12 Kas 2011 11:55
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:59
'HAFTANIN LALESİ' BENZETMESİ AKİF BEKİ'Yİ ÇILGINA ÇEVİRDİ!
Radikal yazarı Akif Beki kendisini "Haftanın Lalesi" seçen Lemancılara yanıt verdi...
Ben neymişim be Leman!
Sizi gidi şakacılar sizi! Sansür varsa ve mizah yine de satamıyorsa, belki de o kadar komik değilsinizdir ha, olamaz mı?
Şaka işlerinin pek yolunda gitmediğini yazmıştım. Demiştim ki; sansür varsa vasat müsait, gülmece satmak için her sebep mevcut demektir. Ama mizah dergileri bir türlü satmıyor, yırtınsalar da satamıyor...
Leman dergisi, sorunun kaynağını, güdüklüğün sorumlusunu şak diye bulmuş. Sansür yaygarasının uydurukluğuyla, güldürü makinelerinin gerilemesiyle, gülmece dergilerinin yetersizleşmesiyle, şakacılığın yetenek kaybetmesiyle, espritüel aklın tutulmasıyla hiç mi hiç alakası yokmuş. Suçlu, bu iddiayı ortaya atan bendenizden başkası değilmiş meğer. Varsa da yoksa da kusur bende. Şaka değil!
Kendilerini aşırı ciddiye almaları yetmezmiş gibi, beni de mübalağa etmişler. Sağ olsunlar.
Şaka mübalağadır, ama budalalıkları, kafasızlıkları, hadi tamamını söyleyelim, ahmaklıkları ifşa için mübalağaya kaçar. Budalalıksa, egonun haksız yere abarıp kabararak sahibini yanıltmasıdır. Budalalar kendilerini o kadar abartır ki gülünç duruma düştüklerini görmezler bile.
Lemancılar, hakkımda yazdıkları kaba sözlerin komik kaçtığını sanıyor. Şaka kaldırmasına kaldırırım. Onun nişanesi olarak, yazılarını da aynen alıyorum buraya. Fakat ucuz mizahın şahikası bu metni okuduktan sonra, Leman’daki espri dehasının şakadan ne kadar anladığını siz de öğrenmiş olacaksınız. İçinde hakaret kasıntısından, öfke kudurukluğundan başka zerre miskal bir humor kırıntısına rastlarsanız, her mihnet kabulümdür.
‘Haftanın lalesi’ seçildiğim köşeye buyurun bakalım:
“Sansür varsa mizah niye satmıyor?” başlıklı yazısıyla bilim dünyasına yeni bir yol, yeni bir ufuk getiren Akif Beki...
Ne satıyor biz söyleyelim; peçetecilik hep satıyor, yok satıyor. “Sansür var, diyebiliyorsak sansür yoktur” diyerek Antik Yunan filozoflarını mezarında döndüren, kendince at sineği aslen kelebek.
Kompleks mizahı yapan ama hep batan, bata çıka uslanmayan ahbaplarına sorsun bakalım, niye satmıyor.
Poşete sokulan, bayilerden kaldırılan dergileri; mizah dergilerinden korkan hapishane ve okul müdürlerini; basılmadan toplatılan kitap notlarını; bugün hâlâ dünyanın en çok satan mizah dergilerinin Türkiye olmasına karşılık tutuklu gazeteci sayısında da bir numarayı gururla taşıdığımızı.
Gırgır’ın neden 500 bin civarındaki tiraja sahip olduğunu da biz mi anlatalım; mesela Hürriyet’in bugün 20 yıl öncesine göre neden daha az sattığını. Yoksa o anlatır mı Genel Yayın Yönetmeni’yle birlikte tirajları yerin dibine batırıp bir gazeteyi nasıl perişan ettiğini.
Beki beki anladık, sen neymişsin be abi!”
Gülünç zekâ taklidi yapıyor olmalı Lemancılar! Yahut şakametreleri arızalı da, birkaç numara büyük kafa yapıyor. En komiği, Hürriyet’te “Van gene yıkıldı, ama Haftanin kampı yerli yerinde duruyor” diyen yoz dilli beyzadenin dâhiyane zırvalığını, ucuz mizahın eleştiri gücüne ölçü de alıyor olabilirler.
Star gazetesi, “Sansür varsa mizah niye satmıyor?” sorumu, tanınmış bazı şaka gurularına sormuş. Salı günkü Star’da çıkan o haberden şu alıntılara da kısacık bir göz atın. Ustadan çırağa cevap yerine geçsin. Şöyle:
“Salih Memecan: Baskı olduğunda, mizah bu baskıya karşı koymada önde yer alıyor. Demokrasinin olduğu ülkelerde ise mizah o kadar öne çıkamıyor. Ama kaliteli mizah olmuyor demek haksızlık olur...
Uzunca bir dönem Gırgır’da çizen Hasan Kaçan: Baskının olduğu, işlerin yolunda gitmediği zamanlarda mizahın daha ön plana çıktığını gördük. Ancak insanlar mizaha olan ihtiyaçlarını sadece dergilerden değil çok farklı yerlerden karşılayabiliyorlar...
Cafcaf Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Asım Gültekin: Mizahın gelişmediğini zannetmek yanlış olur. Yönü değişmiş olabilir. Dergi mizahından sanal âlemdeki, televizyondaki mizaha doğru bir gidiş var. Bunları da hesaba katmak gerekir. Mizah dergiciliğinin devri de biraz geçti...”
Gereği halinde bir daha açmak üzere kapatıyorum bahsi. Hadi Lemancılar, söyleyin, bilmeden şaka arz ediyorsunuz değil mi.
AKif Beki/Radikal
Sizi gidi şakacılar sizi! Sansür varsa ve mizah yine de satamıyorsa, belki de o kadar komik değilsinizdir ha, olamaz mı?
Şaka işlerinin pek yolunda gitmediğini yazmıştım. Demiştim ki; sansür varsa vasat müsait, gülmece satmak için her sebep mevcut demektir. Ama mizah dergileri bir türlü satmıyor, yırtınsalar da satamıyor...
Leman dergisi, sorunun kaynağını, güdüklüğün sorumlusunu şak diye bulmuş. Sansür yaygarasının uydurukluğuyla, güldürü makinelerinin gerilemesiyle, gülmece dergilerinin yetersizleşmesiyle, şakacılığın yetenek kaybetmesiyle, espritüel aklın tutulmasıyla hiç mi hiç alakası yokmuş. Suçlu, bu iddiayı ortaya atan bendenizden başkası değilmiş meğer. Varsa da yoksa da kusur bende. Şaka değil!
Kendilerini aşırı ciddiye almaları yetmezmiş gibi, beni de mübalağa etmişler. Sağ olsunlar.
Şaka mübalağadır, ama budalalıkları, kafasızlıkları, hadi tamamını söyleyelim, ahmaklıkları ifşa için mübalağaya kaçar. Budalalıksa, egonun haksız yere abarıp kabararak sahibini yanıltmasıdır. Budalalar kendilerini o kadar abartır ki gülünç duruma düştüklerini görmezler bile.
Lemancılar, hakkımda yazdıkları kaba sözlerin komik kaçtığını sanıyor. Şaka kaldırmasına kaldırırım. Onun nişanesi olarak, yazılarını da aynen alıyorum buraya. Fakat ucuz mizahın şahikası bu metni okuduktan sonra, Leman’daki espri dehasının şakadan ne kadar anladığını siz de öğrenmiş olacaksınız. İçinde hakaret kasıntısından, öfke kudurukluğundan başka zerre miskal bir humor kırıntısına rastlarsanız, her mihnet kabulümdür.
‘Haftanın lalesi’ seçildiğim köşeye buyurun bakalım:
“Sansür varsa mizah niye satmıyor?” başlıklı yazısıyla bilim dünyasına yeni bir yol, yeni bir ufuk getiren Akif Beki...
Ne satıyor biz söyleyelim; peçetecilik hep satıyor, yok satıyor. “Sansür var, diyebiliyorsak sansür yoktur” diyerek Antik Yunan filozoflarını mezarında döndüren, kendince at sineği aslen kelebek.
Kompleks mizahı yapan ama hep batan, bata çıka uslanmayan ahbaplarına sorsun bakalım, niye satmıyor.
Poşete sokulan, bayilerden kaldırılan dergileri; mizah dergilerinden korkan hapishane ve okul müdürlerini; basılmadan toplatılan kitap notlarını; bugün hâlâ dünyanın en çok satan mizah dergilerinin Türkiye olmasına karşılık tutuklu gazeteci sayısında da bir numarayı gururla taşıdığımızı.
Gırgır’ın neden 500 bin civarındaki tiraja sahip olduğunu da biz mi anlatalım; mesela Hürriyet’in bugün 20 yıl öncesine göre neden daha az sattığını. Yoksa o anlatır mı Genel Yayın Yönetmeni’yle birlikte tirajları yerin dibine batırıp bir gazeteyi nasıl perişan ettiğini.
Beki beki anladık, sen neymişsin be abi!”
Gülünç zekâ taklidi yapıyor olmalı Lemancılar! Yahut şakametreleri arızalı da, birkaç numara büyük kafa yapıyor. En komiği, Hürriyet’te “Van gene yıkıldı, ama Haftanin kampı yerli yerinde duruyor” diyen yoz dilli beyzadenin dâhiyane zırvalığını, ucuz mizahın eleştiri gücüne ölçü de alıyor olabilirler.
Star gazetesi, “Sansür varsa mizah niye satmıyor?” sorumu, tanınmış bazı şaka gurularına sormuş. Salı günkü Star’da çıkan o haberden şu alıntılara da kısacık bir göz atın. Ustadan çırağa cevap yerine geçsin. Şöyle:
“Salih Memecan: Baskı olduğunda, mizah bu baskıya karşı koymada önde yer alıyor. Demokrasinin olduğu ülkelerde ise mizah o kadar öne çıkamıyor. Ama kaliteli mizah olmuyor demek haksızlık olur...
Uzunca bir dönem Gırgır’da çizen Hasan Kaçan: Baskının olduğu, işlerin yolunda gitmediği zamanlarda mizahın daha ön plana çıktığını gördük. Ancak insanlar mizaha olan ihtiyaçlarını sadece dergilerden değil çok farklı yerlerden karşılayabiliyorlar...
Cafcaf Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Asım Gültekin: Mizahın gelişmediğini zannetmek yanlış olur. Yönü değişmiş olabilir. Dergi mizahından sanal âlemdeki, televizyondaki mizaha doğru bir gidiş var. Bunları da hesaba katmak gerekir. Mizah dergiciliğinin devri de biraz geçti...”
Gereği halinde bir daha açmak üzere kapatıyorum bahsi. Hadi Lemancılar, söyleyin, bilmeden şaka arz ediyorsunuz değil mi.
AKif Beki/Radikal