17 Mar 2025 11:25 Son Güncelleme: 17 Mar 2025 11:41

Halk TV’deki krizin arka yüzü ortaya çıktı! ‘Böylece ipler kopma noktasına geldi…’

Rasim Ozan Kütahyalı röportajı ile Halk TV’de başlayan ve istifalarla sonuçlanan krizin perde arkasında yaşananlar ortaya çıktı.

Rasim Ozan Kütahyalı röportajının ardından Halk TV’de başlayan ve istifalarla sonuçlanan krizin arka yüzü ortaya çıktı.

Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici’nin aktardığına göre Rasim Ozan Kütahyalı ile yapılmış söyleşiyi gördüğünde şaşıran Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu’na haber verdi; o da söyleşinin linkini kanalın sahibi Cafer Mahiroğlu’na gönderdi, sonra da aradı. Söyleşiyi yeni öğrendiğini belirten Cafer Mahiroğlu ise “Hemen yayından kaldırtacağı” yanıtını verdi.

Telefonu kapatan Terkoğlu’nun, aldığı yanıtı Pehlivan’a aktardıktan sonra canlı yayına girdiğini, o sırada araç kullanan Mahiroğlu’nun da aracını bir yere çektikten sonra kanaldan ilgili yöneticiyi arayıp, videonun kaldırılmasını söylediğini ancak aradan 22 dakika geçmesine rağmen söyleşinin kaldırılmadığını gören Pehlivan’ın da daha fazla beklemeye gerek olmadığını düşünerek söyleşiyi eleştiren paylaşımda bulunduğunu aktaran Bildirici, “Mahiroğlu, birkaç dakika sonra Pehlivan’ın paylaşımını görünce sinirlendi, tekrar kanalı arayıp ‘Yayından kaldırmayın’ talimatı verdi” detayını paylaştı.

Cafer Mahiroğlu’nun sabah saatlerinden itibaren “Kayda Geçsin” programına çıkıp, eleştirilere cevap vermek için baskıya başladığını ancak Şule Aydın ve ekiptekilerin Halk TV’nin zarar göreceği gerekçesiyle karşı çıktığını da dile getiren Faruk Bildirici, “Mahiroğlu yerine genel yayın yönetmeni ya da ilgili editörün çıkmasını önerdiler. Bu önerileri kabul etmeyen Mahiroğlu, kendisi çıkmazsa programın da olmayacağını söyledi. Böylece ipler kopma noktasına geldi” ifadelerini kullandı.

Yazısının sonunda, yapılan ‘hatalar’ zincirine dikkat çeken Bildirici, “‘Editöryal bağımsızlık’ gereği kanal sahibi yayına karışamaz. Fakat Mahiroğlu, paylaşımı, programa katılma ısrarı ve haber bültenindeki konuşması ile Halk TV’nin yayınlarının kendisinden bağımsız olmadığını duyurmuş; editoryal bağımsızlığı ihlal etmiş oldu.

Mahiroğlu daha sonra söyleşiyi yayından kaldırttı ama iş işten geçmişti artık” eleştirisinde bulundu.

Faruk Bildirici’nin ‘Halk TV’deki krizin arka yüzü’ başlıklı yazısından ilgili bölüm şöyle:

O akşam Barış Pehlivan, Rasim Ozan Kütahyalı ile yapılmış söyleşiyi gördüğünde şaşırdı, böyle bir ismin Halk TV logosu altında ve abartılı övgülerle yayınlanmasına üzüldü de.

Hemen Barış Terkoğlu’na haber verdi; o da söyleşinin linkini kanalın sahibi Cafer Mahiroğlu’na gönderdi, sonra da aradı. Mahiroğlu, söyleşiyi yeni öğrendiğini belirterek, “Hemen yayından kaldırtacağı” yanıtını verdi. Telefonu kapatan Terkoğlu, aldığı yanıtı Pehlivan’a aktardıktan sonra canlı yayına girdi.

O sırada araç kullanan Mahiroğlu, aracını bir yere çektikten sonra kanaldan ilgili yöneticiyi arayıp, videonun kaldırılmasını söyledi. Ama aradan 22 dakika geçmişti; söyleşinin kaldırılmadığını gören Pehlivan da daha fazla beklemeye gerek olmadığını düşünerek söyleşiyi eleştiren paylaşımda bulunmuştu. Mahiroğlu, birkaç dakika sonra Pehlivan’ın paylaşımını görünce sinirlendi, tekrar kanalı arayıp “Yayından kaldırmayın” talimatı verdi.

Pehlivan, Mahiroğlu’nu kızdıran paylaşımında, söyleşi yapan muhabirin Kütahyalı’yı tanımadığına dikkat çekerek, “Bu çok üzücü. Kütahyalı, Türkiye’deki bugünkü çürümüşlüğün medyadaki ayaklarından biridir. Kürt açılımı meselesinde böylesi birine ‘bilge’ rolü vermek büyük bir hatadır” görüşünü dile getiriyordu. Eleştirisini, “Halk TV, bu toprakların yüz akı bir televizyon kanalıdır. Bu birikime ve emeğe yakışmayan bir söyleşi olmuş” diye noktalıyordu.

Terkoğlu da yayından çıktıktan sonra Pehlivan’ın paylaşımını retweetledi; ardından Timur Soykan, Murat Ağırel ve Şule Aydın da destek verdiler; söyleşiye yönelik tepkiler hızla arttı.

Hemen belirteyim, Kütahyalı ile söyleşi yapmak editoryal tercihtir, yapılabilir. Mesele Pehlivan’ın da vurguladığı gibi nasıl yapıldığı. Kütahyalı’yı, medyadaki geçmişinden hiç söz etmeden, İmralı süreci ile ilgili uzman gibi sunmak, övgülerle iade-i itibarda bulunmak yanlıştı.

Kuşkusuz her gazetecinin çalıştığı kurumdaki yayına itiraz hakkı vardır. Ama itiraz öncelikle kurum içinde dile getirilir. Pehlivan’ın da tepkisini dışa vurmadan önce o söyleşinin kaldırılması için çaba harcaması daha doğru olurdu.

Krizi tırmandıran, bunca tepkiye rağmen ertesi sabah bile söyleşinin yayından kaldırılmaması oldu. İlk ayrılık kararı “Halktv bulunmak istediğim noktanın uzağına düştü: Rasim Ozan Kütahyalı’yla” diyen Serpil Yılmaz’dan geldi.

Mahiroğlu da sabah saatlerinden itibaren “Kayda Geçsin” programına çıkıp, eleştirilere cevap vermek için baskıya başladı. Şule Aydın ve ekiptekiler, Halk TV’nin zarar göreceği gerekçesiyle karşı çıktılar. Mahiroğlu yerine genel yayın yönetmeni ya da ilgili editörün çıkmasını önerdiler. Bu önerileri kabul etmeyen Mahiroğlu, kendisi çıkmazsa programın da olmayacağını söyledi.

Böylece ipler kopma noktasına geldi ama ekip, programa çıkmak üzere beklemeyi sürdürdü. Hatta konuklarını da beklettiler. Ama Mahiroğlu, akşam saatlerinde sosyal medyadan sert bir yanıt vererek, gerginliği bir üst aşamaya taşıdı.

“Sosyal medyada bir grup Halk TV programcısı tarafından bana ve kanala yönelik kampanya başlatıldı” diye söze giren Mahiroğlu, Kütahyalı ile söyleşiyi “yol kazası” olarak nitelendirdi. Genel Yayın Yönetmeni gibi davranan Mahiroğlu, “O röportajın yapıldığından haberim yoktu. Olsaydı onay vermezdim” dedi; paylaşımdan önce kendisini aramadığı için Pehlivan’a serzenişte bulundu. “Cevap hakkı”nı kullanma isteğinin kabul edilmemesinden yakındı.

Mahiroğlu katılmadan programlarını yapma olanağı kalmayınca “Kayda Geçsin” ekibi ve Terkoğlu, ayrılmaya karar verdiler. Mahiroğlu, Şule Aydın’ın, “Halk TV ile yollarımız ayrıldı” açıklamasını yapmasından dakikalar sonra da haber programına bağlandı. Ece Üner, girişte “Herhalde Türkiye tarihinde bir ilktir, bir insanın kendi televizyonuna katılmak, cevap hakkını kullanmak isteyip de reddedilmesi enteresan bir gelişme” diyerek Mahiroğlu’nu rahatlattı.

Ece Üner gibi Cafer Mahiroğlu da yanlış biliyor. “Cevap hakkı” bir yayınla ilgili olarak muhatabının aynı mecrada karşı görüşünü belirtme hakkıdır. Oysa burada yayın yok, sosyal medyadaki paylaşımlar var. Mahiroğlu da paylaşımda bulunarak yanıt vermiş zaten.

Asıl sorun şu ki, yayınla ilgili eleştirinin muhatabı da kanalın sahibi değil; yayınla ilgili yöneticilerdir. “Editöryal bağımsızlık” gereği kanal sahibi yayına karışamaz. Fakat Mahiroğlu, paylaşımı, programa katılma ısrarı ve haber bültenindeki konuşması ile Halk TV’nin yayınlarının kendisinden bağımsız olmadığını duyurmuş; editoryal bağımsızlığı ihlal etmiş oldu.

Mahiroğlu daha sonra söyleşiyi yayından kaldırttı ama iş işten geçmişti artık. Kütahyalı, söyleşinin tamamını program yaptığı sitede yayına sokmuştu. Başlığı da Kütahyalı’nın olanlara sevincini yansıtıyordu: “ROK, Halktv’yi içeriden çökertti”.