HABER OLİMPİYATLARI YAPILSA FARK ATARIZ!
Milliyet yazarı Ali Eyüboğlu'na göre Londra Olimpiyatları'nda başarı gösteremeyen Türkler "haber olimpiyatları" düzenlense dünyanın tozunu attıracak.
Peki Ali Eyüboğlu neden böyle düşünüyor? İşte bugünkü yazısından ilgili bölüm...
Her milletin yetenekli olduğu konular var.
Pekin’den sonra Londra’daki olimpiyatlar gösterdi ki, olimpik
sporların insanı değiliz.
Ama ‘haber olimpiyatları’ düzenlense, dünyanın tozunu attırırız;
hem de her branşta.
Çünkü habercilik açısından her dakika, ‘son dakika’ bu ülkede.
Terör olayları, trafik kazaları, siyaset gibi ‘rutin’ haberlerle de
sınırlı değil Türkiye’nin haber kaynağı.
Şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin, Allah aşkına dünyanın
hangi ülkesinde var bu haber çeşitliliği ve zenginliği?
Hepsi birbirinden ilginç
Dünyanın neresinde,
nişanlısından ayrılmaya karar veren bir kız, iki tarafın ailesinin
ortak kararıyla ‘tecavüz etsin de bitirsin bu işi’ diye
nişanlısıyla birlikte bir odaya hapsedilir?
Bir iletişim fakültesi düşünün.
Dekan, öğretim görevlisine, “Yüksek lisans ve doktora tezlerinden
kimlerin kalıp, kimlerin geçeceğini kararlaştırdım, sen altını
imzala” diyor.
Öğretim üyesi kadın gereğini yapmayınca dekandan tehdit
geliyor.
Kadının başvurduğu mahkeme, polisin öğretim görevlisini, dekandan
korumasına karar veriyor.
Cibuti’de bile olmaz bu!
Pazar akşamı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ATV ‘Gündem
Özel’de gazetecilerin karşısındaydı.
Canlı yayında Star yazarı Elif Çakır, Başbakan’a şöyle bir soru
yöneltti:
“Ergenekon Soruşturması, Fırat’ın ötesine geçecek mi?”
Başbakan, bu soruya “Evet” ya da “Hayır” diyebilir mi?
Diyemez, dememeli.
Zira ‘Ergenekon Soruşturması’ savcıların işi.
Türkiye’den başka hangi ülkede Başbakan’a yöneltilir böyle bir
soru.
Şeytanın bile aklına gelmez
Bu ülkenin ‘define
avcıları’ bile ödüllük.
Hangi milletin aklına gelir böyle bir yöntemle define avcılığı
yapmak.
Ellerine geçirdikleri define haritasındaki eserleri ortaya çıkarıp
satmak için gidip valiliğe resmi başvuru yapıyorlar.
Başvuru dilekçesinin bir satırında ‘drama’, bir satırında ‘grama’,
üçüncüsünde ise ‘dırama’ yazacak kadar Türkçeleri kıt, ama şeytani
zekaları yüksek adamların.
“TRT’ye üç bölümlük Çanakkale belgeseli çekeceğiz” diye izin
istiyorlar.
TRT’den başka bir kanalın adını verseler kimsenin inanmayacağını
biliyorlar çünkü.
Valilikten aldıkları izinle Bizans Dönemi’ne ait kalıntıların
bulunduğu yere ‘set’ kurup, çekim yapmak yerine ‘kepçe’le işe
girişince yakayı ele veriyorlar.
Gözaltına alınan sekiz kişinin savunmasısya şöyle:
“Her şeyimiz yasal. ‘Siperdeki Vatan’ belgeseli için kepçeyle siper
açıyorduk. Burası muz cumhuriyeti değil, Türkiye.”
Var mı ötesi?