19 Haz 2018 11:24
Son Güncelleme: 24 Kas 2018 02:42
Habertürk yazarı tereddütlü yaklaştı: Erdoğan'ın ilk turda başkan seçileceğini yazmıştım, ancak...
HaberTürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, 24 Haziran'daki baskın seçimlere 4 gün kala belirsizliğin sürdüğünü söyledi
Karaca, köşesinde daha önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın ilk
turda seçileceğini yazdığını hatırlatarak, " Ancak o zamanlar
Muharrem İnce’nin sahada ve sahnede ortalamanın üzerinde bir
performans göstereceğini, Cumhur İttifakı adına konuşanları defansa
itecek kadar iyi polemik yapabileceğini bilmiyordum" dedi.
Bugünkü köşesinde 24 Haziran'a giden süreci değerlendiren Karaca yazısına şöyle devam etti:
Hâlâ son kertede cumhurbaşkanı seçiminin galibinin Erdoğan olacağını düşünüyorum. Ama artık bu sonuç zorlayıcı bir yarışın sonunda, tıpkı 16 Nisan referandumundaki gibi az farkla gerçekleşecek gibi görünüyor.
Sebepler çok. İlk akla gelen, yeni sistemin muhalefet blokunu kendi arasında dayanışmaya zorlaması. Çünkü bu durum 16 yıldır iktidarda olan parti ve müttefiklerine karşı yeni bir şeyler söyleme, yeni bir hayal kurma, yani pozitif hava oluşturma üstünlüğünün muhalefetin eline geçmesine neden oldu.
Öyle ki, kırk yıllık “Milli Görüş” düşmanı CHP’nin sıralarını Saadet Partisi adaylarına açtığını gördük. Türkiye’nin eskiden beri süregelen tartışmalarında tarafların ve önceliklerin değişebildiğine tanık olduk. Hatta seçimlerin kaderini belirleyecek bir yüzdenin (Kürtlerin ve dindarların) kimliğine, içinde bulunduğu çevreye göre değil, somut sıkıntı ve sorunlara ya da rasyonel taleplere göre karar verebileceği beklentisi öne çıkıyor. Uzun zamandır ilk kez “Kürtler asla CHP’nin adayına oy vermez” denilemiyor ya da “Sekülerim, AB’ciyim ama Temel Karamollaoğlu’na oy vereceğim” cümlelerini duyabiliyorsunuz.
Bugünkü köşesinde 24 Haziran'a giden süreci değerlendiren Karaca yazısına şöyle devam etti:
Hâlâ son kertede cumhurbaşkanı seçiminin galibinin Erdoğan olacağını düşünüyorum. Ama artık bu sonuç zorlayıcı bir yarışın sonunda, tıpkı 16 Nisan referandumundaki gibi az farkla gerçekleşecek gibi görünüyor.
Sebepler çok. İlk akla gelen, yeni sistemin muhalefet blokunu kendi arasında dayanışmaya zorlaması. Çünkü bu durum 16 yıldır iktidarda olan parti ve müttefiklerine karşı yeni bir şeyler söyleme, yeni bir hayal kurma, yani pozitif hava oluşturma üstünlüğünün muhalefetin eline geçmesine neden oldu.
Öyle ki, kırk yıllık “Milli Görüş” düşmanı CHP’nin sıralarını Saadet Partisi adaylarına açtığını gördük. Türkiye’nin eskiden beri süregelen tartışmalarında tarafların ve önceliklerin değişebildiğine tanık olduk. Hatta seçimlerin kaderini belirleyecek bir yüzdenin (Kürtlerin ve dindarların) kimliğine, içinde bulunduğu çevreye göre değil, somut sıkıntı ve sorunlara ya da rasyonel taleplere göre karar verebileceği beklentisi öne çıkıyor. Uzun zamandır ilk kez “Kürtler asla CHP’nin adayına oy vermez” denilemiyor ya da “Sekülerim, AB’ciyim ama Temel Karamollaoğlu’na oy vereceğim” cümlelerini duyabiliyorsunuz.