03 Şub 2012 18:21 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:18

SERHAT ALBAYRAK İLE FİKRİ AKYÜZ İŞTE BU YAZI YÜZÜNDEN TELEFONDA KAPIŞTI!(MEDYARADAR/ÖZEL)

Fikri Akyüz'ün RotaHaber'de yeralan"Aydın Doğan-Rasim Ozan-N.Alçı Buluşması" başlıklı bu yazısı Yeni Aktüel dergisi ile iplerinin kopmasına neden oldu.

İşte o yazı...

Geçen hafta gerçekleşen bir buluşma bazı haber siteleri dışında nedense fazla yankı bulmadı. Niye bulmadı bilmiyorum..

Buluşma bir ev buluşmasıydı, üç saat süren bir buluşmaydı. Buluşulan yer Üsküdar’daki bir yalı dairesi idi.

Ev sahipleri Rasim Ozan Kütahyalı-Nagehan Alçı çifti idi. Konuk ise “sadece” Aydın Doğan’dı.

Buluşma ilginçti.. Çünkü konuk, her ne kadar bazı organları elinden çıkmış olsa da hala Türkiye’nin bir numaralı basın patronuydu.

Ev sahipleri ise Rasim Ozan ile Nagehan Alçı’ydı.

Şimdi buluşmaya geçmeden önce bakalım kim kimin hakkında ne demiş?

(Öyle ya.. Biz “yandaşlar” Ertuğrul Özkök’ün, Ahmet Hakan’ın, Yılmaz Özdil’in geçmişte yazdığı yazıları bir bir ortaya dökerken bundan imtina etmiyoruz da biz “yandaşların” Aydın Doğan ve grubuna neler yazdığını niye köşemize aktarmayalım? Tutarlılık diye bir şey varsa olması gereken budur..)

17 Kasım 2010 tarihinde Taraf gazetesinde Rasim Ozan bakın ne yazmış? Yazının ilgili kısımlarını okuyalım:

“Aydın Doğan, hükümetin vergi affıyla bayram etti. Vergi kaçırma cezası kuş gibi hafifledi.Doğan medyası kodamanları da bir bayram daha ederler.. Oysa Hürriyet gazetesi Ahmet Kaya’yı linç ettiren bir gazetedir. Bu linçte sadece Özkök değil, Aydın Doğan da suçludur. Elbirliği ile Kaya’yı katlettiler.”

Şimdi aynı gazetenin 26 Mayıs 2010 tarihli nüshasından bir bölüm aktaralım:

“Doğan Medyası çoktan beridir ’Kılıçdaroğlu basın bülteni’ olarak çıkıyor. Amaç, bu operasyon sonunda CHP’nin iktidar olması.. Böylece hem vergi cezalarından kurtulmak hem de Kılıçdaroğlu’dan Hilton arazisi için izin koparmak..”

Şimdi gelelim buluşmaya.. Aslında bu buluşmadan önceki ilk buluşma bu yılın Ocak ayı içinde Aydın Doğan, Enis Berberoğlu, Sedat Ergin, Nazlı Ilıcak, Nagehan Alçı buluşmasıydı..

(Bu buluşmaya Özkök ve Hakan da çağrılacaktı ancak Nagehan Alçı karşı çıktığı için Doğan davet etmekten vazgeçti.)

İkinci buluşma ise Nakkaştepe’de Aydın Doğan, Rasim Ozan ve Nagehan Alçı’nın bir restaurantta bir araya geldikleri yemekli toplantı idi..

Son buluşma ise, yukarıda bahsettiğim ev buluşması..

Evet, bu buluşma ile ilgili önce şu yalı dairesi meselesinden bahsetmek isterim. Rasim Ozan ve Nagehan Alçı, bana gore bu imkanlara sahip olan gazeteciler..

Her ne kadar Rasim Ozan iki yıl öncesine kadar bir çatı katında oturuyordu ise de daha sonra pek çok tv’de program yaparak yani çalışarak belli bir gelir seviyesine ulaştı.

Nagehan Alçı ise, geçen yıl vefat eden babası rahmetli Rüştü Alçı’nın büyük bir madenci olması nedeniyle ciddi bir miras sahibi oldu.

Dolayısıyla kazandıkları para birilerinin diline dolaşmamalı, bu maddi artışın çalışarak ve miras yoluyla elde edilen bir gelirden kaynaklandığı gerçeği gözardı edilmemeli..

Evet gelelim buluşmanın içeriğine..

Aydın Doğan gibi bir isim niye Rasim Ozan gibi, hem medya deneyimi az hem de kendisine alenen “kaçakçı” diyen biri ile üstelik evinde buluşur ve üstelik üç saat konuşur?

Ya da Rasim Ozan gibi, yazdıklarının üzerinden daha 1,5 yıl bile geçmemişken kaçakçı dediği birini evinde niye ağırlar?

Niye “Yakında ellerine kelepçe vurulacak” dediği kişi olan Ertuğrul Özkök’ün patronunun eline kelepçe takmayı değil ama eline kek ve ballı börekvermeyi tercih etti?

Evet olay sıradan bir olay değil.. Zira iktidar ve siyaset ilişkisinin nereye vardığını gösteren ibretlik bir durumla karşı karşıyayız.

Bu buluşmadan Rasim Ozan’ın patronu olan, benim de patronum olan Serhat Albayrak’ın haberinin olmaması düşünülemez.. Kaldı ki haberi var..

Rasim’in diğer patronu olan Osman Gökçek’in ise haberi yok.. Zaten Osman Gökçek’in bu buluşmaya sıcak baktığını da zannetmiyorum..

Ama asıl olan şu:

Aydın Doğan bu buluşmayla ne kazandı ne kaybetti?

Kazandı,çünkü Başbakan Erdoğan’la arayı sıcak tutmaya çalışan Doğan, bunun Rasim Ozan kanalıyla Serhat Albayrak üzerinden gerçekleşebileceğini düşündü ve gerçekleştirdi..

Kaybetti,çünkü Ertuğrul Özkök’e “Öz-deccal” diyen, Ahmet Hakan’a “İmam’ın illegal oğlu, Özkök’ün yardakçısı” diyen Rasim Ozan’la buluşarak, 20 yıl kendisine “hizmet” etmiş olan Özkök’ü ve çok okunan bir yazar olan Ahmet Hakan’ı bir “kek ve ballı börek”e satmış oldu!

Rasim Ozan’a gelince..

Kazandı,çünkü bir gazetecinin hem iktidarın gücünü arkasına alabileceğini hem de iktidarla kavgalı bir basın patronunu evinde ağırlayabileceğini göstermesi açısından “güçlü bir gazeteci” imajı verdi..

Ama “güçlü gazeteci” olmak ile “tutarlılıktan güç alan gazeteci” arasındaki farkı zannımca tetkik etmede zorlandı.

Kaybetti, çünkü “kaçakçı” dediği kişiye evinde yemek verdi. (Evden bir takım malları konuğun “kaçırmaması” için önlem aldığını zannetmiyorum..! )

Kaybetti, çünkü benim başıma gelenlerin kendisinin de başına geleceğini kestiremedi..

Nagehan Alçı ise ne kazandı ne kaybetti.. Çünkü zaten CNNTÜRK’te program yapıyordu, yani zaten patronuydu..

Evet, dört kızı belli bir eğitim almasına, belli bir gelire sahip olmasına rağmen 76 yaşındaki Aydın Doğan’ın hala bu ihtirasla torunu yaşındaki kişiden himmet bekleme aşamasına gelmesi hazin bir durumdur.

Bu buluşmaya kim karar verdi, hangi etkili siyasetçi işin içinde, biliyorum ama ismini yazmak istemiyorum. Zira “Belgen, kaydın var mı?” sorusuna cevap veremem.

Kaldı ki bunları bana aktaran kişinin zarar görmesini istemiyorum..

Evet yukarıda “Benim başıma gelenleri Rasim iyi bilir” demiştim.

27 Nisan muhtırası, kapatma davası, başartüsü değişikliği gibi alengirli mevzularda Türkiye’nin en marka programları olan 32. Gün’de, Siyaset Meydanı’nda, Teke Tek’te, Objektif’te, Basın Kulisi’nde, Türkiye’nin Nabzı’nda, İskele Sancak’ta, Tarafsız Bölge’de en keskin mücadeleyi verenlerden biri ben iken bir “çöp gibi kullanılıp” atılanlardan biri de ben oldum.

Yine Sevilay Yükselir işte o günlerde yani daha 3-4 yıl öncesine kadar “Abdullah Gül Çankaya’ya çıkarsa orası tarikat yuvası olur, orası Atatürk’ün köşkü, heyyy.. “derken, Aydın Doğan ve ekibi Ak Parti’ye ağzına geleni söylerken birileri bedel ödüyordu.

Ama Sevilay Yükselir’e Sabah’ın “göbeği”nin teslim edilmesinden imtina edilmediğini de hepimiz biliyoruz!

Neticede yamuk duruş, dik duruşa karşı bir kez daha galip gelmişti.

Ben Ahmet Hakan’ın Tarafsız Bölgesi’ne ve Habertürk’e sık sık çıkarken Rasim’in sesi hala kulaklarımdadır..

“Fikri, Ahmet Hakan’ın programına çıkma, onlar sakıncalı..” diyen Rasim’di..

Tarafsız Bölge’ye çıkarken köşesinde “Fikri Akyüz artık kapağı Hürriyet’e atar” diyen ise Sevilay Yükselir’di..

Ne oldu? Devşirildim mi? O programlarda Çetin Doğan’la, İlhan Cihaner’le, Canat Arıtman’la, Tansel Çölaşan’la, daha pek çok müzmin muhalifle bir ideal uğruna dişe diş mücadele ederken fikirlerimden mi döndüm?

Hayıflanmak anlamında söylemiyorum ama ben hala bir kenar semtte 750 TL kira bedelli bir dairede otururken, 2006 model bir otomobile sahip olan biri olarak beni devşirebilecek bir tek mahlukun olması mümkün müdür?

Hala Aydın Doğan’ın bu memleketin başına yıllarca çorap ördüğünü söylüyorum..

Neticede, Rasim kardeşim, benden sana bir ağabey tavsiyesi..

Ya, kaçakçı dediğin bir adamı eve çağımayacaktın..

Ya da evine çağırma ihtimali bulunan birine kaçakçı demeyecektin..

Hele hele, bugün seni destekler görünen camiamızın “ağabeylerinin” bir kalemde adamı çöp gibi fırlatıp atacağını öngörmeliydin.

Ama belki de sen doğru yoldasın..!

Çünkü ben iktidarın icraatının %80’inini vicdani huzurla desteklerken adım “yalaka” oldu..

İktidarın icraatının % 20’sine tepki verirken adım “Sen de mi Brütüs?” oldu..

Rasim, iktidara yakın sitelerden bazıları bak daha dün nasıl bir utanmazca manşet attı:

“Mehmet Altan kovulduktan sonra Star’ın tirajı patlama yaptı”.

Bakarsın, yazmakta olduğun Takvim yakında tirajda patlama yapmış!