07 Ağu 2006 00:03 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 12:46

HAFTANIN ÇETESİ'NİN KADIN KAHRAMANI GÜNİZ AKKUŞ EŞKIYALAR KRALİÇESİ Mİ?..

Kadın çete lideri.. Üstelik "kızımız" eski bir polis. Tek taşımı kendim alıp artık 'feminist' mi olsam?" diye şahsi sorgulamalara girişecek, Kuşum Aydın'ın çizdiği hayat yolundan uysal adımlarla ilerleyecek yaşta üstelik...


Ece Temelkuran Milliyet'te haftanın haberinin 'kahramanı' ve çete lideri eski kadın polis Güniz Akkuş'u yorumladı

Eşkiyalar Kraliçesi

Haberin görüntüsü neredeyse bütün kanallarda aynıydı. Hız motorunun üzerinden inip küçük bir kız gibi ürkek ve sevimli gülümseyen, gözleri kırpış kırpış genç bir kadın. Görüntüler üzerine söylenen cümleler ise şöyleydi:
"...Kapıda çıkardığı olaydan sonra Reina'ya giren Güniz Akkuş, Reina'nın sahibini yayına çağırttı. Akkuş, Reina'nın sahibinin kafasına silah dayayarak bir daha böyle muameleyle karşılaşırsa kendisini öldürmekle tehdit etti. Çete lideri kadın..."
"Kadın çıkan" çete lideri herkesi çok şaşırtmıştı. Üstelik "kızımız" eski bir polisti. Daha da enteresanı haraç toplama, tehdit etme ve çete kurma gibi büyük işlere karışan "kızımızın" yaşı henüz yirmi altıydı.
Yani o aslında evde çeyizini işleyip "Daha neden evlenemedim?" diye üzülecek, kadın dergilerinden yaz diyetleri seçecek, "Reina'ya beni de götüren çıkar mı?" diye dertlenecek, "Tek taşımı kendim alıp artık 'feminist' mi olsam?" diye derin, şahsi sorgulamalara girişecek, Kuşum Aydın'ın çizdiği hayat yolundan ağır ve uysal adımlarla ilerleyecek yaştaydı.
Güniz Akkuş, bunun yerine silahı eline aldı ve memleketteki en havalı varoluş biçimi olan "Kurtlar Vadisi" gezegenine bir dişi kurt olarak, bir genç asena olarak daldı. Olup bitenler elbette yanlış ama insanda yine de bir merak uyanmıyor mu? Yirmilerinin başında bir kız nasıl olur da memleketin en erkek, en katı muhitinde kendini kabul ettirip hem de "çete lideri" olur?

Eşkıyalar Kraliçesi
Varlık Yayınları'ndan 1996'da yayımlanmıştı. Şimdi muhtemelen baskısı tükenmiştir. Oysa müthiş bir kitaptı ve gerçek bir hikâyeyi anlatıyordu. Hindistan'ın küçük bir köyünde, en alt toplumsal kasta ait olarak doğmuş Phoolan Devi'nin, "Haydutlar Kraliçesi" adlı hikâyesiydi.
Küçükken defalarca üst kasttan erkeklerin tecavüzüne uğrayan Phoolan, büyüyünce dağlara çıkıyor ve kendisine bir çete kuruyordu. Daha sonra kendisine tecavüz eden erkekleri öldürüyor ve giderek eşkıyalık işini Robin Hood benzeri bir biçimde sürdürüyordu.
Hükümeti bile zorlayan Phoolan, idam edilmeme sözüyle teslim oluyor, on yıl hapis yattıktan sonra çıkıp milletvekili seçiliyordu.
Güniz Akkuş'un hikâyesinde neler var acaba? Küçük bir kızın yüzüne sahip bu çeteci genç kadın nerelerden geçip geldi?