HALK TV GENEL YAYIN YÖNETMENİ HAKAN AYGÜN : HALK TV'DE SUSTURULAN MUHALEFETİ KONUŞTURACAĞIZ!
Medyaradar röportajcısı Alev Gürsoy Cimin “Yeni Halk TV nasıl olacak?” sorusunun yanıtını kanalın yeni Genel Yayın Yönetmeni Hakan Aygün'den öğrendi.
Şu sıralar Halk Tv’ye CHP milletvekilleri eskiden olduğu
gibi dilediğince çok uğrayamıyor. Nedeni ise
orayı artık bir parti kanalı imajından kurtarmak isteyen
yönetici…Gazeteci Hakan Aygün bu kanalın başına getirildi.
Medyaradar röportajcısı Alev Gürsoy Cimin de “Yeni Halk TV nasıl
olacak?” sorusunun yanıtını kanalın yeni
Genel Yayın Yönetmeni Hakan Aygün’den
öğrendi.
Bir dönem Habertürk’ün ortak ve yöneticilerindendi, ardından Flash
Tv’de muhalif ana haber yönetimiyle isminden söz ettirdi. İyi bir
ekran yüzü olarak aklımızda kaldı. 30 yıllık
arkadaşı Soner Yalçın’la birlikte Halk TV’yi
almaya kalktılar, ama olmadı. Şimdilerde Halk
Tv’nin Genel Yayın yönetmeni oldu
gazeteci Hakan Aygün. 3 saati aşkın bir süreyi birlikte
geçirdik Aygün’le. Müthiş bir dinlenme odası... Kitaplar…
Karşımızda ise yeni logosuyla Halk TV açık... Adeta bir kara kutu
Hakan Aygün, bir çok konuya değindik. Medyadan tutun, siyaset ve
hatta devam eden Oda TV benzeri davalara kadar. Hükümete kızgın ve
kırgın… Yeni Halk TV’yi anlattı ve sözlerinden
şunu çıkardım; önümüzdeki günlerde çok şaşıracağımız isimleri bu
ekranda görmeye başlayacağız. Hatta şu sıralar bu kanalı
açanlar epeyce şaşırıyor olabilir çünkü kanalda
eskiden hep CHP’li vekiller ya da bu partiye yakın isimler
olurdu. Şimdi ise BDPliler... Liberaller… Ve hatta hükümet
yandaşları bile var. Peki, parti rahatsız mı bu durumdan?
Hepsini sordum Hakan Aygün’e. Hiç lafı eğmedi bükmedi, oldukça
da cesurdu yanıtları.
RÖPORTAJ: ALEV GÜRSOY CİMİN
twitter adresi: @gazetecialev
Halk TV ile başlayalım istiyorum. Biraz geç olacak ama
yine de hayırlı olsun diyeyim. Nasıl oldu TV yöneticiliğine tekrar
dönüşünüz, bunca uzun aradan sonra?
Çok teşekkür ediyorum. Valla nasıl geçtim biliyor
musunuz, medyada büyük bir sıkıntı var genelde, kanal çok ama
insanların gerçek anlamda kendini ifade edebileceği mecra yok.
Muhalefet kendini ifade edecek bir yayın organı bulamıyor;
bununda sıkıntısını çekiyor. Tabii sadece muhalefet değil; biz
gazeteciler de bu sıkıntıları yaşıyoruz. Ben de uzun dönem bir
küskünlük süreci yaşadım, yoğun gazetecilik ve yöneticilik yaşantım
boyunca yapamadığım iyi bir tatil yaptım. Dünyayı gezdim dersem
yeridir. Döndüğümde bir eksiklik vardı. “Bir şey de yapmam lazım”
dedim, çünkü meslek elden gidiyor, Artık ne kadar az haberciysen o
kadar çok gazetecisin anlayışı oturmuş. Gazetecilik bitmiş. İçim
kıpırdadı; aslında param var, tuzum da kuru ama baktım biraz
daha inzivaya çekilirsem mesleğime haksızlık yapmış olacağım. Haber
kanalları sükunete bürünmüş; CNN’deki NTV’deki adam
konuşamıyor. Gazeteler eskisi gibi yazamıyor. Patronlar zor
durumda, gazeteciler zorda. Ekmek parası için kalemlerini hafiften
esnetiyorlar, hor görmüyorum. Anlıyorum da... Ama benim paraya
ihtiyacım yoktu ve bir yerde ses olmam gerekiyordu. Bir mecra doğdu
ve Halk TV ile döndüm tekrar.
Peki teklif kimden geldi?
Ben zaten solcu ve CHP’li bir gazeteciyim. Fanatik
değilim ama oy veririm. CHP’lilik benim için Fenerbahçelilik gibi.
Oy veriyorum diye karşı tarafın iyi yanları görmezden gelecek biri
değilim. Kardeşim için Ankara’ya gitmiştim. CHP’li Genel Başkan
Yardımcısı arkadaşlarımla biraya geldik.
Bana “Hakan bizim başımızda böyle bir bela var, biz de parti kanalı
istemiyoruz, ilgilenir misin; bu kanalı toplayacak birine
ihtiyacımız var, buna el atıp yapılandırır mısın” dediler.
Hayatımda hiçbir zaman bir parti kanalına bulaşmak istemezdim, önce
çok olumlu bakmadım ama onlar da parti kanalı olmasını istemiyordu.
“Kesinlikle artık parti kanalı olmaz, bizim de medyaya ve akıllı
gazetecilere ihtiyacımız var” dediler. Reddedemeyeceğim isimlerdi,
düşündüm ve bu kanalı iyi yerlere getireceğime de inandığım için el
sıkıştım. Bu zor süreçte elimi taşın altına koyayım dedim ki yıllar
sonra vicdan azabı duymayayım.
“SİYASİ İKTİDAR TARAFINDAN ANDIÇLANAN
GAZETECİLER VAR”
Logo şimdiden değişmiş, ekranda bir renklilik
görüyorum. Hedeflerin neler? İnanıyor musun Halk TV’nin medyada
dediğin bu boşluğu dolduracağına?
Ben bunu bir örnekle açmak istiyorum. Biz 28 Şubat
döneminde iki ortak, iki gazeteci olarak Ufuk Güldemir ile
Habertürk’ü kurduk. O zaman andıçlanan gazetecilere ekranlarımızı
açtık. Cengiz Çandar, Can Ataklı gibi isimler. Onları aldık, o
sırada işsiz kalan gazeteciler vardı hepsine kapılarımızı açtık.
Alternatif bir medya oluşturduk. Şimdi yine buna benzer bir
süreçten geçiyoruz. Hatta daha beter bir dönem... Bu kez asker
değil ama siyasi iktidar tarafından andıçlanan gazeteciler
var, askeri vesayet değil; siyasi vesayet tarafından
yasaklanan, “İstenmeyen adam” haline getirilen o kişilere kapıları
açacağız.
“AHMET ALTAN’IN BAŞIMIN ÜSTÜNDE
YERİ VAR”
Kim bunlar, kimlere teklif gidecek Halk
TV’den?
Ahmet Altan da artık yasaklı, tüm AKP mağdurları gibi başımın
üstünde yeri var. Fikrini zikrini çok sevdiğim Nuray Mert de
yasaklı aynı şekilde kapım açık, keşke gelse. Nihat Genç de
yasaklıydı operasyona Nihat’ın yaşadığı Ankara’dan başladığım
için ekibimize ilk o dahil oldu. Çok isim var aslında ve bunların
hepsine çağrıda bulunacağız. Bu kişileri arayacağız. İhtiyaçları da
var, bizim de bu ihtiyaçları karşılayacak gücümüz var. Bu
insanların hepsi çok değerliler, normalde bir mecrada olmaları
gerekirken boşta kaldılar. Biz de “Buyurun yeni adıyla Halk
Haber olan Halk TV’ye, gerçekleri bizim yolumuzla duyurun”
diyeceğiz.
“SUSTURULAN MUHALEFETİ
KONUŞTURACAĞIZ”
Maddi durumu nasıl kanalın?
Gayet iyi. Zaten çok düşük maliyetli bir kanal... Bizim
televizyonun aylık maliyeti bir tane yerli dizinin bir haftalık
bölümüne ödenen paradan daha az. Bizim sermayemiz zaten paradan çok
özgürlük ve akıl olacak. Hiçbir yerde konuşamayan, susturulan
muhalefeti; İslamcısından ulusalcısında, dincisine kadar
ekrana çıkarmak. Liberaller mesela. Gelinen noktada AKP ile
izdivaçları bozuldu. Taraf’ın başına gelenleri görüyorsun. Mesela
Mehmet Altan istenmeyen adam ilan edildi. Yeşil ışık yakarlarsa bu
isimlerin hepsine kapıyı açacağız sonuna kadar. AKP gibi
MHP’yi de CHP’yi de sevmek zorunda değil bu isimler. Bizim için de
hiç problem değil. 28 Şubat’ta Habertürk neyse biz de şimdi bu
olacağız. AKP’nin andıçladığı her isime “Gel” diyeceğiz. Hedefimiz
bu geniş kitle.
CHP’nin yayın organı ya hani bu kanal, bu dediklerinize
acaba parti yönetimi ne diyecek?
Organıydı diyeceğim ama aslına hiçbir zaman değildi. Bu yanlış
biliniyor. Sadece kontrol oradaydı. Siyasi partilerin zaten kanal
kurması yasak... Zamanında partiye yakın işadamı olan birkaç kişiye
kurdurmuşlar, daha sonra da CHP bazı işlerinin prodüksiyonlarını
buraya yaptırmış, buraya para da aktarılmış. Hatta Anayasa
Mahkemesi’yle de böyle sorun yaşanmış ama AKP’nin torba yasası ile
bu sorun çözülmüş. Dediğim gibi kâğıt üzerine hiçbir bağ yok ama
gönül bağı olarak evet CHP’nin kanalı.
Peki CHP’liler dediğiniz bu isimlere itiraz eder mi, Genel
Yayın Yönetmeni olarak buna müsaade eder misiniz?
Yok edemezler. Ben oraya şartlarımla gittim. CHP’ye oy
veren bir gazeteci olabilirim ama yaptığım işte o partinin adamı
olamam. Ha, ben muhalifim bu doğru ama CHP iktidara geldiğinde bu
partinin yanlışları olduğunda onlara da muhalefet ederim. Ben
gazeteciyim buna itiraz edecek olurlarsa ben orada olmam zaten. Ha,
buna kimsenin de itiraz edeceği yok çünkü az öncede söyledim
partinin kanalı değil. Bazı CHP’liler öyle zannediyordu ama altını
çiziyorum tekrar, de-ğil. Bu çok önceden 5 iş işadamının üzerine
kurulmuş, CHP ile de yakınlık var. Yoksa buradaki çalışanlar CHP’ye
de bağlı değil. Zaten onlar da artık parti kanalı gibi görünsün
istemiyorlar ben de bu havadan bu kanalı kurtarmak için geldim.
Deniz Baykal’ın da Kemal Kılıçdaroğlu’nun da görüşü böyle. "Parti
kanalı olmaz" görüşü hakim. “Yeri geldiğinde hatamız varsa bizi de
eleştirin, sadece gazetecilik yapılsın ” diyor onlar da.
“CHP YÖNETİCİLERİ DE HALK
TV’Yİ PARTİ KANALI GİBİ
İSTEMİYOR”
Sürekli CHP’nin sözcüsü gibi bir kanaldı zaten değil
mi?
Tabii, CHP ile duygusal bir bağ olduğu için sabahtan akşama kadar
CHP yönetici ve milletvekillerinin konuştuğu, CHP’nin soru
önergelerinin yayımlandığı, MHP’nin, AKP’nin diğer partilerin
yer bulamadığı, sadece CHP grupları ve icraatlarının yer bulduğu
bir mecraydı. Böyle şey olur mu, kendi izleyicisi bile diğer
taraflarda ne oluyor diye diğer kanallara kaçmak zorunda. Bundan
kurtulmak istedi onlar da. “Bağımsız bir medya organı olsun biz de
medyanın geçtiği bu zor süreçte destek veririz. Kuvvetli bağımsız
medya mecralarına en çok bizim ihtiyacımız var” dediler.
“HALK TV’DE İLK KEZ BİR DİNİ PROGRAM
OLACAK”
Misyon gazeteciliği mi şu an yapılan?
Yok yahu... Misyon gazeteciliği başka bir şey...
Bizimki muhalif gazetecilik. Ben hiçbir zaman misyon gazetecisi
olmadım. Hedef kitle 70 milyon. Dinci adamsa dinci… Sağcıysa sağcı.
Bana düşmez ama, naçizane görüşüm o ki, CHP bile eğer iktidar
olacaksa kabuğunu genişletmeli. Merkez sol ama kitle partisi
olmalı, her görüşten 70 milyon insanımızdan oy alabilmeli, yoksa
sadece solculara hitap ederek ya da atıyorum sadece ulusalcılara
hoş görünerek iktidar olunamaz ki. Mesela başörtülü yazar Ayşe Sucu
biz de programa başladı. Ben Ayşe Hanım’dan özellikle rica ettim.
“Mümkün olduğu kadar dindar bir program olsun, laikçi yaklaşımlarla
dinin eleştirildiği bir program değil. Mümkünse bu olsun” çünkü sol
cenahta ve bizim Halk Haber TV’de bazı şeyleri kırmak gerekiyor.
Ben de dindar biri değilim ama dini yok sayamazsınız. Mesela
Yerleşik bir CHP imajı var. Çok laikçi bir parti imajı var. Oysa
benim rahmetli babam gibi pek çok CHP’li cumasını, orucunu ihmal
etmez. Ama din siyasete girsin istemezler. Biliyorsunuz CHP’ye
yönelik çok haksız “bunlar dinsiz, imansız, dinleri yoktur “
söylemleri var, Başbakan bile zaman zaman haksızlık yapıyor, neymiş
İsmet Paşa camileri bombalatmış. İsmet Paşa 5 vakit namaz kılan bir
insan. Bu büyük haksızlıkları kırmak lazım... Bu yüzden 8 yıldır
yayın hayatında olan Halk Haber’de ilk kez bir dinî program olacak.
Yanlış anlaşılmasın, derdim muhafazakarlaşmaya teslim olmak asla
değil, ateistlerin,agnostiklerin inançlarından örtülü baskı altına
alınamayacağı bir dünya anlayışından asla vazgeçemem. Herkes
birbirine saygılı olacak.
Yayındaki farklılık nedir, kırmaya başladınız mı
zincirleri?
Evet… Zaman yazarı Gülerce de, Zaman Ankara temsilci de geliyor.
BDP’liler de ekranımıza çıkmaya başladı. Liberaller de, onlar da
şaşkın ve şokta... “Yahu ne oluyor, bizi sürekli bu kanaldan
arıyorlar, bizi ekrana çıkarıyorlar” diyorlar. Herkese açık
ekran…
“İZLEYİCİ YENİ YAYIN
POLİTİKAMIZDAN RAHATSIZ OLACAK
AMA...”
Belli bir kemik kitleniz var, Dimyat’a pirince giderken
evdeki bulgurdan olursanız ne olacak?Mevcut izleyiciyi de
ürkütmemek lazım diye düşünüyorum bu mesleğin içinde biri
olarak…
Hiç önemli değil. Herkes buna alışmak zorunda. Eski izleyici biraz
sarsılabilir ama herkesin de aklını başına alması lazım. Kendi
kendine konuşarak hep bize bizi anlatarak büyüyemezsin ki.
Muhalefetin ben büyümesini istiyorum. AKP’ye oy veren kitlelerin
ezici bir çoğunluğunun da laik olduğunu düşünüyorum. Onlar AKP’nin
bu ülkenin laik sistemine zarar vermeyeceğini düşündükleri için oy
veriyorlar.. Ama ben artık zarar vermeye başladığını düşünüyorum.
AKP’deki küçük bir kesim yeni yeni zarar vereceğini görmeye
başladı. AKP’ye oy veren insanları ihmal etmemek lazım. Bunların
bunu görmesini sağlamak lazım; ama bunu direkt karşı çıkışlarla
değil, sularına giderek yapmak lazım. Keza Kürt oylarına da biraz
geçmişin ışığında bakmak lazım. Unutmamak lazım 70’lerde BDP mi
vardı, nereye gidiyordu bu Kürt oyları? Tabii ki CHP’ye, hem de
blok olarak. Türkiye komik bir ülkedir bir anda yeni
ittifaklar doğar. Ben de eleştiriyorum BDP’yi. Irkçılık batağına
düştüklerini düşünüyorum. Benim bir standardım var; Kürt
milliyetçisinin de Türk milliyetçisinin de aşırısından ben rahatsız
oluyorum. Vatanseverlik bence aslolan. Teröre karşı durulduğu
sürece bölünmeyi savunmak dahil her düşünceye açığım. Zaten biz
gazeteciyiz, bizim haber değeri taşıyan düşünce ve açıklamaları
seçip ayıklama gibi bir özgürlüğümüz olamaz.
İyi de BDP’liler teröristlerle kucaklaşmadı mı,
teröristi, terörü savunmuyor mu, bunlara ekran
açıyorsunuz?
Onları da ekrana çıkardığımızda neden kucaklaştın, böyle bir
görüntü verilmesi doğru mu, terörle aranıza niye çizgi çizmeyi
beceremiyorsunuz diye soracağız. Hep bir sorgulama olacak, merak
etmeyin.
ÇOK SIK BACAK ARASI YEDİĞİMİZ BİR MESLEK
YAPIYORUZ
Propagandalarını yapmayacaklar mı, bunu ırkçı bir söylemle
sormuyorum az önce söylediklerinizle çelişiyor, “Terörü savunana
ekranım kapalı” dediniz ya hani?
Kuşkusuz. Çok sık bacak arası yediğimiz bir meslek yapıyoruz. Dilin
kemiği yok, hele de canlı yayınlarda. Ama yasalar çerçevesinde
çıkaracağız hepsini. Zaten BDP’liler de direkt terörü savunmuyorlar
ama maalesef PKK’yla aralarında çok ince bir çizgi var. Şöyle kalın
bir çizgi çekemiyorlar. Bir Şerafettin Elçi’nin, bir Kemal
Burkay’ın yaptığını yapamıyorlar. Ama sonuçta parlamenter
mücadeleyi seçmiş, BDP’lilere de terörist diyemem, abartmış olurum.
İrlanda’daki bir zamanların IRA ile Sinn Feinn’in haline benziyor
halleri. İnşallah bizde de sorun çözülür. Çözülmesi için de,
silahtan çok herkesin sansürsüz konuşmasına olanak sağlamaya
ihtiyaç var.
Terör örgütünün uzantısı görülüyor ama BDP,
siyasi iktidar bile bunu söylüyor. Bayramlaşma
törenlerinde bile siyasi partiler bunlara
yer vermiyor, mesafeli herkes?
Hiç de öyle değil. Eski açılım zamanında tam tersine
benim AKP’li bir bakan arkadaşım “Bunlar çok önemli bunları
korumak, sahiplenmek lazım” diyordu. Bana bunları anlatamazsın.
Herkes atıp tutuyor ama bakmayın MHP dahil herkes BDP’lilerin
PKK’dan bir farkları olduğunu biliyor.
Kim ki bu bakan?
(Gülüyor) Boş ver ismi de şunu anlatayım size. Bak ben eski Ankara
muhabiriyim. Şimdi Kürt sorununda bu ülkede 2 süreç yaşandı.
2. süreçte Türk devleti askeriyle polisiyle Güneydoğu’yu
faşizme boğdu. Biz gazeteci olarak oraya gittiğimizde eziyeti kendi
askerimizden, kendi polisimizden görüyorduk, dostluğu ise maalesef
PKK yandaşlarından görüyorduk. 12 Eylül’den başlayarak oradaki
insanlar zorla bu devlete düşman haline getirildi. PKK’nın esamesi
okunmazken insanlara her gece TRT’nin ekranlarından PKK-PKK diyerek
PKK propagandası yaptılar. PKK’yı yoktan meşhur ettik. Askerlerin
müthiş zekasıdır!
İkincisi ise aynı devlet 90’lı yıllardan itibaren bu yanlışları
bıraktı. Olağanüstü hal kaldırıldı. Kürtçe müzik kanalları, ifade
özgürlüğü… MHP bile daha anlayışlı bir parti haline geldi, Devlet
Bahçeli, fedakarlık yaptı, bunların elini sıktı Meclis’te; yok
ötesi. İkinci dönemde ben PKK-BDP’yi suçluyorum. Bu kadar güzel
adımlar atılırken işi kan davasına çevirdiler. Her gün şehit
haberleri geldi. Ben bunları affedemiyorum. Irkçılık, faşistlik
batağına düşmüş görüyorum bunları. AKP’yi eleştiriyoruz ama bu
parti de başta doğru davrandı. AKP’yi açılım sürecinde resmen
mundar ettiler. Tıpkı geçmişte (SHP dönemi) Kürtleri Meclis’e
taşıyarak, her platformda ezilmişliklerine arka çıkan Türk soluna
kazık atmaları gibi. Dedim ya, Kürt milliyetçiliği batağına
düştüler.
Ama tekrarlıyorum, bu sorunun da bir evveliyatı var. Türkiye’nin
hakikaten suçlu olduğu bir dönem var. Ama ikinci dönemde ise tüm
iyi niyetlere cevap vermeyip silaha sarılmaya devam eden bir kesim
var. Biz bu ülkede beraber yaşamak zorundayız, BDP’yi yok
sayamayız. Bunlar dağa çıkmayıp, Parlamentoyu seçen kişiler. Bunlar
arafta; iki tarafa da yaranamıyor. PKK Avrupa sorumlusu eski
milletvekili Zübeyir Aydar mesela PKK’lı değildi nasıl oralara
düştü, şaşkınım. Rahmetli Orhan Doğan! Ne PKK’lısı! Bunları biz
döve döve, hapse ata ata zorla PKK’nın kucağına ittik. Oysa sadece
Kürt nüfusa yönelik kültürel baskılara karşı çıkan, silaha sıcak
bakmayan isimlerdi. Bu insanlar gözlerimizin önünde, devletin
yanlış politikalarıyla PKK’lılaştı!
Siyasete girdik çıkamayacağız. Bunları herkes konuşuyor ben
Halk TV’ye döneyim en iyisi. Flaş transferler olacak mı?
Ağırlık konuşamayan, konuşturulmayan isimler olacak.
Görüşmelerim var. Çok iyi isimleri arıyorum. Mesela İhsan Eliaçık.
İslamcı muhalif. En ağır eleştirileri o yapıyor. İktidara da en çok
bunların eleştirileri koyuyor. Mehmet Şevket Eygi; Öyle güzel
çakıyor ki, yolsuzluk, İslamın sevmediği israf konularında… Mesela
Abdüllatif Şener, AKP’yi en çok bu isimlerin eleştiriler etkiliyor.
Şener; çıkacak ekran bulamıyor. Neden bizde olmasın. Benim herkese
kapım açık. Çok istiyorum ki, gelsinler. Taraf gazetesi mesela. Ben
Ahmet Altan’ın AKP’ye muhalif yazılarını seçip seçip çarşaf çarşaf
yayınladım , tepkiler de gelmedi değil. Ama ben gazeteciyim,
Kardeşim kavga burada, kokuyu alıyorum geliyor. Geldi mi kavga,
geldi. Biçildi mi biçildi. Ahmet Altan gitti mi gitti. İyi ki
yayınlamışım değil mi. Sıradan seyirciyle bizim aramızda fark
olacak. Muhalif izleyici zaman zaman yaptıklarımızdan rahatsız
olacak ama haklı çıktıkça zamanla bizi anlayacak.
Kılıçdaroğlu ve Baykal ile görüştünüz mü, ne diyorlar
kanalın bu gidişatına?
Onlar tabii ki memnun. Bir kez olsun Halk TV’ye çıkmışlıkları yok.
Bu kanalı CHP’nin tellalı değil adam akıllı bir medya organı olarak
görmek istiyorlar.
Nasıl bir ekipten oluşuyor HalkTV? Haberi iyi
koklayabiliyorlar mı? Uyuşabildiniz mi?
Burada öyle çok
özgür bir habercilik anlayışından ziyade, CHP’nin haberlerini
her tarafa duyururuz havası hakimdi. Personelden çok umutkar
değildim ama baktığımda çok iyi gazeteciler olduğunu da gördüm.
Sadece benim gibi bir delinin gelip “Özgürsünüz kardeşim, burası
partinin kanalı değil. Herkesi ekrana çıkarabilirsiniz. Her türlü
haberi yapacaksınız” diyen birine ihtiyaç varmış. Şimdi çok daha
şevkli çalışıyorlar. Kendilerine özgüvenleri geldi.
"CHP’Lİ BİLE BU KANALA ÇIKACAKSA İYİ BİR
İŞ YAPMIŞ OLMALI”
Var mı Halk TV’nin kırmızı çizgileri, kırıldı mı sizinle
birlikte?
Kimse öyle bir çizgi koymamış ama ne
yapacaklarını da bilmiyorlarmış. Halk Haber için tek bir kırmızı
çizgim var. Haber değeri olmayan hiçbir şey bu kanalda yer bulamaz.
Bir CHP’li bile bu kanala çıkacaksa iyi bir iş yapmış olmalı. Haber
değeri olmayan hiçbir şey ekranımda olmayacak.
Bir ara Soner Yalçın Halk TV’ye talip olmuştu.
CHP’nin Halk TV’sinin yerine ikame edilmek istenen "Odatv projesi"
Soner Yalçın’ın gözaltına alınması ile yarım kalmıştı o süreci siz
yakından takip ettiniz, Hatta Baykal’a şantajlar yapıldığı
iddiaları bile vardı.
Beraber talip olmuştuk aslında. ODATV değil hep Halk TV’yi satın
alıp aynı adla yürütme projesiydi bu. Yanlış haberler kamuoyuna
yansıdı, “Halk TV’yi Oda TV’ye dönüştürecekler” diye. Yok öyle bir
şey! ODTV’ye yönelik operasyonla bu proje yarım kaldı. Soner ile
birlikte yürütüyorduk Halk TV’yi satın alıp büyütecektik ama bu
santaj iddiaları vs.. İyice süreç dezenformasyona uğradı. Bu tam
bir siyasi komploydu. Oysa çok iyi olacaktı, medya sektörüne
canlılık getirecekti bu kanal.
SONER BAŞI EZİLMESİ GEREKEN BİRİ OLARAK
GÖRÜLDÜ
Bu operasyon kurulacak kanalla ilgili miydi, kim ya da kimler
neden açılacak bir TV’den korksun ki?
ODATV çok baºarılı oldu ve göze battı. Hele de
gazetelerin sustuğu, susturulduğu dönemde etki alanını iyice
genişletti. Bu Balyoz ve Ergenekon Davalarındaki çelişkileri çok
güzel yakaladı ve bu rahatsızlık yarattı. Operasyonu bundan
yediler. Bir de buna TV projesi eklenince Soner başı ezilmesi
gereken biri olarak görüldü. Birazda CHP’nin içi karıştırılmak
istendi komplolarla. MHP’ye yapılanları biliyorsunuz zaten kasetler
havada uçuşuyor. Eee Deniz Bey de benzer bir komploya uğradı.
“Acaba bu kasette de mi Soner’in parmağı var” diye kafa
karıştırılmak istendi. Ama olmadığı artık çok ama çok daha net.
SONER’İ DE TELEVİZYONA YILLAR ÖNCE
BEN BULAŞTIRDIM
Soner Yalçın ile yol arkadaşıydınız değil mi, ama size
dokunulmadı?
Öncelikle o operasyon ODATV’ye yönelikti.
Soner etkili gazetecilik yapıyordu, o dönemde ben ise bir şey
yapmıyordum. ODA TV internet sitesi projesinde ben zaten hiç
varolmadım. Soner’le dostluğumuz ikimiz de gazeteci olmadan önceye
dayanır. Soner’i de televizyona ben bulaştırdım yıllar önce.
“AKP’NİN BASKILARINA BOYUN EĞMEYEN
GAZETECİLERDENİM”
Peki onca olup biteden sonra HalkTV’nin başında olmanız
sadece bir tesadüf mü?
Evet gerçekten tesadüf. AKP’nin
baskıcı döneminde boynunu eğmeyen gazetecilerden biri de benim.
Dedim ya Ankara’ya kardeºim için gittim, bana çok tesadüfi bir
sohbette teklif geldi. Ben de bu kanalda iyi iºler yapacağımı
biliyorum. Kendime güvenim tam. Ben aslında bu kanala hiçbir
maddi-manevi beklenti olmadan Türk medyasının gidişatına dur demek
için mesleğim adına mücadele için, fahri olarak destek veriyorum.
Sonuçta Türkiye’de medyada bir sıkıntı var. Eksiklik var.
“SONER ODATV’Yİ KURUP FAALİYETE
GEÇİRECEKTİR”
Soner Yalçın serbest bırakıldı ya; bu bahsi geçen
kanalın hâlâ hayata geçme ihtimali var mı?
Bence Soner eninde sonunda ODATV’yi kurup faaliyete
geçirecektir. ODA TV internet sitesini kurduğunda hedefi buydu. Biz
de 15 yıl önce Ufuk Güldemir’le ortak olarak Haberturk,com’u
kurarken asıl hedefimiz TV kurmaktı ve bunu nasıl başardıysak,
Soner de yapacaktır. Sonuçta günümüz teknolojisinden bu çok zor
değil. Ama bunlar benim tahminim ve temennim, sonuçta henüz bunları
konuşmadık.
Peki Soner Yalçın’ı Halk TV’de görebilecek miyiz? Program
yaparken , ya da ekipte?
Neden olmasın ki. Çok isterim.
Soner’in istemesi yeterlidir ama, o hep TV’de ekrana çıkmaktan uzak
durdu. Gerçi artık çok sık ekrana çıkacağım diyor ama dur
bakalım....
Peki parti buna nasıl bakar o kadar olay
oldu?
Kararları çalışma arkadaşlarımla ben veriyorum.
Bunu tabii 8 yıl partinin kanalı görüntüsü vermiş bir yer için
söyleyince “atıyor bu” diyenler olabilir. Evet CHP’ye yakınım,
kanal da CHP’ye yakın ama partinin kanalı değil.
“Keşke gelse” dediniz istiyorsunuz yani?
Soner
Yalçın benim kardeşim, keşke gelse. Benim olduğum yerde tabii ki
olmasını isterim. Neden olmasın. Buna ne ve kim engel
olabilir.(?)
İçerideki gazetecilere de yakın bir isimsiniz . Sık sık
isminiz de geçti bu süreçte. Hiç beni de alabilirlerkorkusuna
kapıldınız mı?
Tabii. Soner’in de alınacağını beklemiyorduk ki. Arkadan bir baktım
Doğan Yurdakul’u da aldılar. Bunları da beklemiyorduk. Bir sabah
evimin telefonu acı acı çaldı. Telefondaki Doğan Abi ...Sabah 6;
“Hakan; Müyesserler’in , Barışlar’ın evi basılmış. Sana haber
vereyim istedim.” dedi. Çok da üzüntülüydü. “Hay Allah Abi ne
yapmak lazım, birazdan buluşur, konuşuruz” dedim. Sonra TV’leri
açtım bir baktım yarım saat sonra Doğan Abi’yi de almışlar,
sarsıldım. “Ne oluyor” dedim. Adam yaşlı, eşi hastaydı biliyorsunuz
cezaevindeyken kaybetti. Gel de korkma. Kaygılanma. Hanefi Avcı..
Kim derdi ki içeri alınacak. Adam emniyet mensubu, cemaatten gelme,
islamcı bir polis şefi. Bir kitap yazdı; Devrimci Karargah yani
PKK’lı olmaktan yargılanıyor. Şaka. Gel de kaygılanma. Sana da
bulurlar bir şey.
ORAY EĞİN BEN BURADA DURMAM DEDİ, ÇEKTİ
GİTTİ
Ne düşündünüz o süreçte, psikolojiniz ne
durumdaydı?
Eee benim de hakkımda haberler yapıldı,
itibarsızlaştırma kampanyaları başlatıldı. “HalkTV’yi ele geçirmek
istiyorlar” vs.. Gittim Deniz Baykal ile CHP’lilerle konuşma
ihtiyacı hissettim. "Aman ha, Soner’i infazlıyorlar" diye anlatma
ihtiyacı duydum, aslında ezici çoğunluğu itibarsızlaştırma
kampanyalarına hiç itibar etmiyordu. "Acaba" diyenler vardıysa da,
artık onlar da mahcuptur. Beni 30 yıldır tanıyor bunlar, ama
yine de kendini ifade etmek istiyorsun. O süreçte başına her şey
gelebilir. Ha kaçtım mı bir yere, saklandım mı tabii ki hayır.
Buralardaydım. Bazı arkadaşlar haklı olarak çekindi, hatta Oray
Eğin “Ben burada durmam” dedi, çekti gitti
“PAŞALAR GİDİP PAŞA PAŞA TESLİM OLUYOR,
UYUZ OLUYORUM”
Nasıl yani?
Niye gideyim teslim olayım ki .. O
paşalar gidip paşa paşa teslim oluyor, uyuz oluyorum. Madem bu
kadar diksiniz çıkın bir şey yapın. Yanlış anlaşılmasın tepki
babında diyorum.
“HEPSİ SALON PAŞASI
ÇIKTI”
Ne yapsınlar yahu?
Dik dursunlar, ne yapsınları
var mı? Bir tanesi de örneğin dağa çıksın, “Kemalist mücadele
veriyorum” desin. “Kuva-yi Milliye” desin. Hep atıp tutuyorlar.
Bunların hepsi salon paşası çıktı. Yahu ben olsam belki ben bile
çıkardım dağa. Olsun diye demiyorum ama bu adaletsizliğe inat,
anlamlı bir karşı çıkış sergileselerdi!
TUNCAY ÖZKAN “ARTİSTLİK” YAPTI,
SUÇU YOK
Yok artık:) Bülent Arınç gibi konuştunuz, güldürdünüz
beni?
Ya niye gidiyim sap sap teslim olayım. Suçum
yokken. Bakın Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Haberal bu
isimleri çok iyi tanıyorum. Mesela Tuncay miting meydanlarında
bağırdı çağırdı. Sivri çıkışları oldu, “Beni de alsanıza” diye
meydan okudu. Ama bakıyorum dosyasına bunun bir suçu yok ki.
İçeride oluşuyla ilgili bir durum yok. Tuncay’ın neden
yargılandığını kimse bilmiyor. Aramız hiç iyi değildir, anlaştığım
bir isim de değil. Ama terör örgütünden neden yargılandığını
anlayabilmiş değilim. Ne yaptı o; sadece biraz fazla “artistlik”
yaptı. Böyle bir durumda tabii ki bende alınacağımı düşündüm. Ben
gözaltına alınacağımı bilsem neden kaçardım onlara o keyfi
yaşatmamak için. Korktuğumdan değil, korkacak bir şey yok.
Çok korkusuz gördüm sizi?
Yok ne korkacağım.
Alırlarsa alsınlar. Çıkar kapıda iki lafta ben söylerim, çakarım.
(Kahkaha atıyor) ne diyeceğimi de planlamıştım ama söylemem.
Ayy Hakan Bey alemsiniz. Ne diyecektiniz
yahu?
Yok söylemem (gülüyor) alınırsam bir gün
söylerim. O güne saklayayım.
Var mı yeni bir operasyon dalgası ufukta size
göre?
Burası Türkiye her şey olası, mümkün... Ama yeni
numara ne bulacaklar bilmiyorum. Ban göre bu operasyonlar çok
yıprandı. Başka bir şey olacağını çok da zannetmiyorum. Hükümeti de
yıprattı tüm bunlar.
Medyayı da yıprattı mı?
Medya çok sessiz kaldı.
Habercilik bitti. Bitirildi.
Yani iyi habercilik yapılmıyor mu
Türkiye’de?
Yapılmıyor. Çok kötü halde. Bunun sorumlusu
AKP değil. Bu süreç sağ iktidarlar döneminde başladı. Benim
gazetecim -senin gazetecin anlayışını oturttular. Ama bu iktidar
baskıyı artırdı. Medya iyi haberciliği yıllar önce zaten
kaybetmişti. Bu iktidar ise biraz daha acımasız…
Gazeteleri açtığınız tatmin oluyor musunuz hiç habercilik
adına?
Hayır canım. Hiç tatmin olmuyorum yok.
Ya TV kanalları?
Tıp kı gazeteler gibi
maalesef berbat durumdalar. Merkezi kaybettik. Suya sabuna
dokunulmuyor.
Niye muhalif kanallar da var. Bengütürk’ü hiç de
küçümsemeyin. Halk TV , Ulusal Kanal.
Majör kanal
söylesene bana. Tamam bu kanallar var ama ulusal frekeansa sahip
medyayı kaybettik biz. Bengütürk milliyetçi iyi bir kanal ama bütün
kitlelere ulaşması zor. Halk TV CHP sözcüsü gibi görülüyordu.
Ulusal, İşçi Partisi’nin. Bunlarla olmaz. Merkezi kaybettik. Halkın
çoğunluğu merkezde. Merkezi yakalamak lazım o olmadığı sürece
olmaz. Şimdi dönüştürmeye başladığımız Halk Haber’de bunu
yakalamaya çalışacağız.
Bunu biraz açar mısın?
Medya neyi doğru anlatıyor şuan. Ergenekon davasını
düşünün. Doğu Perinçek mesela. Onunla ilgili her şey söylersin ama
terörist diyemezsin. Aydınlık Hareketi eline mantar tabancası bile
almamıştır. Askerin yanında durmuştur, “gel gel” demiştir ama ötesi
ne. Bunu hangi kanal söyler çıkıp da? Mesela Doğu abi, Hikmet
Çiçek Silivri’ye duruşmaya gittiğimde, boşta olduğumu
bildiklerinden Ulusal Kanal’da Aydınlık’ta birşeyler yapsana
dediler, ama teşekkür ettim. Kendilerine de söyledim. Sovyetik bir
yayıncılık yapılıyor. Çoğunluğa sevimli gelmez. "Suçsuz insanları,
sizleri kurtarmak için merkezi büyütmemiz lazım" dedim. Hak
verdiler bana gibi geldi...
“BUGÜNKÜ İKTİDARDAN
RAHATSIZIM”
Nasıl olacak bu iş?
Ben şu an Halk Haber’de
pastayı büyütmeye çalışıyorum. Sadece CHP’li değil, herkes gelecek.
Çünkü ben bugünkü iktidardan rahatsızım. Ben normalde gri bir
insanım ama benim gibi adamları bile siyah-beyaz hale getirdiler.
Bir ülke böyle gerim gerim gerilerek yönetilmez. Kutuplaştırdılar.
Bu ülkenin yüzde 50’si taparcasına Erdoğan’ı seviyor ama yüzde
50’si de Allah korusun şurada bir meydan kurulsa da assalar bayram
edecek. Bu çok kötü bir tablo. Ama bunun da mimarı Erdoğan.
Mağduriyetleri yaşadı ama şimdi o mağduriyetleri bu insanlara
yaşatmasına şaşıyorum. Kendisini biraz yakından tanıyorum,
tanıdığım insan olduğu için de iyice şaşıyorum. Dostluğum olan bir
insandı. Gücü, iktidarı bulunca demek insanlar bu kadar değişiyor.
Çok mağdur oldu, şimdiyse dünün mağdurları bugünün zalimi.
“EN BÜYÜK BASKI DÖNEMİ
YAŞANIYOR”
Başbakan’ın medyaya bakışı nasıl size
göre?
Televizyon televizyon, gazete gazete gezilip
şunların boyunları vurula anlayışı var. Eskiden muhalif tabii ki
olunsun ama hakaret olmasın görüşündeydi bunlar. Şiirden ötürü
içeri atılanlar şimdi milleti içeri tıktırıyor. Ben 50 yaşındayım
hayatım boyunca bu kadarını görmedim. En büyük baskı dönemi
yaºanıyor. Üstelik bu baskıları medya tarafından infazlanmış biri
tarafından görüyoruz. Asker döneminde bile bunları görmedik.
Mehmet Altan bile diyor ki; “Kemalistler kaygılarında haklıymış”.
Rejim açısından bunlar tehlike arz ediyor. Bende böyle bir kanaat
oluştu.
“BANA EYVALLAH, DURMAM BU
ÜLKEDE”
Bu süreç nerde biter ya da nereye kadar devam
edebilir?
Bence bunun en iyi yanı şu: Türkiye’de böyle
kutuplaştırma dönemlerinde hep müdahaleler olurdu. Türkiye’nin
benzer bir süreci eskiden yaşananların tersine bu şekilde
yaşamasına ihtiyacı vardı. Şu an en serti yaşanıyor. Türkiye’nin 2
derdi vardı 1 -bölücülük , 2- şeriatçılık dediğimiz aşırı dincilik.
Bunlar azdığında askeri müdahaleler geliyordu. Ama bu sorunları
askeri müdahale olmadan çözmemiz gerekiyordu. Bu halk "askeri
müdahale" olasılığı olmadığında siyasal islamcıların asıl yüzünün
ne olacağını görmeliydi. Bunu yaşamalıydı. Şimdi yaşıyorlar.
Halk bunlara ya cevabını verecek ya da bu süreç böyle gidecek. En
iyi cevap sandık. Halk vermiyor mu; o zaman bana eyvallah.
Durmam bu ülkede. Mücadelemiz bu yüzden. Çözülmezse olmaz. Eyvahlar
olsun. Gitti zaten burası.
"DİN ŞİŞEDEN ÇIKTI !"
Bu
eyvah niye?
Çünkü ileride bizi daha ne kadar sert bir
süreç bekliyor bunu bilmiyoruz Giderek daha da
muhafazakarlaşıyoruz. Bu hükümetin şeriatçı olduğunu düşünmüyorum
ama rejimle ve dinle bir sorunu var. AKP bir gün gider daha
radikali gelir, Beterin beteri var. Hepimiz faniyiz. AKP’yi bile
beğenmeyen daha sert, daha katı, daha radikal bir hükümet
düşünsenize. Bunun yolu yok daha kötüsü gelecek. Demirel bu
ülkede nur talebesi olarak bilindi ve yıllarca dinci insanlardan oy
aldı. Ne oldu aynı Demirel CHP’li oldu. CHP’ye oy veriyor şimdi.
Bunlar tehlikeli mecralar. Dini siyasetin içine soktun mu
çıkaramazsın. Tabiri caizse, "Din şişeden çıktı" yani!
Gazetecilerin darbeden yargılandığı bir ülke hayaldi gerçek
mi oldu?
Geçmişte de bu çok oldu. Asker-gazeteci
ilişkileri sorgulandı. Ama şu dönem sanki daha ağır. Dediğiniz gibi
hayaldi gerçek oldu valla!!!
12 Eylül’den daha ağır diyor bazı meslektaşlarımız bu dönem
için bana abartılı geliyor bu ifade ya size?
Bence ağır bir dönem yaşanıyor. Korkunç bir durum var.
Ben 12 Eylül’ü 18’inde de yaşamış biriyim. Böyle insanların sabaha
karşı evinden alınıp, operasyonlara boğulduğumuz, gazetecilerin
terörist diye yargılandığı bir dönem düşünün. 28 Şubat’ı ise
gazeteci olarak yaşadım. O dönemde de baskınlar vardı ama sembolik.
Uyduruk operasyonlardı. Alırdın kişileri gözaltına 2 gün sonra
bırakırdın. Mesela 28 Şubat döneminde Yeni Akit’e yapıldı aynısı
uyduruktan 2 adam Abdurrahman Dillipak, Hasana Karakaya 2
gece kaldı, gözdağı verildi bırakıldı. Bu da doğru muydu, tabii
değildi. Ama şimdi bir bak Ulusal Kanal’a ne biçim baskınlar
düzenlediler. Cumhuriyet keza yine öyle. İlhan Selçuk’un başına
gelenler neydi?
Bir gazeteci hükümet devirebilecek güçte mi
?
Yok öyle bir şey. Mümkün mü?
Bu içerideki gazetecileri düşününce hiç onlara yönelik
eleştiriniz olmuyor “ama onlar şu noktada hata yaptı”
diyeceğiniz bir şey var mı?
Ben onlarla aynı
kafada değilim. Bazı çelişkililere düşmüş olabilirler, için için
askerden medet ummuş olanları da olabilir, ama bu yüzden hiçbirine
terörist, darbeci diyemezsin.
Ergenekoncu ne demek?
Ben hala anlamadım.
Hakikaten bilmiyorum. Böyle bir örgütün olduğunu bile
sanmıyorum.
Size de zaman zaman Ergenekoncu diyorlar...
Yok
canım pek denilmedi... Benim hiç böyle şeylerle işimiz olmaz. Ne
olduğunu bile bilmiyorum bunun. Ben başında bu davayı ciddiye bile
almadım. Ama sonradan büyüdü. O zaman “Allah bu işte bir şey var”
dedim ,elmalarla armutlar bir araya toplanınca. Veli Küçük tamam da
sonra Balbay, Haberal, Özkan. Dedim şaka mı bu. Bu işte bir iş
var...
LANET OLSUN DEYİP FLASH TV’Yİ
BIRAKTIM
Uzun yıllar Flash TV’deydiniz. İnsanlar size orada çok
alışmıştı, burayla neden yollarınız ayrıldı?
Sonuçta
Habertürk’te kanal sahibi olmanın özgürlüğünü yaşamış bir gazeteci
olarak, o tecrübeyi yaºadıktan sonra bir patron televizyonuna
gittim. Patron televizyonu demek baskı demektir. Ben orada yine
muhalif bir yayıncılık yaptım. Çok da izlendik. O süreçte AKPnin
hedefi olan Doğan grubu bile yayınlarını çekinceli yaparken biz iyi
haberlere, cesur haberlere imza atıyorduk. Güzel gidiyordu.
Çok izlendik ama ister istemez patrona da baskı gidiyordu. Şunu
gördüm ben özgür habercilik yaptıkça patronun başı belaya girecek.
Neden onları da sıkıntıya sokayım ki. Kendim olsa tamam ama
başkasına zarar geleceğini hissedince olmuyor.. Lanet olsun dedim
bıraktım.
Ama iktidara yakın Bugün Gazetesi’nde de gördük sizi bir
süre bu nasıl oldu?
O grup yeni yayına girmişti. Teklif geldi o sırada. Şu
anda Sözcü’nün Genel Yayın Yönetmeni olan Metin abiden. Cemaat
medyası değil merkez medya görünümü vardı. Sonra Metin abi
ayrıldı. Flash’da da devam ediyordum, Bugün’e de muhalif
yazılar yazıyordum. Hoşgörüyorlardı. Ama bu süreçte cemaatin
vahşileştiğini gördüm. Ki cemaate öyle bakmıyordum. Sonuçta cemaate
bir önyargım yok, 28 Şubat döneminde çok eziyetler çektiler.
Ama dünün mağdurlarının eski mağduriyetlerinin unutarak aynısını
başkalarına yaşatma peşine düştüklerini hissettim. Bence kararlar
Pensylvannia’dan alınıyordu. Bunların birtakım infazlamalara
gittiğini gördüm. Patronajı da uyardım. Rahatsız oldum. Gazetede
CHP’ye yakın tek yazar bendim. Benim olmamı bir renk olarak
görüyorlardı. Başlangıcı iyiydi ama yolları ayırmak durumunda
kaldım.
2011 yılında radikal bir karar aldınız ve artık
konvensiyonel medyada olmayacağım dediniz değil mi?
Hâlâ da olmuyorum. Bu halk Haber dediğimiz kanalı da
düşünmüyordum. Ben geleceğin internette olduğunu düşünüyorum.
Gazeteler ve televizyonu bile çökertti internet. Akıllı
televizyonlar üretilmeye başlandı ve televizyon haberciliğininm
geleceği için artık çok daha çok umutluyum. Özgürlük ve rahatlık
orada. İlk internet haber sitesini kurma fikri de benden gelmişti.
Habertürk internet sitesinin isim babası da bendim. İnternet
medyayı ele geçirecek. Gazeteleri ele geçirdi, sıra TV’lere
geliyor. Asıl yerim orası, mesleki finali orada yapacağım...
Bu Halk haber deyip duruyorsunuz ama...?
Halk TV’nin yeni adı... Logo da değişti
biliyorsun...
Çok teşekkür ediyorum, zaman zaman beni çok güldürdünüz
Hakan Bey, size soru sormak hakikaten keyifli. Dilerim Halk Haber
dilediğiniz yerlere gelir.
Ben teşekkür ediyorum...