"HADİ İSPAT EDİN BAKALIM SUÇSUZLUĞUNUZU!.." TARAF'IN ESKİ DEFTERLERİ AÇILDI!..
Taraf'ın NTV'den özrüyle sonuçlanan haberlerinin ne ilk ne de son olacağını yazan Evrensel Gazetesi yazarı Mustafa Kuleli, Taraf'ın eski defterlerini açtı.
Telefon çaldı, aranan Taraf´tı
Taraf Gazetesi Perşembe günü sürmanşetten öyle bir haber girdi ki, bu `haber´ aslında kime girdi artık siz karar verin...
Taraf, Büyük Birlik Partisi lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun öldüğü helikopter kazasından basbayağı NTV'yi sorumlu tuttu. Yazıcıoğlu ve helikopterdeki diğer insanların telefonlarına NTV'den gelen toplam 295 aramanın, helikopterin elektronik aygıtlarını bozarak düşmesine neden olduğunu öne sürdü. Daha da önemlisi, bunun kasıtlı olarak yapıldığını ima etti.
Şaka değil bu. Bildiğiniz koca koca insanlar böyle bir haber yayınladılar. Tabii her zamanki gibi, bir şekilde ellerine geçmiş bir belgeye dayanıyordu bu `haber´.
Hatta Taraf´ın Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan, Cuma günü yayınlanan "NTV ve Gazetecilik" başlıklı yazısında, büyük bir özgüven içinde, "Ya savcının elindeki resmî telefon kayıtları hatalı ve biri savcıyı şaşırtıp soruşturmayı yanlış yönlendiriyor. Ya da `biz aradık´ diye canlı yayında itiraf ettiklerine göre NTV´den birileri o helikopterin düşeceğini, daha düşmeden önce biliyordu." cümlelerini kullanabildi.
Sonra gerçek ortaya çıktı: Taraf Gazetesi haberinde NTV'den ilk aramanın 14.34'te gerçekleştiğini yazmıştı. Ancak bu saat İngiltere Greenwich´e göre ayarlanan GMT'ye göre geçerliydi. GMT ile Türkiye saati arasında 2 saat fark olduğu için gerçekte ilk arama 16.34'te, yani helikopter düştükten sonra, gazetecilik refleksiyle yapılmıştı. Taraf´ın iddia ettiği gibi suikast için değil.
İki gün süren `hem yargıç-infaz memuru-sıkıyönetim savcısı-polis-adaletin kılıcı, hem kahraman gazeteci" tavrı cumartesi günü pısss dedi söndü. Taraf özür diledi. Konu kapandı mı peki?
Hayır kapanmadı. Kapanmamalı. Çünkü ilk değil bu. Bu gidişle son da olmayacak...
Belki bu en güncel vak´a ile ilgili daha pek çok şey söylenebilir; Taraf yöneticilerinin kibrinden, yaptıkları kötü gazetecilikten, gazeteciliğin kurallarından, "hadi ispat edin bakalım suçsuzluğunuzu" tavırlarından, belgeseverliklerinden bahsedilebilir.
Ama ben bunun yerine geçen seneden iki örnek vermek istiyorum:
"HAZRETİ ATATÜRK KAVGASI"
3 Kasım 2008´de Taraf Gazetesi "Hazreti Atatürk kavgası" başlıklı bir haber yaptı. Haberde sanatçı Müjdat Gezen´in Can Dündar´ın "Mustafa" filmiyle ilgili bir televizyonda katıldığı programda boykot çağrısı yaptığı ve "Bugün Can Dündar Türkiye liboşlarının en önde gidenidir. İşine gelir Ergenekon´a komplo der, işine gelir içinden çıktığı dernek ve grupları yerden yere vurur, gün gelir Atatürk´ün sofrasına hakaret eder. Herkese Müjdat Gezen Tiyatrosu´nda gösterime giren "Mustafa Kemal" oyununu tavsiye ediyorum. Can Dündar gâvurundan iyidir." dediği iddia edildi.
Bunun üzerine Taraf Gazetesi yazı işleri müdürü Eray Özer´i arayan Müjdat Gezen böyle bir açıklamasının olmadığını söyledi ve bu sözlerin kaynağını sordu. Aldığı yanıt ilginçti. Taraf Gazetesi, haberi bir internet forumundan almıştı!
Taraf bu olaydan sonra da özür dilemişti ama hâlâ, yüzlerce internet sitesinde "Kemalist Müjdat Gezen fena yakalandı!" tarzı haberler durmakta. Ve mesela Taraf´ı düzenli okumayanlar, muhtemelen özrü görmedi ve Müjdat Gezen´i bugün bile o şekilde değerlendiriyor.
"TARAF´I KORKUTAN YÜZLER"
Bu haber belki daha çok bilinir, hatırlanır... Taraf´ın solculara, "Ergenekon meselesinde taraf olmayı" öğütlediği bir dönemde BirGün´de manşetten yayınlanmıştı bu haber. Mevzu şuydu:
Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP), Taraf ve BirGün gazetelerine ilan vermiş, bu ilanlarda, 6-7 Eylül olaylarından Hrant Dink cinayetine, Gazi Mahallesi´nden 1 Mayıs 1977´ye kadar pek çok olayın kontrgerilla tarafından gerçekleştirildiği anlatılmıştı.
BirGün´deki ilanın üst kısmında, metni tamamlayan bir fotoğraf kolajı vardı. En önde Kenan Evren, Mehmet Ağar, Hurşit Tolon, Tansu Çiller gibi isimlerin yer aldığı, Şevket Kazan, Yaşar Büyükanıt, Korkut Eken, Veli Küçük, Yeşil gibi portrelerle tamamlanan bu kolajın üstünde "Bize güç verin, onlara diz çöktürelim" ve altında "Savaş suçluları mahkemesi kurulsun, kirli savaş baronları yargılansın" yazıyordu.
Taraf´ta yayınlanan ilanda ise, kolajın olduğu yere, Susurluk´ta kaza yapan Mercedes marka otomobilin ve Şemdinli olayının fotoğrafı konmuştu. Bunun üzerine işkillenip, bir ESP temsilcisi ile telefonda görüşmüştüm. "Maalesef Taraf orijinal ilanı basmak istemedi" demesi üzerine olayı haberleştirmiştim.
* * *
Şimdi Taraf´ın bu son NTV fiyaskosuna bakıyorum da, aslında hiçbir şey değişmemiş. Çünkü gazeteyi yöneten mantık aynı. Ve bu değişmiyor. Hem yargıç-infaz memuru-sıkıyönetim savcısı-polis-adaletin kılıcı, hem kahraman gazeteci!
Son bir anekdot:
"Taraf´ı korkutan yüzler" haberinden sonra, Taraf´ın o dönemki yazı işleri müdürü, ilanı hukuki açıdan incelediklerini, suç sayılabilecek unsurlar tespit ettiklerini, bu yüzden ya görsel malzemenin, ya metnin değiştirilmesini talep ettiklerini söylemişti.
O gün bir gazeteciden ziyade, bir yargıçla konuşuyormuşum gibi gelmişti.
Sebepsiz değilmiş...
Mustafa Kuleli/EVRENSEL