21 Oca 2011 08:29
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:58
HANGİ BİLMECE HANGİ KÖŞE YAZARINI ÇAĞRIŞTIRIYOR?
Yeni Şafak yazarı, Salih Tuna bugün "hangi köşe yazarı neye benzer?" serisine bilmeceyle ediyor...
Hangi bilmece hangi köşe yazarını hatırlatıyor?
Hayli zamandır seriye ara verdik; nerde kaldı diye arayan var, soran var. Madem her vesileyle dillendirdiğimiz üzre yazmak biraz da sipariş işidir, artık bigâne kalamayız.
Üstelik böylesi bir yazı şu sıralar piyasalarda arzı endam eden liberal - muhafazakar tartışmasından daha hayırlıdır.
Ne ki, mevzua öyle paraşütle dalamayız.
Çünkü bizimle yazı yolculuğuna yeni çıkan okurlar var. Seri hakkında kısacık da olsa malumat vermesek olmaz.
Efendim, yine böyle gündemin sıkıcılığından bunaldığımız gün, 31 Temmuz 2009’da, "Hangi köşe yazarı hangi oyuncuyu çağrıştırıyor?" başlıklı bir yazı yazmıştık.
Öyle teveccüh gösterildi ki, "Part 2" deyip aynı serlevhayı devam ettirdik.
Sonra da (muhtelif tarihlerde) şu başlıklar altında seriyi sürdürdük:
"Hangi genel yayın yönetmeni hangi ’Yeşilçam yönetmeni’ni çağrıştırıyor?"
"Hangi köşe yazarı hangi işi yapardı?"
"Hangi köşe yazarı hangi şarkıyı hatırlatıyor?"
"Hangi köşe yazarı hangi mezar taşı yazısını isterdi?"
"Hangi köşe yazarı hangi işe yarar?"
"Hangi köşe yazarı hangi kuvvet komutanı olurdu?"
"Hangi köşe yazarı kimi tavlamaya çalışıyor?"
"Hangi köşe yazarı hangi atasözünü hatırlatıyor?"
En son olarak da, 17 Kasım 2010’da, "Hangi köşe yazarına hangi kartpostal uygun giderdi?" başlıklı naçizane yazımızı yayımladık.
İmdi, bilmecelerin çağrıştırdığı köşe yazarlarıyla huzurlarınızdayız.
Şuncağızı hatırlatmayı ihmal etmeyelim: Türküler gibi bilmecelerin de şehri, yöresi vardır.
Mesela davul...
Malatya’da "Ben giderim o gider/ Önümde dum dum eder" şeklinde bilmeceye dökülmüşken, Elazığ’da "Keyif için dayak yer" halinde sahne alır.
Demem o ki Şinasi; parantez içlerinde yer alan bilmecelerin karşılıklarını ve "yöresini" görünce, "Hay Allah bu da nesi?!" yollu afallama! Köşe yazarlarıyla dercettiğimiz bilmeceler arsındaki "ilişkinin" çağrışımdan ibaret olduğunu da aklından çıkarma.
Çağrışım bu; bazen bilmecenin müzikalitesinden, bazen de cevabından neşet edebilir. Bazen de bir kelimeye bakar.
Hulasa, her zaman söylerim ya; çağrışımdan sual olunmaz.
Bu kadar gevezelik yeter; hadi şimdi aşk ile "Sürç- i lisan edersek affola!" deyip başlayalım söze:
"Basarım basarım iz almaz!" (Su, Erzincan) ......... Ertuğrul Özkök
"Bilmece hem bildirmece,Ayak üstü kaydırmaca. " (Çamur, Çoruh).................. Can Ataklı
"Dal üstünde al yanaklı oğlan." (Elma, Göksün)......... Oray Eğin
"Ah ne idim ne idim?
Yeşil başlı bey idim!
Allah beni şaşırttı,
At b(...)na düşürdü!" (Arpa, Mardin) ...............Ahmet Hakan
"Dik durur otlar,
Yatar otlar,
Kalkar otlar." (Ot, Sivas)......M. Yakup Yılmaz
"Bilmece bildirmece,El üstünde kaydırmaca!" (Sabun, Elazığ).................. Reha Muhtar
"Alıbı var, kalıbı var,Seksen sekiz dolabı var." (Nar, Mardin).................. Mehmet Ali Birand
"Biz biz idik biz idik
Bir alay kız idik,
Kış gelince ocaklara dizildik" (Odun, Burdur)........... .Ruhat Mengi
"Güzel benden nar ister,
Narım yoktu nar ister,
Ekilmemiş bostandan,
Tohumsuz hıyar ister!" (Mantar, Kerkük)......... Özdemir İnce
"Yağmur yağar kar dizde
Hıyar iki yapraklı iken
Kavun karpuz var bizde." (Yalan, Diyarbakır)............ Mutlu Mustafa
"Dört fak fak,
İki fık fık,
İki şimşek,
Bir dimdik" (Kazan, Adana)...................... Yılmaz Özdil
"Dam üstünde kar yağar." (Elek, Kıbrıs).................. Nazlı Ilıcak
"Kara koyun meler gider,
Dağı taşı deler gider." (Tren, Zonguldak)....... ......... Rasim Ozan Kütahyalı
"Bel yeri vardır bükülmez." (Oklava, Sarıkamış)........ Engin Ardıç
"Yeşil atlas,
Suya batmaz." (Zeytinyağı, Trabzon)..................... Haşmet Babaoğlu
"Bir kızgın gemim var,
Durmadan gelir gider,
Gemim gelip gittikçe,
Dalgaları düz eder." (Ütü, Antalya).........Salih Tuna
Salih TUNA / YENİ ŞAFAK
Hayli zamandır seriye ara verdik; nerde kaldı diye arayan var, soran var. Madem her vesileyle dillendirdiğimiz üzre yazmak biraz da sipariş işidir, artık bigâne kalamayız.
Üstelik böylesi bir yazı şu sıralar piyasalarda arzı endam eden liberal - muhafazakar tartışmasından daha hayırlıdır.
Ne ki, mevzua öyle paraşütle dalamayız.
Çünkü bizimle yazı yolculuğuna yeni çıkan okurlar var. Seri hakkında kısacık da olsa malumat vermesek olmaz.
Efendim, yine böyle gündemin sıkıcılığından bunaldığımız gün, 31 Temmuz 2009’da, "Hangi köşe yazarı hangi oyuncuyu çağrıştırıyor?" başlıklı bir yazı yazmıştık.
Öyle teveccüh gösterildi ki, "Part 2" deyip aynı serlevhayı devam ettirdik.
Sonra da (muhtelif tarihlerde) şu başlıklar altında seriyi sürdürdük:
"Hangi genel yayın yönetmeni hangi ’Yeşilçam yönetmeni’ni çağrıştırıyor?"
"Hangi köşe yazarı hangi işi yapardı?"
"Hangi köşe yazarı hangi şarkıyı hatırlatıyor?"
"Hangi köşe yazarı hangi mezar taşı yazısını isterdi?"
"Hangi köşe yazarı hangi işe yarar?"
"Hangi köşe yazarı hangi kuvvet komutanı olurdu?"
"Hangi köşe yazarı kimi tavlamaya çalışıyor?"
"Hangi köşe yazarı hangi atasözünü hatırlatıyor?"
En son olarak da, 17 Kasım 2010’da, "Hangi köşe yazarına hangi kartpostal uygun giderdi?" başlıklı naçizane yazımızı yayımladık.
İmdi, bilmecelerin çağrıştırdığı köşe yazarlarıyla huzurlarınızdayız.
Şuncağızı hatırlatmayı ihmal etmeyelim: Türküler gibi bilmecelerin de şehri, yöresi vardır.
Mesela davul...
Malatya’da "Ben giderim o gider/ Önümde dum dum eder" şeklinde bilmeceye dökülmüşken, Elazığ’da "Keyif için dayak yer" halinde sahne alır.
Demem o ki Şinasi; parantez içlerinde yer alan bilmecelerin karşılıklarını ve "yöresini" görünce, "Hay Allah bu da nesi?!" yollu afallama! Köşe yazarlarıyla dercettiğimiz bilmeceler arsındaki "ilişkinin" çağrışımdan ibaret olduğunu da aklından çıkarma.
Çağrışım bu; bazen bilmecenin müzikalitesinden, bazen de cevabından neşet edebilir. Bazen de bir kelimeye bakar.
Hulasa, her zaman söylerim ya; çağrışımdan sual olunmaz.
Bu kadar gevezelik yeter; hadi şimdi aşk ile "Sürç- i lisan edersek affola!" deyip başlayalım söze:
"Basarım basarım iz almaz!" (Su, Erzincan) ......... Ertuğrul Özkök
"Bilmece hem bildirmece,Ayak üstü kaydırmaca. " (Çamur, Çoruh).................. Can Ataklı
"Dal üstünde al yanaklı oğlan." (Elma, Göksün)......... Oray Eğin
"Ah ne idim ne idim?
Yeşil başlı bey idim!
Allah beni şaşırttı,
At b(...)na düşürdü!" (Arpa, Mardin) ...............Ahmet Hakan
"Dik durur otlar,
Yatar otlar,
Kalkar otlar." (Ot, Sivas)......M. Yakup Yılmaz
"Bilmece bildirmece,El üstünde kaydırmaca!" (Sabun, Elazığ).................. Reha Muhtar
"Alıbı var, kalıbı var,Seksen sekiz dolabı var." (Nar, Mardin).................. Mehmet Ali Birand
"Biz biz idik biz idik
Bir alay kız idik,
Kış gelince ocaklara dizildik" (Odun, Burdur)........... .Ruhat Mengi
"Güzel benden nar ister,
Narım yoktu nar ister,
Ekilmemiş bostandan,
Tohumsuz hıyar ister!" (Mantar, Kerkük)......... Özdemir İnce
"Yağmur yağar kar dizde
Hıyar iki yapraklı iken
Kavun karpuz var bizde." (Yalan, Diyarbakır)............ Mutlu Mustafa
"Dört fak fak,
İki fık fık,
İki şimşek,
Bir dimdik" (Kazan, Adana)...................... Yılmaz Özdil
"Dam üstünde kar yağar." (Elek, Kıbrıs).................. Nazlı Ilıcak
"Kara koyun meler gider,
Dağı taşı deler gider." (Tren, Zonguldak)....... ......... Rasim Ozan Kütahyalı
"Bel yeri vardır bükülmez." (Oklava, Sarıkamış)........ Engin Ardıç
"Yeşil atlas,
Suya batmaz." (Zeytinyağı, Trabzon)..................... Haşmet Babaoğlu
"Bir kızgın gemim var,
Durmadan gelir gider,
Gemim gelip gittikçe,
Dalgaları düz eder." (Ütü, Antalya).........Salih Tuna
Salih TUNA / YENİ ŞAFAK