.
Uymayan kim? Dinleme kararını almak için delilleri toplayıp, mahkemeye başvuran savcı ya da savcılar kimse onlar!
Kanunların uygulanmasını denetlemekle görevli olanlar, kanunlara uymazlarsa biz ne yapacağız?
Meselenin siyasi sorumluluk yönü de var: Demokratik bir ülkede, dört gazetenin santralı dinlenir, bununla ilgili kanunlara da uyulmazsa bunun hesabının Adalet Bakanı’ndan da sorulması gerekir!
Siyasi koruma olmadan kimsenin kanunları bu kadar açıkça çiğnemeye cesaret edemeyeceğini tahmin edebiliriz.
Bu “artık alıştık” diye geçiştirilebilecek bir suç değil!
Mehmet Y. Yılmaz/Hürriyet