HAKİM: MESLEĞİNİZ? YALÇIN KÜÇÜK: BENİM İŞİM YARGILANMAK!..
Birleşen 2. ve 3. Ergenekon davalarının ilk duruşması dün Silivri Cezaevi'nde bulunan duruşma salonunda başladı. Ancak duruşma salonunda yaşanan olaylar güne damga vurdu.
Tedavisi devam eden Başkent Üniversitesi Rektörü Mehmet Haberal, Fatih Hilmioğlu, Fahri Kepek ve yine Çapa Tıp Fakültesi'nde tedavisi devam eden 2. davanın tutuklu sanıklarından emekli tuğgerenal Levent Ersöz ise duruşmaya gelmedi. Duruşmaya 49'u tutuklu, 32'si tutuksuz toplam 81 sanık katıldı. Duruşmaya germek isteyen aile ve izleyiciler salonun kapasitesi de göz önüne alınarak kısıtlandı. Her sanık için ailesinden üç kişi olarak bu sayı belirlendi.
Sabahın erken saatlerinde Silivri Cezaevi'nin önünde hareketlilik başladı. Tuncay Özkan'ı desteklemek için cezaevi önüne gelen grup sık sık slogan atarken, iki davanın birleşmesi nedeniyle giriş kimliği amak için duruşma salonunun girişinde uzun kuyruklar oluştu. Davanın tutuksuz sanıklarından emekli orgeneral Hurşit Tolon, Prof. Yalçın Küçük, emekli orgeneral Tuncer Kılınç, YÖK eski Başkanı Kemal Gürüz gibi isimler de uzayan kuyrukta bekledi.
Duruşma 09.30'da başladı. Önce aralarında tutuklu sanıklar Yeni Parti Genel Başkanı Tuncay Özkan, Esenyurt Belediyesi eski Başkanı Gürbüz Çapan, Muvazzaf askerler Mustafa Koç, Mustafa Dönmez, Mehmet Ali Çelebi, Özel Harekat Dairesi eski Başkan Vekili İbrahim Şahin ve Türk Metal Sendikası eski Başkanı Mustafa Özbek'i tutuklu sanıklar, ardından Emekli Orgeneral Hurşit Tolon, ATO Başkanı Sinan Aygün, eski Milletvekili Emin Şirin, YÖK eski Başkanı Kemal Gürüz, Genelkurmay eski Adli Müşaviri Erdal Şenel, Prof. Dr. Yalçın Küçük, 19 Mayıs Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay, Uludağ Üniversitesi eski Rektörü Mustafa Abbas Yurtkuran, Ankara DGM eski Hakimi Tanju Güvendiren, emekli Orgeneral Kemal Yavuz'un da aralarında bulunduğu tutuksuz sanıklar ve avukatlar salona alındı. Her iki davanın sanıkları sanık sandalyelerindeki yerlerini alırken, bazı sanıklar da yakınları tarafından sık sık alkışlandı. Mustafa Balbay ile Tucay Özkan birbirlerine sıkı sıkı sarıldığı gözlenirken, duruşma 3. dava sanıklarının kimlik tespitleriyle başladı.Duruşmaya izleyici olarak katılan CHP Milletvekilleri Atilla Kart ve Şahin Mengü ise avukatlara ayrılan bölümde oturdular.
YALÇIN KÜÇÜK, "MESLEĞİM 50 YILDIR HUZURLARINIZA ÇIKMAK"
Duruşmada kimlik tesbiti ilk yapılan kişi olan Profesör Yalçık Küçük, sürekli başında olan kalpağını takmak için mahkeme bakanından izin istemekle sözüne başladı. Kalpağın bir şapka olmadığını, TBMM'de takılabildiğine dikkat çeken Küçük, "İzin verirseniz şu elimdeki kalpağımı giyip öyle ifade vermek istiyorum" dedi. Mahkeme Başkanı buna izin veremeyeceğini söyleyip Küçük'ün doğum tarihini sorduğunda ise Küçük cevaben, "Benim kayıtlarımda doğum tarihim bu değil" dedi. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün'ün, "Mesleğiniz nedir" sorusuna "Hep huzurlarınıza çıkıyorum" diye yanıt veren Yalçık Küçük'ün konuşması salonda bulunanların gülmesine neden oldu. Küçük mahkeme başkanına 1950 yılına ait Yeni Sabah Gazetesi'ni göstererek, "Bakın bu gazetedeki haberde yine sağınım. 50 yıldır huzurlarınıza çıkarım. Birinci mesleğim savunma yapmak. Onun dışında bazen hapse girerim. Tüm bunların dışında da üniversitede derse girerim. Emekli profesörüm. İyi para kazanan bir yazarım ama mevcut iktidarın baskısı sonucu kazancım düştü. Bu mahkemeyi de kitap yapacağım için çok kazanacağım" dedi. Küçük aylık gelirinin 2-3 bin lira olduğunu da söyledi.
Küçük'ten sonra sırasıyla Samsun 19 Mayıs Üniversitesi eski rektörü Fatih Hilmioğlu, Uludağ Üniversitesi eski rektörü Mustafa Abbas Yurtkuran, Emekli YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ün kimlik tespitleri yapıldı. Kurmay Albaylar Cengiz Köylü, Mustafa Koç ve Cihandar Hasanoğlu kimlik tespitleri sırasında yargılandıkları için 3200 lira olan maaşlarının yarı yarıya düşürüldüğünü söylediler.
1. iddianamede Ergün Poyraz'ın, 3 iddianamede de emekli orgeneral Tuncer Kılınç'ın avukatlığını yapan sanık Hüseyin Buzoğlu ise kimlik tespiti sırasında, "Savunma hakkı kutsaldır" diyerek mahkeme başkanından müvekkili Tuncer Kılınç'ı savunmak için avukatların bulunduğu masalara oturma izni istedi. Mahkeme Başkanı "Siz burada sanıksınız" diyerek Buzoğlu'nun bu isteğini geri çevirdi.
İBRAHİM ŞAHİN BAŞKANI DUYAMADI
Susurluk davasının hükümlüsü eski Özel Harekat Dairesi Başkan vekili İbrahim Şahin'in ise duruşmada olmasına rağmen kimlik tespiti yapılamadı. Duyma güçlüğü çeken Şahin'in avukatı Rukiye Kibar müvekkiliyle ancak yazarak anlaşabildiklerini söyledi. Avukat Cahit Subaşı ise müvekkili ile görüşmelerindeki güçlüklerden bahsederek mahkeme başkanından kimlik tespiti için yardım istedi. Başkan Şengün ise "Tıbbi olarak durum açığa kavuşunca kimlik tespiti yapılacak" dedi. Kimlik tespitlerinin ardından mahkeme başkanı Şengün iddianamenin okunmasına geçileceğini belirterek avukatlardan bu konudaki görüşlerini beyan etmelerini istedi. Avukatlar, sanıkların çoğunun 14 aydır tutuklu bulunduğunu iddianamenin 3 bin 500 sayfa kadar olduğunu ve okunmasının yaklaşık 2 ay alacağını belirterek iddianamenin okunmasından vazgeçilmesini istedi.
NİJERYA'DA KAÇIRILAN GEMİNİN KAPTANIYIM
Davanın tutuksuz sanıklarından emekli deniz Albay Hüseyin Vural, emekli asker olduğunu ve uzun yol kaptanlığı yaptığını ifade ederek Nijerya'da saldırıya uğrayan geminin kaptanıyım" dedi. Davanın tutuklu sanıklarından Türk Metal Sendikası'nın başkanı Mustafa Özbek ise kimlik tespitinde ilkokul mezunu olduğunu ifade ederek, sendikadan 9 bin TL maaş aldığını, 800 TL emekli maaşı olduğunu ve 2-3 bin TL kira bedelinin bulunduğunu söyledi.
İDDİANAME OKUNMASIN
Sanık avukatları kimlik tespitini ardından mahkemeden söz alan avukat Hasan Gürbüz iddianamenin okunmasının sanıkların mağdur olmasına neden olacağını belirterek, bunun için sorgu ve savunmalara geçilmesini istedi. Sanıklardan Hurşit Tolon'un avukatı Köksal Bayraktar ise, gerek 2-3 iddianamelerin bütün avukatlara ve sanıklara dağıtıldığını belirterek, "Bu şekilde aleniyet unsuru gerçekleşmiştir. Çok sayıda insan aylardır tutuklu kalması aleniyetin sağlanmasından daha üstün bir yerdedir. İddianamelerin özet olarak okunması bile zaman kaybına neden olacaktır.Bu bölüm aşılmalıdır" dedi. Tutuklu sanıklardan Tutuksuz sanık Erdal Şenel ve tutuklu sanık Mustafa Koç'un avukatı Abdullah Kaya ise, müvekkilinin Hasdal Askeri Cezaevi'nde tutuklu bulunduğunu ve sürekli olarak gidip geldiğini belirterek, bu yargılama ekonomisine göre sorun olacaktır. İddianame okunmasın. Ayrıca müvekkillerim hakkındaki iddianın yeri Ankara'dır. Bu nedenle mahkemenizin yetkisizdir. Bunun düzeltilmesini istiyorum" dedi.
TARTIŞMA NEDENİYLE DURUŞMAYA ARA VERİLDİ
Davanın tutuklu sanıklarından Tuncay Özkan kimlik tespitinin bitmesinin ardından mahkemeden söz alarak bu kadroyu burada görmekten üzüntü duyduğunu belirterek, "Bugün yeni adli yılın açıldığı gün. 26 yıllık gazeteciyim. Namuslu ve şerefli bir Türk vatandaşı olarak suçumu öğrenmek istiyorum" dedi. Geçen duruşma suçunun ne olduğunu öğrenmek istediğini ancak kendisine cevap verilmediğini belirten Özkan, "Bu talebim üzerine duruşma savcısı bunu açıklamanızın ihsası rey olduğunu söyledi. Ancak birinci dava ile birleşen Danıştay davasını yeniden ele alıyorsunuz. Ama bu davanın tutuklu sanığı tarikat şeyhinin müridi Süleyman Esen'i bırakıyorsunuz. Bu ihsası rey değil midir? Benim suçum nedir. Bu suçu nerede ve ne zaman işlemişim. Neden benim suçumu açıklamıyorsunuz. Bir senedir tutukluyum. Huzurunuza üç kere gelebildim. Bu iddianamede suç bulamazsınız. Bu nasıl savcılıktır. Neden bana söylemek zorundasınız. Bir takım medya tarafından sürekli taciz ediliyoruz. Neden RTÜK'e şikayet edip bunları durdurmuyorsunuz" dedi. Tuncay Güney ayrıca cezaevinde yazdığı iki kitap ile taslak halinde olduğunu belirttiği bir kitap çalışmasını da mahkeme heyetine verdi. Tuncay Özkan'ın konuşmasının ardından salondaki izleyicilerin alkışlaması üzerine mahkeme başkanı Köksal Şengün, "Burası alkış yeri değil. Tansiyonu yükseltmek kimseye fayda sağlamaz. Lütfen oturur musunuz? Bu sergilediğiniz tavır doğru değil'' dedİ ve sanık yakınları haricinde izleyicilerin duruşmadan çıkartılmasını istedi. Mahkemenin bu talebine sanık Tuncay Özkan tarafından itiraz edildi. Duruşmaya izleyici olarak gelenl erin durşmadan çıkarılamayacağını söyledi. Mahkeme başkanı Tuncay Özkan'ın da duruşmadan çıkarılmasını istedi. Tartışmanın uzaması üzerine Mahkeme başkanı Şengün, burası alkış yeri değildir. Tansiyonu yükseltmek kimseye yarar sağlamaz. Duruşmaya ara veriyorum" dedi.
AVUKATI ERSÖZ'ÜN HALİNİ FOTOĞRAFLARLA GÖSTERDİ
Duruşmada kimlik tespitlerinden önce söz alan tutuklu sanık Levent Ersöz'ün avukatı Ali Rıza Dizdar, müvekkilinin hastanedeki son haline ilişkin fotoğrafları mahkemeye sundu. Fotoğrafların Ersöz'ün bundan sonraki duruşmalara da katılamayacağını ortaya koyduğunu savunan Dizdar, hastanenin de virüs nedeniyle müvekkilinin duruşmalara katılmasında sakınca olduğunu açıkladığını iddia etti. Dizdar, ''Müvekkilimin hasta hasta ölümcül durumda yazdığı 17 sayfadan oluşan savunmasını okumak istiyorum'' dedi.
Habertürk