Hakan Albayrak'tan ağır suçlama; Cemaat, ümmete saldırıyor!
Star Gazetesi yazarı Hakan Albayrak bugünkü yazısında, Suriye üzerinden cemaate çok sert eleştirilerde bulundu...
Hakan Albayrak, "Cemaat, ümmete saldırıyor!" başlıklı yazısında,
Suriye'deki devrim mensuplarının dört bir yandan zor durumda
bırakıldığını, en son Türkiye yardımlarının içinde bulunduğu TIR'ın
'paralel devlet'e ait kişiler tarafından ihbar edildiğini
belirtirken, cemaate ağır toplar attı.
İşte Ahmet Albayrak'ın Star'daki yazısı...
Bir taraftan Esed’in ordusu ve İranlı-Lübnanlı müttefikleri, öbür
taraftan Irak-Şam İslam Devleti denilen çete, Suriye Devrimi’ni
kıyasıya bombalıyor.
Batı, Suriye’de en iyi seçeneğin Esed rejimi olduğu konusunda Rusya
ile görüş birliği içinde ve devrimin üzerine gölge düşüren
“Irak-Şam” fitnesinden gayet memnun.
El-Kaide ötesi El-Kaide diyebileceğimiz “Irak-Şam” örgütü, İslamî
kimlikli Suriye Devrimi’ni ‘Baas rejiminden beter caniler’
propagandasıyla lekelemek isteyen herkesin ekmeğine yağ
sürüyor.
Mutedil devrimci gruplara hem Esed’le hem de “Irak-Şam” fitnesiyle
mücadelelerinde yardımcı olmak isteyen Türkiye, uluslararası
sistemin ağaları tarafından durdurulmaya çalışılırken, Gülen
Cemaati kadroları da o ağalar adına Türkiye’ye operasyon çekiyor,
MİT’in müsbet faaliyetlerini şer güçlere ihbar ederek Türkiye’nin
ayağına sıkıyorlar.
“El-Kaide’ye yardım götüren tır” tezviratı, doğrudan doğruya
El-Kaide’ye ve onun fenalıklarından medet uman uluslararası güç
odaklarına hizmet eden bir tezvirat.
Suriye sınırındaki MİT mensuplarının peşine “paralel devlet”
polislerini takarak sınırdaki her hareketlenmeyi anında tespit
etmeye ve Türkiye’nin Suriyeli mutedil devrimcilere yardımlarını
engellemeye çalışanlar, devrime sabotaj sürecinin ‘selametini’
gözetirken, Suriye’nin Türkiye sınırındaki topraklarının -şu
günlerde bilhassa Akçakale’nin karşısındaki Tel Abyad’ın-
“Irak-Şam” çetesi tarafından ele geçirilmesini de murat
ediyorlar.
El-Kaide düşmanlığı kisvesi altında yapılmaya çalışılan şeylerden
bir tanesi, “Irak-Şam” fitnesini Türkiye’nin kapısına dayandırmak,
bu tehlikeli grubu Türkiye’nin canını iyice yakabileceği bir
pozisyona getirmektir.
Cemaat kadroları, güya infial halinde “El-Kaide’yi kollayan
başbakan”, “Cihadist Erdoğan”, “Kaidecilere silah taşıyan MİT” diye
bağırıp dururken, El-Kaide’ye mevzi kazandırmak için gereken her
şeyi yapmaktan da imtina etmiyorlar; yarın “Irak-Şam” örgütü
onların sabotajları sayesinde Türkiye kapısına dayanıp Anadolu’ya
musallat olduğunda da “Erdoğan’ın beslediği Kaideciler şimdi
Türkiye’yi vuruyor, bu belayı başımıza Erdoğan sardı” diye bağırıp
duracaklar.
İlke yok, ahlâk yok, Erdoğan’ın temsil ettiği Yeni Türkiye’yi
durdurma yolunda her şey serbest!
Yeni Türkiye; yani dünya siyasetinde başrol oynayan Türkiye, yani
iktisadi bağımsızlık ve kalkınma yolunda dev adımlar atan Türkiye,
yani toplumsal barış yolunda demokratik açılım üstüne açılım yapan
Türkiye, yani yardım dilenmeyip yardım dağıtan Türkiye, yani
kabuklarını ve zincirlerini kıran Türkiye, yani özgürleşip ayağa
kalkan ve bütün İslam dünyasına da özgürleşip ayağa kalkma umudunu
aşılayan Türkiye!
Başbakan Erdoğan’a topyekûn savaş açtılar diyorduk... Çok
iyimsermişiz!
Topyekûn savaş, Türkiye’ye açıldı.
Bugüne kadar dindar bildiğimiz, memleket sevgilerinden şüphe
etmediğimiz Gülen Cemaati kadroları, angaje oldukları uluslararası
güç odaklarının bile öngöremediklerini zannettiğim müthiş bir
iştiyakla Türkiye’ye saldırıyorlar.
Başbakan’a diktatör ve terörist yaftası yapıştırarak Türkiye’nin
uluslararası saygınlığına saldırıyorlar, Halkbank üzerinden
Türkiye’nin iktisadi bağımsızlık siyasetine saldırıyorlar,
Türkiye’yi büyüten işadamlarını itibarsızlaştırarak kalkınmamıza
saldırıyorlar, Oslo-Moslo diye MİT Müsteşarı’nı topa tutarak
Türkiye’nin barışına saldırıyorlar...
Sadece Türkiye’ye değil, Türkiye üzerinden ümmetin umutlarına,
hürriyet ve adaletin hakim olduğu Yeni İslam Dünyası perspektifine
saldırıyorlar.
Şimdi, yolsuzluk iddialarına filan cevap yetiştirmeyi bırakıp,
savunmadan karşı saldırıya geçme zamanı! (tabi ki hukuk çerçevesi
içinde)
Kimse ‘iç kavga’ filan demesin; karşımızdaki kadrolar düpedüz
emperyalistlerin hizmetindeki 5. kol!
Kendileri söylüyorlar; ‘Ortadoğu ile ilgilenmekten vazgeçmeliyiz,
Türk-Kürt savaşının önüne geçmek için elimizden geleni yapma
saplantısından da kurtulmalıyız, İsrail’i üzmemeliyiz, Batı’dan
başka istinatgâh kabul etmemeliyiz’ diyorlar; Eski Türkiye’ye
dönmek ve dolayısıyla ümmetin ümitlerini söndürerek -devrim
rüzgârlarını dindirerek- İslam dünyasını da eski haline döndürmek
istediklerini açıkça ifade ediyorlar.
Onları sadece kendi adımıza değil bütün İslam dünyası adına
durdurmaya mecburuz.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız