30 Kas 2013 13:27
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:47
Hakan Albayrak :Gülen grubu kendine yazık ediyor!
Hakan Albayrak, Gülen grubuna uyarılarda bulunarak kendilerine yazık ettiklerini söyledi.
Star Gazetesi yazarı Hakan Albayrak bugünkü yazısında Gülen
grubuna uyarılarda bulunarak kendilerine yazık ettiklerini
söyledi.
İşte Albayrak'ın yazısı:
Bazıları İngilizce “tweet” atıyor. İmdat çağrısı gibi bir şey.
İmdat gelmese de, Batı âleminde oluşturulmaya çalışılan diktatör
Erdoğan imajına karınca kararınca hizmet etmenin mutluluğu ile
yetinecekler. ‘Sivil toplumun hassasiyetlerini umursamayan, özel
sektörün ensesinde boza pişiren ceberrut bir hükümdar olarak
Erdoğan’ resminin altında hazin hazin poz verirken, müthiş bir
tatmin duygusu yaşayarak için için gülüyorlar. İntikam
tatlıdır.
İyi ama neyin intikamı?
Gezi’ciler gibi uluslararası sisteme selam çakacak kadar ve bu
arada mahpus darbeci generaller üzerinden Ergenekon çetelerine
ittifak sinyali de yollayacak kadar gözlerini karartan bu güzel
kardeşlerimiz, sergiledikleri çirkin manzaranın dershane
meselesinden ibaret kalan bir söylemle izah edilemeyeceğinin
farkında olsalar gerek.
Nitekim, hükümetin topyekûn taarruzuyla karşı karşıya
olduklarını ileri sürüyorlar. Başbakan Erdoğan ve arkadaşlarının
Gülen Hareketi’ne öteden beri buğzettiği ve şimdi bu hareketi
yeryüzünden silmek için harekete geçtiği intibaını uyandırmaya
çalışıyorlar. Ne acayip şey. İktidarda daima Gülen Hareketi’yle
beraber yürüyen, bu hareketin mensuplarına kadro vermeyi adeta
vazife belleyen, bazen -hatta genelde- “Cemaat burayı ele geçirdi”
bile dedirten AK Parti Hükümeti, mezkûr manzara karşısında neye
uğradığını şaşırmış olmalı.
Dershaneler üzerinden yürüyen tartışma gerçekten dershane
meselesinden ibaret olsaydı, bazı aşırılıkları da hoş görerek “Bu
tartışma hür topluma yakışan bir tartışmadır” deyip geçebilirdik.
Ne var ki, meselenin aslı iktidar mücadelesi.
Hür toplumda iktidar mücadelesi de elbette olacak ve isteyen
cemaat bu mücadeleye elbette girecek; fakat Hakan Fidan’ın (aslında
Başbakan Erdoğan’ı) açıkça hedef tahtasına konulduğu gün itibarı
ile başlayan mücadelesi hür toplumun sınırlarını zorlayan, Türkiye
toplumunu eskisi gibi uluslararası sistemin tutsağı haline
getirmeye matuf bir mücadele. Ona matuf olmasa bile, o netice göze
alınarak başlatılan bir mücadele. Today’s Zaman’da -yine İngilizce-
verilen ‘Her şey İsrail siyasetindeki ayrışmayla başladı; onlar
Siyonistlere kafa tutunca biz de onlara diklenmeye başladık’
mealindeki mesaj, o yönde verilen pek çok mesajdan bir tanesi.
İktidarın kankası iken kendi tercihleri ile iktidarla karşı karşıya
gelen ve iktidarın her şeye rağmen koruduğu nezakete akıl almaz
kabalıklarla mukabele eden Gülen Hareketi sözcülerinin -istisnalar
lütfen kusura bakmasınlar- buna rağmen mazlumluk ve mazbutluk
iddiasında bulunabilmelerini de çok enteresan buluyorum.
Türkiye eski Türkiye ve uluslararası sistem eski uluslararası
sistem olsaydı, Recep Tayyip Erdoğan, Davos’ta İsrail’e “One
minute” çektikten sonra altı ay iktidarda kalamazdı. Değişimi
okuyamayan Gülen Hareketi liderliği, uluslararası sistemin
efendileriyle yüzde yüz uyumlu bir Türkiye adına başlattığı kavgayı
hayra matuf bir içtihada dayandırıyor olabilir, maslahat-mefsedet
hesabının muhakkak sineye çekilmesi gereken bir dayatması gibi
görebilir bunu; ama fena halde yanılıyor, ‘anakronik’ davranıyor,
‘ofsayta’ düşüyor, hükümete haddini bildireyim veya en azından
zarar vereyim derken kendi kendini yıpratıyor.
Yazıktır. Uluslararası sistemin ve bilhassa İsrail’in
yıllardır devam eden hücumlarına rağmen dimdik ayakta kalan ve
hatta gücüne güç katan hükümete bir şey olacağını sanmam; Gülen
Hareketi’ne yazıktır. Dünyanın dört bir yanındaki Türk okullarında
Müslümanlığın güzelliklerini hal diliyle anlatarak en etkili
şekilde tebliğde bulunan ve bize dost nesiller yetiştiren “Hizmet”
erlerinin AK Parti’ye karşı seferberlik havasıyla bozulan
konsantrasyonuna ve kardeş kavgası havasıyla kırılan azmine yazık.
Türkiye’de dindar, ahlaklı, namuslu nesiller yetiştirebilmek için
elzem olan ve fakat Gülen Hareketi’nin son zamanlarda sergilediği
tavırlarla büyük yara alan saygınlığa, güvenilirliğe yazık.
Millet “Bunlar da Gezi’ciler gibi hükümete çakmayı meslek
edindiler. Gazetelerinde, televizyonlarında, sosyal medyada
hükümete yüklenmek için ne bulurlarsa kullanıyorlar. Doğru-yanlış,
haklı-haksız, yerli-yersiz demeden vuruyorlar” diye konuşmaya
başlamışsa (ki başladı) durum vahim demektir.
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN