HABERTÜRK GENEL YAYIN YÖNETMENİ ERDOĞAN AKTAŞ:"TELEVİZYON HABERCİLİĞİNE REKABET GETİRDİK"

Birinci kısımda yer alan habercilerin, olaylara tek taraflı bakarak, kendi doğruları üzerinden kamuoyuna yön vermeye çalıştıklarını görüyoruz. Alternatif kanallar ise haberin kendisini öne çıkararak bilgilendirmeyi amaç ediniyor. 'Kim doğru söylüyor?' sorusunun cevabını arayanların farklı kanallar arasındaki gel-gitleri, unutulmuş olan 'doğru habercilikteki rekabeti' yeniden gündeme getirdi.

Habertürk Genel Yayın Yönetmeni ve 'Kim Haklı' programının sunucusu Erdoğan Aktaş, habere bakışı ve sunum tarzı ile görsel medyada kendine has yer edinen isimlerden biri. "Kısa süre öncesine kadar ortada rekabet yoktu. Herkes vitesi boşa almış kafasına göre takılıyordu. Yaptığımız yeniliklerle haber kanallarına habercilik anlamında rekabet getirdik." diyen Aktaş'ın vurgu yaptığı rekabet ve doğru habercilik, Habertürk'ün yayınların da yansıyor. Kanalın, mahkeme süreci devam eden Ergenekon terör örgütü (ETÖ) davasındaki tavrı, bunu doğrular nitelikte. İlkeler doğrultusunda hareket ettiklerini söyleyen Aktaş, "Ne soruşturma ve mahkeme süreci küçümsenmeli, ne de suçlu olup olmadığı belli olmadan insanların zarar görmesine göz yumulmalı. Yaptığımız her yayında son derece titiz olmaya çalışıyoruz" diyor.

Televizyon haberciliğinin kan kaybettiğine inanmasa da habercilikte objektiflikten uzaklaşıldığını savunan Aktaş, bunu çeşitli nedenlere bağlıyor. Reyting savaşı, kaliteli personel yetersizliği, egoların her şeyin önüne geçmesi bunlardan birkaçı... "Bu süreçte Habertürk'ün yerini nerede görüyorsunuz?" sorusuna, "Hukuka saygılı ve demokrasiye âşık tutumuyla yayınlarını sürdürüyor. Zaten bu yüzden objektif habercilikte fark atıyor. Yapmaya çalıştığmız şey, televizyon haberciliğinde rekabeti artırmak ve kaliteyi yükseltmek." şeklinde cevap veriyor. Türkiye'de insanların kutuplara savrulduğunu da hatılatan Aktaş'ın çözümü belli: "Hukukun üstünlüğünden de, demokrasiden de vazgeçemeyiz."

'Düşünmenin suç

olduğu dönem bitti'

"Herkesin malumu olduğu üzere, demokrasimiz sıkıntılı, sorunlu... Bu sorunları aşabilmenin en önemli yolu da, 'sağlıklı tartışma ortamlarının' oluşturulması. Çünkü Türkiye'de bir dönem düşünmek, konuşmak bile suçtu. Ancak en azından o günler kısmen de olsa geride kaldı. "

Zaman