KALBİM KIRILDI | Yolda yürürken yaklaştığım her kişi benden kaçtı. Sanki oturup avuç açmamı daha güvenli buluyorlardı, yürürken benden daha çok rahatsız olmuşlardı. Gözlerime bakmadan üzerimden geçen acıma, garipseme ve huzursuzluk dolu bakışlar kalbimi kırmaya başladı
Benim de onlar gibi, gülen, ağlayan, rüya gören, acıkan bir insan olduğumu unutmuşa benziyorlardı. Birini dışlamak, kendinden ayırmak ne kadar da kolaydı! Hiç var olmasam daha iyi gibiydi... Bu his içime işledi, kendimi hayli kötü hissettim çünkü kendime bakışımı da etkiliyordu. Gerçekten bu durumda olan insanların kendileriyle ilişkisinin ne kadar hırpalanmış olabileceğini tahayyül etmekte zorlandım.
Üzüntüyle Galatasaray Lisesi’nin önünde oturdum, simitin sarılı olduğu kağıdı önüme serip “Yardım eder misiniz?” diye bağırmaya başladım. 5 dakika sonra önümde 14 lira vardı; erkeklerden çok kadınlar yardım etti. Derken... İlk defa biri gözlerime baktı: Bir evsiz! Yanıma yaklaşıp cebinden bozukluk çıkardı. Ona hemen haber yaptığımı, onunla da konuşmak istediğimi, yanıma oturursa sevineceğimi söyledim. Kazım Abi’yle böyle tanıştık. “ Neden yanıma geldin?” diye sordum. “Bana benziyordun da ondan...” dedi.
“GÖRÜNMEZ VE DOKUNULMAZIZ BİZ” | Kazım Abi 58 yaşında... 15 yıldır sokakta yaşıyor. Eski bir müzisyen, uzun yıllar sokaklarda gitar çalarak para kazanmış. Ama 2 ay önce bir gece Gezi Parkı’nda uyurken gitarını çalmışlar: “Hep çantamın kenarına bağlar, çantamı da yas tık gibi başımın altına koyardım. O gece bağlamadım gitarı, sabah bir baktım gitmiş... Hayat daha da zor artık çünkü ben kimseden para isteyemem. Beni tanıyanlar ben istemeden yardım ediyorlar bana... Keşke almasalardı gitarımı ...”