Hande Fırat bölgedeki gazetecileri kaleme aldı! ‘Bazen ağladılar bazen umutla doldular…’
Hande Fırat, deprem bölgesindeki gazetecileri kaleme aldığı bugünkü yazısında ‘Bazen ağladılar bazen umutla doldular…’ diye yazdı.
Deprem bölgesindeki gazetecileri kaleme aldığı bugünkü yazısında ‘Bazen ağladılar bazen umutla doldular…’ diye yazan Hande Fırat, duygularını şu sözlerle aktardı:
“Felaketi, felaketin büyüklüğünü, acıyı, soğuğu, çaresizliği, umudu, kurtuluş anlarını, kurtuluş sevinçlerini onların gözlerinden görüyorsunuz. Bir gözle çektikleri milyonlara ulaşıyor. O gözün gördükleri ağlatıyor, umutlandırıyor, kahrediyor. Gözlerimizi ne zaman kapasak, önümüze onların görüntüleri geliyor. Bu pazar söz onların, çünkü onlar hiç konuşmaz; sadece görüntüleri konuşur. En büyük felaketin ilk gününden bu yana sahada görev yapan, kimi zaman ağladığınız ve kahrolduğunuz, kimi zaman umutla dolduğunuz ve sevindiğiniz görüntüleri evlerinize getiren arkadaşlarım anlatıyor, kendilerini en çok etkileyen görüntüleriyle...”
Hande Fırat’ın ‘Bazen ağladılar bazen umutla doldular’ başlıklı yazısı şöyle:
Hürriyet’in başarılı fotomuhabirlerinden Mert Gökhan Koç depremin merkez üssü Kahramanmaraş’ta görevli:
- Bu felaket milyonlarca insanımızdaki gibi benim de ruhumda hiçbir zaman onarılmayacak derin yaralar açtı.
- Depremin ardından ilk anlarda; bir lokma yiyecek, bir şişe su, bir bidon akaryakıt bulmak adeta mucizeydi.
- Herkesin tüm hayatını ve kaderini değiştiren bu olay sadece bir dakika içinde olmuştu...
- Yüzyılın felaketinin ardından gördüklerimi anlatacak tek kelime var: “Çaresizlik.”
- Beni en derinden sarsan olay, ikinci günde Trabzon Caddesi’ndeki çöken bir apartmanın enkazı önündeki yaşlı bir kadının feryadıydı.
- ‘Çocuklarım içeride, nerede kaldılar’ çığlığını atan yaşlı kadın, komando timini görünce onlara doğru giderek; ‘Hani nerede bu yardım, çocuklarım ölüyor’ dedi. ‘Gelecek teyze’ diyen askerler başka bir noktaya giderken, yaşlı kadın yine orada yapayalnız kaldı.
- Çaresiz bakışını, feryatlarını hiçbir zaman unutmayacağım.
HAYATIMDA İLK KEZ ELİM DENKLANŞÖRE GİTMEDİ
Selahattin Sönmez Hürriyet’in ödüllü fotomuhabirlerinden Malatya’dan aktardı:
- Meslek hayatım boyunca çok acı olaya tanık oldum, yaşadım.
- Her yeni acı bir önceki acıyı bastırdı, hep yeni kabuklar oluştu. Ama hiç iyileşmediler.
- Malatya’ya ilk vardığımda gördüğüm tek kelime ile “kaos”tu.
- Yıkılan binalar, kapkaranlık bir şehir, buz gibi bir hava, kar, enkazların başında çaresizce bekleyen insanlar.
- Bir süre kendi kendime konuştum, çünkü elim hayatımda ilk kez deklanşöre gitmiyordu.
- Beni en çok canını kurtarıp kendini sokağa atan ama yakınları için enkazın başında bekleyen insanlarımızın küçücük bir ateşle ısınmaya çalıştıkları anlar etkiledi.
TEK BİR TAŞI BİLE KALDIRMAK HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR
Hürriyet fotomuhabiri Murat Şaka Hatay’da görevde... Ben de Hatay’a ilk anda gittiğim için, gördüklerini birebir biliyorum. Gözünün önünden gitmeyen o fotoğraf benim de gözümün önünden gitmiyor
Hatay’a girdiğimiz an gerçek ‘Çaresizlik’ neymiş, nasıl bir duyguymuş yeniden öğrendim.
Tek bir taşı bile kaldırmaya olan ihtiyacı gördüm. Yanından geçtiğimiz, enkaz başında bekleyen her bir insanımızın bir taşın kaldırılmasına olan ihtiyacını...
Hayatında hiç ceset görmemiş olan insanların yollarda gördükleri cesetler ve depremzedelerin acılar içinde cesetlerini yollara koymak zorunda kalmaları hayatımda hiç unutamayacağım görüntü oldu.
ACIMIZ YÜREĞİMİZDE GÖZÜMÜZ OBJEKTİFTE
Hürriyet fotomuhabiri Rıza Özel, Türkiye Fotomuhabirleri Derneği Başkanı aynı zamanda. WhatsApp grupları üzerinden tüm fotomuhabirleri birbirleriyle sürekli iletişim halindeler. Rıza Hatay’da:
Deklanşörümüzün ardından baktığımız tek gözümüzle milyonlar adına umudu, acıyı görüyoruz.
Enkaz altından çıkarılan her hayatla mutluluğa, her kayıpla acıya tanıklık ediyoruz.
İşimizi yaparken kendi acımız, yüreğimizde kocaman bir yangın.
Beni en çok etkileyen görüntü İskenderun’da Arzu Apartmanı’nın enkazından 107 saat sonra çıkarılan Raziye ve Hacı Murat Kılınç çiftinin kurtarma ekiplerinde yarattığı büyük sevinç...
Bizim de kayıplarımız var. Bu depremde kaybettiğimiz meslektaşlarımızı unutturmayacak, destek olmak için sonuna kadar çalışacağız.
CANLI YAYINLARLA BİZE O ANLARI YAŞATANLAR
Sadece fotomuhabirleri değil, kameramanlar da milyonların gözü oldu. Sanki deprem bölgesinde, hemen enkazın başında gibi kimi zaman ağladık, kimi zaman kurtarma görüntüleriyle sevindik. Televizyon ve ajanslarda aktif olarak çalışan kameraman ve muhabir arkadaşlarımızın bir derneği var; Türkiye Haber Kameramanları Derneği. Ve bu derneğin bir başkanı var; Aytekin Polatel.
Dernek yönetiminde olmasa da kameramanların tüm dertlerini dert edinen, çözmek için gecesini gündüzüne katan bir de ‘abi’leri var; Cezmi Sayılgan.. Onlar da kendi aralarında oluşturduğu WhatsApp grubundan depremin ilk anlarından itibaren iletişim içindeydiler.
Cezmi Sayılgan, “Tüm Türkiye’den bölgede görev yapmak için yola çıkan arkadaşlarımız ilk andan itibaren önce yol bilgilerini diğerleriyle paylaşmaya başladı. Arkadaşlarımız bölgeye gittiklerinde gördükleri her aksaklığı, her sıkıntıyı gruptan paylaştılar. Böylece birçok sorun daha hızlı çözüldü. Deprem bölgesindeki vatandaşların da birçok sorununun çözüme kavuşturulmasında bu iletişim faydalı oldu” dedi.
YAĞAN YAĞMURDAN DAHA ÇOK GÖZYAŞI VARDI MARAŞ’TA
Kanal D Kameramanı Bayram Şahin, Kahramanmaraş’taydı:
- Kahramanmaraş merkeze geldiğimizde yerle bir olmuş bir kent gördük. İnsanlar ‘Yayın yapın, buraya yardım gelsin’ diyorlardı.
- Yağan yağmurdan daha fazla gözyaşı vardı Kahramanmaraş’ta.
- Beni en çok 54 saat sonra çıkan enkazdan çıkan 6 aylık Mehmet Bebek etkiledi.
- Onu gördüğüm an dizlerim titredi. Bir yandan canlı yayın için çekim yaparken, diğer yandan tüm Türkiye’ye umut olsun diye Mehmet’in yüzünü görmeye ve ekrana taşımaya çalışıyordum.
- O anda ambulanstan gelen ağlama sesi ‘umut ve mutluluktu.’
GÖZLERİM DOLU DOLU ÇEKİM YAPTIM
Bilal Şahan Show TV kameramanı, İskenderun’da alandaydı:
İskenderun’a geldiğim ilk günün gecesi ilk mucize haberi sizlere aktardık.
İlk sevinç, gözyaşları, ilk heyecan ve Nurgül’ün ailesiyle göz göze geldiği an.
Duygulanmamak elde değildi, gözlerim doldu, ağlamamak için kendimi tutarak o heyecanı, o mutluluğu an be an aktarmaya çalıştım.
Mutluluk o andı benim için.”
BENİ EN ÇOK UMUT DOLU ANLAR ETKİLEDİ
Kanal 7 Kameramanı Süleyman Damla da felaketin deprem üssü Kahramanmaraş’taydı:
Büyük felakette beni en çok umut dolu anlar etkiledi.
Aşağıda bir umut, yukarıda o umut için durmadan çalışanlar...
Enkazdan canlı çıkacak ve hepimize umut olacak o anların kameramdan milyonlara yansıması unutmayacağım anlardandı.
SAAT KULESİ...
Bu saat kulesi Adıyaman’dan... Lütfen kadraja dikkat edin! Gönderen kameraman arkadaşım şöyle yazmış; “23 yıl sonra zaman aynı olmasa da yıkım ve acımız aynı.”
BİTİRİRKEN...
- Sözü bugün sizin gözleriniz olanlara ayırdım. Çoğu yıllarca alanda birlikte çalıştığım arkadaşlarım. Yıllardır sahada bu işi yapanların sayısı belli. Hepimiz ne felaketler gördük, bizler “alanda” çalışan gazetecileriz… Fotomuhabiri, kameraman, gazeteci ya da TV muhabiri… Bombanın patladığı yer, kazanın olduğu alan, uçağın düştüğü bölge, selin aldığı iller, depremin vurduğu bölgeler… İlk gidenler oluruz, bir yanda işimizi yaparken, bir yandan yardım etmeye çalışırız, bir yanda ağlarız, isyan ederiz. Acıların hepsi kocaman bir çığ gibi durur içimizde. Hepimizin gözü olan saatlerce kamerayı omzunda taşıyan, tek bir kare için saatlerce bekleyen sevgili meslektaşlarım, sizinle aynı mesleği icra etmek benim için şereftir.