03 Mar 2025 21:25 Son Güncelleme: 03 Mar 2025 23:33

Sırrı Süreyya Önder Habertürk’ün ekran yasağını deldi: Öcalan’ın kafasındakileri ilk kez anlattı!

DEM Partili Sırrı Süreyya Önder, bu akşam Habertürk TV'de "HDP’lileri yayına çıkartmam" diyerek kendilerine ambargo uygulayan Mehmet Akif Ersoy’un konuğu oldu.

DEM Parti Milletvekili ve İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder, 2020'de "Terör örgütü ile aralarına mesafe koyduklarını ifade etsinler, hemen yayına alayım" diyen Habertürk TV Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy’un canlı yayın konuğu oldu.

Programda, “İmralı'daki temasın perde arkası, Devlet Bahçeli-Selahattin Demirtaş görüşmesinin detayları” konuşuluyor. Programda ayrıca İmralı'dan yeni fotoğrafların da ilk kez paylaşılacağı belirtiliyor.

Sırrı Süreyya Önder Habertürk’ün ekran yasağını deldi: Öcalan’ın kafasındakileri ilk kez anlattı! - Resim : 1

Sırrı Süreyya Önder'in açıklamasından satır başları şu şekilde:

"Öncelikle teşekkür ederim. Aslında ikimizle de sınırlı olmaması lazım, insanlarımızın birbirini bu içtenlikle dinlemesi gerekiyor. Önyargılarını bir sügeçten geçirmeye ihtiyacı var. Dünyada bizim kadar böyle bir meselede bu kadar can ve zaman kaybına uğramış hiçbir yer yok sanki. Asker, polis, Kürdün evladı toprağa giren kim var ise onların hatırasının önünde eğiliyorum. Geride bıraktıkları giden canı getirmek mümkün değil. Kalanların yaralarına bir nebze olsa çare olmaya çalışmak gidenlerin anısına yapabileceğiz sağlıklı bir iş olur.

Şehit aileleri gazileri, Kürtlerin mağduriyetlerini incitmeyecek. Geleceği kurarken, bu ülkenin en mutenna yerine koyarak çocukların gözüne bakarak bu barışı kurmamız gerekiyordu. Ait olmadıkları sorumlu olmadıkları bir meseleyi biz dövüştük şimdi de siz dövüşün gibi bir haksızlık söz konusu. Şehitlerimiz bizim için aziz, onlara hak ettikleri saygıyı ciddiyeti göstereceğiz ancak barışı kurarken evlatların gözlerine bakacağız onlara böyle bir miras bırakmayacağız.

"BU MESELENİN DEVLET BEY'LE ÇÖZÜLECEĞİNİ SÖYLEMİŞTİM"

Canlar söz konusu. Bütün dünya bir araya gelse giden canı getiremez. İkincisi de zaman. Bu anlamda büyük bir iş. Devlet Bey bire bir insan ilişkilerinde şu siyasi yaşamda gördüğüm haza en zarif insanlardan birisidir. Aslında insanlar da buna tanık oldu. Fakat hafıza-ı beşer nisyan ile malul. Efendim Ahmet Türk cezaevine alındığında açık açık beyan ederek; yani 2016-17 gibi tarihti. Orada gazetecileri topladı, Ahmet Bey'in behamahal tutuksuz olarak yargılanmasını söyledi. Nitekim bu iddiasının arkasında durdu. Nitekim Ahmet Abi'nin sağlık sorunları vardı, hala vardı. İmrali'ya gelirken ona bir dinamo oldu. Ahmet Bey tutuksuz yargılanmaya başladı. Daha önce değişik adlarla kurduğumuz partilerin milletvekilleriyle her vesileyle tokalaşan, halini hatırını soran, yakınını kaybettiğinde taziye için mutlaka arayan ama siyaseten en sert şekilde tartıştığımız bir rakimizdi. Fakat bu asaleti Devlet Bey'den başka pek kimseden görmedik. Kendim cezaevine girdiğinde, Pervin Hanım üzerinden bana 'geçmiş olsun' mesajı göndermişti. Yapabileceği bir şey olup, olmadığını sormuştu.

Bu konuda farklı görüşüm vardı. 11 yıl önce dile getirmiştim. Birinci çözüm süreci sarsıntıya uğramıştı. O zaman bu meselenin Devlet Bey'le çözüleceğini söylemiştim. Bu işte ciddiyet ve samimiyet iki altın anahtar. Yaptığınız iş büyük iş. Canlar sözkonusu. Bir canın bütün dünya bir araya gelse giden canı geri getirmek mümkün değil. İkincisi zaman, taklidi yok. Akıp gider. Bıraktığı tahribat bir yanda. Böyle büyük işe kalkışanlar bununla doğru orantılı ciddiyet ve samimiyetin sahibi olmalılar. O anlamda bu lafı söyledim. Biraz da tanıdığım için Devlet Bey'i söyledim.

Sırrı Süreyya Önder Habertürk’ün ekran yasağını deldi: Öcalan’ın kafasındakileri ilk kez anlattı! - Resim : 2

"BARIŞ HALAYI ÇEKECEĞİZ' DEDİ"

Bahçeli'nin çıkışı olduğunda biz sayın Cevdet Yılmaz, sayın Ahmet Türk, ben, sayın Bekir Bozdağ ve sayın Abdülhamit Gül'le beraber Şenyaşar ailesinin barışına vesile olmuştuk. Bunun yemeği yapılacaktı. Onun biçimi, yeri, zamanına dair toplantı halinde Meclis'teydik. Birdenbire ortalık kalkıştı. Korumaları Cevdet Bey'e telefon getirdi. Bekir Bey'i aramaya başladılar. 'Efendim sayın Bahçeli konuşma yapmış' dediler. Tutanakları geldi, okuduk, sarsıcı bir konuşmaydı. Defalarca okuduk, videosunu seyrettim. Onun üzerine o toplantı akamete uğradı. Ahmet Türk'le benim odama geçtik. 'Başka zaman toplanırız şu an büyük bir şey gelişti' dedik. Odama oturduk, ilk defa asistan arkadaşım aradı 'Sayın Bahçeli'nin makamından arıyorlar, görüşmek istiyor' diye. 'Buyrun bağlayın' dedim. Diafona aldım, Ahmet Abi de dinliyordu. Sağlığımı sordu, ben de onun sağlığını sordum. 'Barışı görelim ondan sonra Allah emanetini alsın' dedim. 'Olur mu efendim daha barış halayı çekeceğiz, kendinize kondurmayın' dedi. "Çiviyi arşı alaya çaktınız, henüz değerlendirmeye boyumuz yetmiyor" dedim. Ahmet Abi ile sohbet ettiler. Karşılıklı kapattık. Sonra kendisini ziyaret ettik.

Sayın Özgür Özel'e teşekkür ederim. Bu meselede kendisini gayet duyarlı sorumlu gördük. Hiçbir çatışma ilelebet sürmez. Partiden arkadaşların beni yeniden davet etmesine dedim ki yeni bir süreç olmalı artık. Davet üzerine geldik ama bu süreç olarak adlandırılamaz. Süreç ancak iki tarafla bir şey açıklar ancak öyle olur. Özgür beyin bu durumu süreç olarak algılamasının vebali bana aittir.

"ÖCALAN BİRİNCİ ÇÖZÜM SÜRECİNDE DE SİLAH BIRAKMA NOKTASINDAYDI"

2015'te 2012'de diyelim kendisiyle birlikte bir süreç yürüttük. Dolayısıyla tanıdığımız bir insan kapasitesini hakimiyetini bildiğimiz bir insan. Bu gittiğimizde normalde kendisi tokalaşır ve yer gösterir ve buyur eder. İlk bir birbirimize sarıldık normalde böyle bir insan değildir. Sağlığımı sordu arkadaşları sordu normalde biz bir aktarım yaparız dışarda şu gelişmeler var diye. Pervin hanım konuşur önce sorularını sorar kendi fikirlerini söyler, devlet yetkilileri de oturur beklerler. Bu sefer bizi durdurdu dedi ki zamanımızı verimli kullanalım, aktarım yapmak istediğinizin farkındayım ama bu sefer yalnızca ben konuşayım dedi. Mevzuya dahil olmadık büyük bir akıcılıkla bugün bildirisinde açıkladığı şeyi tarihsel sosyolojik arka planını anlattı. Bunların tarihsel olarak neden gerekli olduğunu anlattı. Tarihsel olarak nereye yaslandığını anlattı. Aslında Öcalan birinci çözüm sürecinde de silah bırakma noktasındaydı. Çok uzun sürer daha önce olanları anlatmak. İnsanlar çok vicdansızlar. 1. sürecin akamete uğraması konusunda yav bunu bir anne de izliyor biz ya da başkaları can üzerine pazarlık yapar mı diye sormuyor. Bu ülkenin trajedisidir sorun olan alanı ekmeğe bağlarsın bunun çözümü için tedbirler gelişir kendi sektörlerini oluşturur o viledalı her şeyi bildiği insanlardan tut silah tüccarlarına kadar herkes rant sağlar.

İnsanın midesi kaldırmıyor. Bir ana ve bir evladı gözünün önüne getir doğuştan sahip olduklarını gözünün önüne getir. Beş dakika teffekkür etmeden arada hiçbir gri alan yok itiraz etme yok yaftalama var. Çatışmalı süreçler üç organımıza ağır hasar veriyor. Kalbimize, gözümüze ve kulağımıza. Kalp nasır bağlıyor göz görmez kulak duymaz oluyor. Herkes bir irade beyanında bulundu. PKK, Öcalan, güç kuvvet veren ülkeler irade beyanında bulundu. Devlet hükümet irade beyanında bulundu. Herkes bir çağrı beyanında bulunuyor.

"TERÖR ÖRGÜTÜ İLE ARALARINA MESAFE KOYDUKLARINI İFADE ETSİNLER"

Mehmet Akif Ersoy, 2020 yılında yayımlanan yazısında, HDP’lileri yayına çıkartmadıkları için eleştirildiklerini belirtmişti. Ersoy açıklamasında şu ifadeleri kullanmıştı:

“Terör örgütü ile aralarına mesafe koyduklarını ifade etsinler, hemen yayına alayım. Devletin birliği ve vatanımızın bütünlüğüne kastederek, silahlı kalkışma yürüten PKK terörüne karşı; vatanımızı milletimizi demokrasimizi savunma mücadelesini yurt içinde ve dışında kanıyla canıyla sürdüren güvenlik güçlerimizin bu şerefli, uluslararası ve ulusal hukuk açısından tamamen meşru olan mücadelesine saygılı olmayan, PKK'yı terör örgütü olarak görmeyen ve kanlı eylemlerini açık seçik bir şekilde kınamayan kişileri ve temsilcileri tartışma programlarına evrensel yayıncılık ilkeleri ve kendi yayın çizgimiz gereğince davet etmiyoruz.

HDP Muş Milletvekili üzerine alınmış olacak ki bu paylaşımıma cevaben ‘Devlet, vatan, millet sizin tapulu malınız mı?’ diye başlayan bir tweet attı. Akabinde herkes sesin çıktığı noktaya yöneldi. Özetle biz; ‘PKK terör örgütüyle arasına mesafe koymayan’ dediğimiz anda, HDP’liler üzerine alındı, vatandaş da elbette meseleyi anladı.

HDP terör karşısında sessiz kalınca, toplumsal siyasal tartışma zemininin ve dolayısıyla medyanın dışına düştü. Terör, siyaseti zehirleyince tartışma zemini de daralır ve terörle arasına mesafe koymayanlar bu zeminin dışına çıkar.”