Halk TV'de İsmail Küçükkaya huzursuzluğu
Medyaradar'ın gizemli yazarı Keskin Kalem yine medya dünyasında ses getirecek bir yazıya imza attı.
Bizim alemde, bir mesele açıktan ne kadar konuşulmuyorsa…
Ne kadar çok kulislerde fısıldanıyorsa…
Yani alttan alta fokur fokur kaynıyorsa…
O kadar büyük bir krize işaret eder…
On yıllar süren medya deneyimime istinaden gözlemlerim böyle der.
Çünkü neden sırdaşlar?
Tıpkı Las Vegas gibi…
Bizim medyada olanlar, bizim medyada kalır.
Gerçi bu kural son zamanlarda, hatta belki de ilk kez işlemiyor.
Her türlü pislik, yavaş yavaş etrafa saçılıyor.
Foseptik patladıkça, rezaletin boyutu görülüyor.
Neyse yine uzattım, yoldaşlar.
Az evvel anlattığım meseleye en iyi örnek,
İsmail Küçükkaya krizi.
Her gece Halk TV ekranlarında, rüşvet çarkı, SBK, Korkmaz Karaca tartışılıyor.
Ama ne iştir ki, yeni ekran yüzleri İsmail Küçükkaya’nın Karaca’yla samimiyeti, Cihan Ekşioğlu’yla boy boy pozları konuşulmuyor.
Gerçekten merak ediyorum, mesela Küçükkaya SBK haberi sunacak mı?
Korkmaz Karaca haberi anlatacak mı?
Neyse sırdaşlar, geçen yazımda boy boy fotoğraf koydum, Halk TV’nin sahibi Cafer Mahiroğlu’na ‘seyirciyi, gazeteciyi keriz yerine koymayın’ dedim.
Tık yok.
Demek ki keriz yerine koymaya kararlılar.
Ammaaa kötü bir haberim var.
Belki Halk TV yönetiminin haberi vardır, belki yoktur.
Kanal resmen kaynıyor!
Küçükkaya krizinin emekçide yarattığı rahatsızlık had safhada.
Şimdiii öncelikle Küçükkaya transferinin, kanalın diğer ağır toplarını resmen çileden çıkardığı haberleri geliyor keskin kulaklarıma.
Şirin Payzın gibi isimler, gizli gizli değil, açıktan Küçükkaya transferinin çok yanlış olduğunu ve hatta kendi imajlarına zarar vereceğini her yerde dillendiriyormuş.
‘Her gün yolsuzluklarını haber yaptığımız, Külliye’den bile kovulan bu tiplerle ilişkisi olan birinin bagajı hepimize zarar verir’ denildiği de iddia ediliyor.
Bir diğer huzursuzluk nedeni de Küçükkaya’nın maaşı, aldığı transfer parası ve ekibi.
Mahiroğlu ısrarla ortaya atılan 3 milyon dolarlık transfer parası iddiasını reddediyormuş.
Ve ‘transfer parası doğru ama o kadar değil. Maaşı da makul, zaten bunları biz ödemiyoruz, parası dışarıdan’ diye yakın çalışma ekibine açıklama yapıyormuş.
Ancak hala paranın nereden geldiği meçhul!
Önceki yazımda sizlere fısıldamıştım sırdaşlar.
Sponsor İBB, hatta Küçükkaya çalışma koşullarını Murat Ongun’la görüştü.
Ancak bu meselenin Halk TV koridorlarında, yakın çalışma ekibine bile doğrulanmaması ilginç.
Yani yönetim adeta devlet sırrı edasıyla, Küçükkaya’nın ve kanalın diğer para kaynaklarının nereden geldiğini açıklamıyor.
Dahası, asıl isyan, kanalın emekçileri arasında.
İki kuruşa talim eden, ara zammını alamayan emekçilerin artık canı burnunda.
Gazetelerde, televizyonlarda artık emekçiyle, ekran yüzü, köşe yazarı arasında bu uçurumu yaratan sistem, çok yürümez.
Küçükkaya krizi de bunun en büyük göstergesi.
Benden demesi!
CAFEROĞLU’NUN FAZLA MESAİ SÖMÜRÜSÜ
Sırdaşlarım, ben bir şey yazıyorsam, emin olun kafama göre yazmıyorum.
Özellikle Halk TV’deki sömürünün boyutunu bir emekçinin, bendenize ilettiği email ile anlatmak en iyisi.
Yine kişisel bilgilerini gizleyerek dikkatinize sunuyorum:
Merhaba ben Halk TV’den ayrıldım benim gibi birçok editör farklı birimlerdeki arkadaşım fazla mesai yüzünden işten ayrıldı.
Halk TV’de işe yeni başlayan ve hali hazırda çalışmakta olan herkesin bildiği ve işe girerken imzalamak zorunda bırakılan bir uygulama var ve bu uygulama sürekli çalışanların karşısına sopa gibi çıkartılıyor. Halk TV kendi kafasından bir yasa çıkartmış uyguluyor. Uydurdukları uygulama şu şekilde: İşveren (Halk TV) haftalık 45 saat haricinde aylık 22 saat de mesai ücreti vermeden çalıştırabilir diye bir şey uygulanıyor. Bunu herkese imzalatıyorlar hiçbir yasal yükümlülüğü de yok ama insanları çalışanları korkutuyorlar yasa böyle diye. Bunu Halk TV’de çalışan tüm editörler tüm personel çok iyi biliyor eğer orada çalışan arkadaşınız varsa ki kesinlikle vardır lütfen teyidini alınız. Personel işini kaybetme korkusu ile mecbur buna ses çıkartamıyor. Halk TV bu devletin koyduğu bir kuralmış diyip çalışanlarını kandırıyor. Halbuki yasada böyle birşey yok. Yasa der ki evet haftada 45 saat çalıştırabilirsin ama ek çalıştırdığın her saat mesai ücretini vermek zorundasın.Ben bu konuyu birkaç avukat ile görüştüm. Avukatlar böyle bir şey olmadığını belirtti ve haftada 45 saatin haricindeki tüm çalışmalar mesai ücreti vermek zorundadır dediler. Yani Halk TV kendi çalışanını kendi personelini kendi emekçisini yalandan yasa uydurup işini kaybetme korkusunu da ekleyip kandırıyor işin aslı budur.
Ayrıca bu ay herkesin ticket yemek kartlarını iptal ettiler, yerine içeriden yemek uygulamasına başladılar. Ya dışarıdakiler ne yapsın? iptal edip İsmail küçükkayaya maaş olarak mı verdiler? Hesapta zam yaptılar ama çalışanlar geçen aydan daha az maaş alır hale geldi. Bunu CHP de İYİ Parti de çok iyi biliyor fakat işlerine gelmiyor. Halk TV’de çalıştığımız emeğimize yazık. Sizden ricam lütfen yazdıklarımı Halk TV de çalışan insanlardan teyidini alın doğru olduğunu göreceksiniz.
Pekiiiiii…Sorarlar…
Bir yanda havada uçuşan transfer paraları…
Diğer yanda yolsuzluklar, karanlık işadamlarından alınan paralar…
Ceplerini dolduran ‘gazeteci’ler.
Diğer yanda yemeğini, ayın sonunu düşünen, saatlerce fazladan çalıştırılan emekçi.
Artık pesssss diyorum.
Medyaya çöreklenen bu çetecikler tasfiye edilmezse, medyanın sonu gelecek, buradan da iddia ediyorum!
CUMHURİYET’TE DÜŞÜK MAAŞ İSYANI
Basın dünyamızın, elde kalan üç beş markası vardı.
Eskiden Hürriyet, Cumhuriyet denildi mi, akan sular dururdu.
Artık öyle mi?
Bu koca gazetelerin varlığıyla yokluğu bir!
Yaza yaza artık klavyemde harf bittiği için, artık yazdığım düşük ücret kehanetlerinin sonuçlarını patronların gözüne sokmaya karar verdim sırdaşlar.
Bugünkü ilk vakamız, Cumhuriyet gazetesi.
Hürriyet’i bir sonraki kısımda ele alacağım, az sabır lütfen.
Medyamızın güzide sitesi Medyaradar’da bir süredir Cumhuriyet’teki yaprak dökümü yazılıyor.
Son olarak, gazetenin internet sitesinin koordinatörü, Birkan Erol, düşük maaşları gerekçe göstererek ayrıldı.
O haberdeki şu ifadelere dikkatinizi çekerim:
Yine Medyaradar’ın edindiği bilgiye göre, Cumhuriyet çalışanlarının bir süredir, maaşlarının sektöre göre düşük olması sebebiyle yönetime bunu ilettikleri ve herhangi bir iyileştirme yaşanmamasıyla işçilerin tek tek ayrıldığı konuşuluyordu. Yönetimin ise kan kaybını önlemek için bu ayki maaşlara zam yapacağı söyleniyor. Gazete çalışanlarının bir kısmının da, maaşlara yeterli iyileştirme olmazsa ayrılması bekleniyor.
Öncelikle şunu ifade edeyim:
Cumhuriyet’te maaşlar o kadar düşük ki, neredeyse herkes asgari ücret düzeyinde çalışıyor.
O kadar komik rakamlar var ki, gerçekten gazeteci olduğunuza ağlarsınız.
Bu nedenle de, o maaşlara yapılacak, yüzde 20-30 gibi zamlar, asla krizi engellemez.
Ancak birkaç ay öteler.
Sırdaşlar, sadece Cumhuriyet’te değil, bütün medya kuruluşlarında benzer bir durum var.
Mutlu bir azınlık dışında, kulisler kaynıyor.
Bu yılbaşında yapılacak zamlar son umut.
Eğer yine enflasyonun çok altında düzeltme yapılırsa, pek çok emekçi medyaya sırtını dönecek.
Patronlarsa endişeli değil.
Aksine ellerini ovuşturuyorlar.
Giden gider, biz de yerlerine daha ucuz iş gücü alırız diyorlar.
Bu planlarının nasıl çökeceğini hep birlikte göreceğiz.
Bir yıl sonra, bu zamanlarda, eğer ölmez de kalırsam, sizlere hatırlatacağım…
AHMET HAKAN HÜRRİYET'TEN GİDİCİ Mİ?
Eeeeee hep muhalif medyadaki, maaş, yolsuzluk meselelerini mi yazacağız?
Hepimiz çok iyi biliyoruz ki yoldaşlar, turpun büyüğü, yandaş medyada.
Ülkemizin batan amiral gemisi Hürriyet’in kırık dümenini elinde tutuyormuş gibi yapan Ahmet Hakan…
Kendisi son birkaç yazıma konuk olmuştu biliyorsunuz.
O meşhur SBK listesinin baş aktörlerinden…
Ahmet Hakan’ın, SBK’nın medya bağlantılarını kuran isimlerden olan Tahir Sarıkaya ile yakınlığı da biliniyor.
Yan yana pek çok fotoğrafları var.
Amaaaa buraya koymaya zahmet bile etmeyeceğim.
İsteyen arasın bulsun.
Çünkü zaten çarşaf çarşaf fotoğraf koysanız bile, kafalarını kuma gömüyorlar.
Bknz: Küçükkaya vakası.
O kadar fotoğraf ortalığa saçıldı da ne oldu?
Neyse sırdaşlarım, keskin kulaklarıma gelenlere göre, SBK ile bağlantılı gazeteciler konusunda, hükümete yakın medya kuruluşları, yavaş yavaş harekete geçiyormuş.
Amaç bu isimlerin sessiz sedasız tasfiye edilmesi. TRT’den Ersoy Dede’nin gönderilmesi de benzer bir şekilde değerlendirilebilir. Kulislerde konuşulanlara göre, tasfiye listesinin başındaki isimlerden biri de Ahmet Hakan.
Daha evvel defalarca, görevden alınacağı iddia edilen Ahmet Hakan konusunda, bu kez durum daha ciddi görünüyor.
Hep birlikte göreceğiz.