"GÜNDEMİ PERDELEMEYE ÇALIŞAN GAZETECİLER VAR!.." İSMAİL KÜÇÜKKAYA KİMLERİ İMA ETTİ?
İsmail Küçükkkaya, Akşam'ın başarılarını sıralarken birilerine laf göndermeyi de ihmal etmedi...
İnsanların yüreklerine dokunan gazetecilik
Gündemde, bütün hızı ve hararetiyle açılım var değil mi?
O sürecin başlangıcında, uluslararası boyutu da olan çok ama çok önemli bir gelişme yaşanmıştı. Polis Akademisi'ndeki çalıştaya IRA barışının mimarı Lord John Alderdice katılmıştı, bunu sadece AKŞAM yazmıştı. Arkadaşımız Şenay Yıldız, tam bir fikri takip başarısıyla Lord'un iki gündür Ankara'da olduğunu ortaya çıkardı. Çok önemli temasları oldu...
Yedi ay önce olduğu gibi bu haber başka hiçbir gazetede yok. Bir ayrıntı daha... Toplumsal çatışmaların çözümü konusunda dünyaca ünlü bilim adamımız Vamık Volkan da bir haftadır Başkent'te. Lord Alderdice ile aynı otelde kalıyor. Barkın Şık'ın haberleştirdiği gibi Ankara'da "açılım temasları yapıyor", konunun toplum psikolojisi boyutuyla ilgili tavsiyelerde bulunuyor.
Çok önemli ama asıl meselem bu değil.
İŞSİZE DARBEYİ MANŞET YAPMAK
Gazeteciliğin her gün test edildiği günlerden geçiyoruz. Acımasız rekabet arenasıdır bizim mesleğimiz ama Türkiye, tarihi günler yaşarken en fazla gazetecilerin namusu, başarısı ve yeteneği sınanıyor.
Beni son günlerde çok sevindiren iki gelişme yaşandı, mesleki tatmin duygusundan çok öte bir his...
İlki, milyonlarca işsizimizin derdine çare bulan bir manşetle ilgili. SGK, Sosyal Güvenlik Kurumu, işsizlerin sağlık hizmetinden yararlanma süresini 100 günden 10 güne indirdi.
Haber ilk başta bizim değildi, başka bir gazetede çok küçük yer almıştı. Türkiye, bütün gücünü ve enerjisini Erzincan-Erzurum hattındaki yargı kavgasına ayırırken fark etmiştim. Manşeti değiştirdik, "yargı darbesi tartışmalarını" yine olabildiğince büyük verdik ama, haberi detaylandırıp, özel hale getirdik ve "Asıl darbe işsize" manşetiyle çıktık. Ertesi gün başta Medya Mahallesi'nde Ayşenur Arslan olmak üzere eleştirmenler hep bizim haberimizden övgüyle bahsettiler. O gün, galiba binlerce telefon aldık. Olayın da üstüne gittik.
Duyarlı bir kamu yöneticisi olarak Çalışma Bakanı Ömer Dinçer konuya el attı, SGK yönetimi de hiç vakit kaybetmeden yanlıştan dönmeyi erdem bildi, üstelik işsizlerden özür diledi. İşte budur. Bir gazete yöneticisinin bundan daha büyük mutluluğu olamaz.
HACETTEPELİ 20 ÖĞRENCİ ARKADAŞIMIZI KURTARMAK
Bundan bir hafta önce benzeri bir olayı daha yaşamıştık.
Hacettepe Üniversitesi yönetimi, TEKEL işçilerine destek verdikleri gerekçesiyle 20 öğrenci hakkında soruşturma başlatmıştı. Bu haberi Kıvanç El, belgeleriyle getirdi, biz de üst üste iki gün manşet yaptık. YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan anında devreye girdi, "Soruşturmaya ne Hacet" dedi, üniversite yönetimi de başlatılan süreci durdurdu, öğrencilerin ifadelerini almaktan vazgeçti. Lütfen kendinizi bizim yerimize koyun ve bir gazeteci olarak, birer vatandaş olarak neler hissettiğimizi tahmin etmeye çalışın.
Bunlar gibi o kadar çok örnek verebilirim ki sizlere...
Bizim gücümüzü merak ediyorlar, etkinliğimizin kaynağını arıyorlar... İşte budur anahtar; mesleki duyarlılık, yetenek, sezgi, bir de yüreklerimizdeki vicdanımız...
GÜNDEMİ PERDELEME USTALARI
Müthiş bir haber akışı ve yorum bombardımanı altındayız. Gazetecinin tercihleri kendi başına mesaj içeriyor. Gündem belirlemek veya bir konuyu gündemden düşürmek, yani perdelemek amacında olan bir gazetecilik türüyle yarışıyoruz. Medyanın söyledikleri kadar, söylemediklerine bakmak zorundasınız.
Sayfaları bu gözle yorumlamanız lazım. Gizlenenler, küçük gösterilenler, sorulmayan sorular...
Biliriz ki, bir şeyi gözönüne çıkarırken aslında bir başka şeyi de gözardı ediyorlar.
İşsizlik, yoksulluk, öğrencilerin sorunları, gelir adaletsizliği...
İşte bunlar kamusal alana ait temel sorunlar.
Maalesef devlet içi iktidar ilişkisi üzerine kurulmuş olaylardan; haberlerden kaçamayacağımız günlerdeyiz.
Tek yababileceğimiz duyarlı davranmak, manipülasyon aracı haline gelmemek. Bu özeni gösterirken asıl işlevimizi ıskalamamak.
Gazetecilik, kamu çıkarı adına yapılan bir meslek.
Sesi duyulmayan, gücü olmayan kesimlerin taleplerine ve sorunlarına yönelik hassasiyet istiyor.
Vicdan çok önemli bir kavram.
Bilgi ve birikimle birlikte, açık bir sezgi ve temiz bir vicdan.
SAFLAŞMA DIŞINDA MEVZİLENMEK
İşimizin bir bölümü halkın duyarlılıklarını yansıtmak olduğu gibi, bir bölümü de kamu vicdanının yapıcısı ve taşıyıcısı olmak. Siyaset ve medyanın iç içe geçmişliğinin sayısız örneklerini yaşıyoruz. Bir zamanların ikinci büyük gazetesinin verdiği ek, adeta seçim afişi gibi çıkıyor. Dün bazı yazar arkadaşlar dalga geçmişler.
Evet, basın bir iktidar odağı olabilir. Ne var ki, o iktidar sadece halkın yanında olmanın iktidarıdır. Reçetesi de güvenilir, tarafsız, her türlü ideolojik saflaşmanın dışında kendisini mevzilemektir.
Kolay değil elbette; yıllar içinde binlerce olayda test edilirsiniz. Bazen size kızarlar, tepki gösterirler ama son noktada hep saygı gösterirler, sizin herhangi bir kampın içinde yer almadığınızı bilirler. Toplumdan kopanlar safında değil, toplumun tam da içinde ve yanında olduğunuzu... İşte böyle bir gazetecilik...
İsmail Küçükkaya/AKŞAM