Hakan Albayrak'ın yazısı herkesin dilinde! Twitter'daki 'reisçiliğe' "yerli ve milli" diyorlar, ben "Faşizm" diyorum!
Karar yazarı, Twitter fenomenleri arasında yeni bir tür 'reisçiliğin' şekillendiğini savundu
Karar yazarı Hakan Albayrak, Twitter fenomenleri arasında yeni bir
tür 'reisçiliğin' şekillendiğini savunarak, "Bazı internet siteleri
ve Twitter fenomenleri etrafında yeni bir tür 'Reisçilik'
şekilleniyor. Kendilerini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın has
adamları gibi takdim eden ve çoğunun gerçek isimlerini bilmediğimiz
bazı tuhaf adamlar sabahtan akşama kadar ırkçı raconlar kesiyor,
İslamcılığın fenalıklarından dem vuruyor, fikirlerini
beğenmedikleri herkesi vatan haini ajan ilan edip tutuklatmaya
çalışıyor, liderin söylem ve eylemlerinin mutlak doğruluğunu ve
tartışılmazlığını savunuyor, devletin kutsiyetini vazediyor vs, vs,
vs…" dedi.
Hakan Albayrak'ın, "Devlete şerik koşmak" başlığıyla
yayımlanan (8 Temmuz 2016) yazısı şöyle:
Bazı internet siteleri ve Twitter fenomenleri etrafında yeni bir
tür “Reisçilik” şekilleniyor.
Kendilerini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın has adamları gibi
takdim eden ve çoğunun gerçek isimlerini bilmediğimiz bazı tuhaf
adamlar sabahtan akşama kadar ırkçı raconlar kesiyor, İslamcılığın
fenalıklarından dem vuruyor, fikirlerini beğenmedikleri herkesi
vatan haini ajan ilan edip tutuklatmaya çalışıyor, liderin söylem
ve eylemlerinin mutlak doğruluğunu ve tartışılmazlığını savunuyor,
devletin kutsiyetini vazediyor vs, vs, vs…
“Yerlilik” ve “millilik” diyorlar buna.
Yerine koyacak “yerli” ve “milli” bir kelime bulamadığım için ben
şimdilik faşizm diyorum.
Durumun vahametini ifade etmeye yetmiyor ama bu kelime.
Ankara-Tel Aviv yakınlaşmasını eleştirenlerin “devlete şerik
koşmak”la itham edilmesi gibi, Ümmet-i Muhammed’in daha evvel hiç
şahit olmadığı garabetlerle karşı karşıyayız.
İsmet Özel “Binlerce yılın yabancısı bir ses” diyor ya bir
şiirinde; öyle bir şey.
***
Bizim bildiğimiz, tanıdığımız, sevdiğimiz Recep Tayyip Erdoğan, bu
yeni tür “Reisçilik”ten berîdir.
AK Parti, hükümet de berîdir.
Bununla beraber, o sapmayı besleyen kimi söylem ve eylemleri de yok
değil maalesef.
Diriliş Postası’nda Erdoğan’ı bir hususta eleştirdiğimde AK Parti
yöneticisi bir sosyolog (Burası enteresan: SOSYOLOG) bana şöyle bir
‘ders’ vermişti: “Unutulmasın ki siyasette ortaya çıkacak olan
mahzurların, krizlerin, anlaşmazlıkların iz’ale yolu yine
siyasettir. Dışarıdan akıl verip ayar çekmeye çalışan kim olursa
olsun vesayetçidir, cuntacıdır her kim olursa olsun… Biz
birilerinin vesayetini bertaraf ederken kendi mahallemizin
oligarşisini kurmak için değil, millet iradesi tecelli etsin diye
yaptık. Kimse siyasetçilere ayar vermeye kalkışmasın, Hakan
Albayrak da dahil.”
Gazetelerde siyasi eleştirilerin yer alamayacağını, gazetecilerin
siyasetçilere tenkit veya nasihatte bulunamayacağını, siyasetteki
problemleri “iz’ale” hususunda yalnızca siyasetçilerin yetkili
olduğunu, basında çıkan her türlü eleştirinin (de) cuntacılık ve
oligarşizm manasına geldiğini böylece öğrenmiş oldum!
Geçenlerde başka bir üst düzey AK Partili siyasetçi, İHH’nın
Ankara-Tel Aviv anlaşmasına itirazları ile alâkalı bir
açıklamasında, “STK’lar devlet politikalarına yön vermeye kalkamaz”
deyince, ‘ders’ tamamlandı.
Sadece gazeteciler-yazarlar değil, sivil toplum kuruluşları da
hadlerini bilecek, devlet işlerine maydanoz olmayacak!
İnanılır gibi değil; biri ‘Gazeteci-yazar tayfası siyasetçilere
akıl veremez’ diye ahkâm kesiyor, öteki “STK’lar devlet
politikalarına yön vermeye kalkamaz” diye kestirip atıyor.
Tekrar: “STK’lar devlet politikalarına yön vermeye kalkamaz.”
Aynen böyle.
Kelimesi kelimesine.
Genelleme ve kesin hüküm.
Bir memur sendikası kurabilirsiniz, ama devletin memurlarla ilgili
politikalarına yön vermeye kalkamazsınız; “Devlet öyle değil şöyle
yapmalı” diyemezsiniz!
Avrupalı Türk Demokratlar Birliği de Federal Almanya Cumhuriyeti
veya Hollanda Krallığı’nın göçmen politikalarına itiraz edemez
tabii!
“Ermeni soykırımını tanıyoruz” dediklerinde de bir STK olarak
sesinizi çıkaramazsınız, o husustaki siyasi iradeye yahut devlet
politikasına yön vermeye kalkamazsınız!
Var mı kardeşim böyle bir şey?
Siz ciddi misiniz?
Cumhurbaşkanı Erdoğan da, yine İsrail’le anlaşmaya itiraz edenlere
cevap verirken, “Herkes yerini bilecek!” dedi.
Yerimiz basındır yahut sivil toplum; dernek, vakıf, sendika…
Şu veya bu hususta iktidar partisine, hükümete, devlete,
Cumhurbaşkanı’na katılmadığımızı söyleyip kendi fikrimizi ortaya
koyduğumuzda yerimizi bilmezlik etmiş olmuyoruz, bilakis yerimizin
hakkını vermiş oluyoruz.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni basıp “Halkın seçtiği Erdoğan o
koltuktan kalksın, ben oturacağım” diyen olsaydı, ona “Yerini bil!”
diyebilirdi Erdoğan; ama yok ki öyle bir şey.
***
Bu gidiş iyi değil.
Tepedekiler öyle konuşunca, Twitter’daki fanatik de “devlete şerik
koşanlar”dan bahsedebiliyor işte.
Tövbe estağfirullah.