Gülse Birsel, yeni havalimanını teftiş etti!
Hürriyet yazarı Gülse Birsel, 29 Ekim'de açılışı yapılan İstanbul Havalimanı'nı 'teftiş ettiğini' açıkladı.
Gülse Birsel, "Yeni havalimanını teftiş ettim" başlığıyla yayımlanan yazısında "Yolu, güvenliği, rüzgârı, doğaya ne kadar zarar verdiği, işçilerin şartları, yağmurda su basıp basmayacağı. Merak ve rivayet çok. O yüzden de 'Ben uçmam abi, birkaç ay otursun orası, sonra bakarım' düşüncesi yaygın. Gittim, gördüm, gezdim, IGA'nın farklı alanlardaki yetkililerine her şeyi sordum" ifadesini kullandı.
"Öncelikle 'Çok uzakmış' hikâyesi doğru değil. En yoğun saati seçip 16.15'te Nişantaşı'ndan çıktım, yirmi dakika mahalle trafiğinde takıldıktan sonra 17.00'de havalimanındaydım" ifadesini kullanan Birsel, devamında şunları aktardı:
— Dönüşte 19.15'te çıkıp 20.00'de eve vardım. Yol düzgün. Fakat ıssız. 18 km kadar benzinci, gözlemeci, hatta sucu bile yok, haberiniz olsun. İç ve dış hatların aynı çatı altında olduğu devasa bir bina. İlk intiba: Arabadan inince minyon biri olmamama rağmen rüzgârdan havalanıp gidiyordum arkadaş! Nişantaşı'nda da rüzgâr vardı, ama o bölge uçuyordu! Sormaya oradan başladım.
Birsel'in IGA yetkililerine yönelttiği bazı sorular ve aldığı yanıtlar ise şöyle:
— İnşaatta çalışan işçilerin fotoğraflarından oluşan bir sergi var. Görür görmez insanın aklına şu geliyor: Hâlâ o protestolar yüzünden tutuklu işçiler var.
En son 26 kişiydi. Aslında o gün o gösteri çok haklı bir sebeple başladı. Ama iş değişti, lastik yakma vesaire gibi endişe verici durumlara gitti.
— Yine de bu yüzden tutukluluk saçma değil mi? Böyle bir projede buna gerek var mıydı?
Bazısı aslında dışarıdan gelen kişiler. Bir de tabii bu emniyetin kararıdır, havalimanının değil.
— Peki sizce bu protestoya yol açan sebepler kimin hatasıydı?
Orada 22 bin insan çalışıyordu. Kaldıkları yer adeta ufak bir şehir. O kamp içindeki halı sahaları, market, cep sineması bile vardı. Ama bu kadar çok insanın yemekleri, inşaata gidip gelmeleri, kalacak yerleri, büyük operasyon. Bunların hepsinden sorumlu insanlar var. Ama bazı şeyler atlanmış, olmaması gerekirdi. Kısa vadede telafi edildi.
— 30 Aralık'ı 31 Aralık'a bağlayan gece Atatürk Havalimanı buraya taşınacak ve bir daha biz sıradan ölümlüler oradan uçamayacağız. Bu taşınmak için çok kısa bir zaman değil mi?
Otomasyon sistemlerinin çalışmasıyla ilgili kurulum bitti. Aslında taşınma dediğimiz sistemler değil, sadece kamyonlar, merdivenler, yer araçları, ofis eşyaları vs.
— 1 gecede taşımak niye? Ev bile taşınmaz o sürede.
Aslında 1 günde değil, dört güne yayılmış bir süreç.
— ‘Yetişiyor yetişti' duygusu yolcuda endişe yaratıyor. ‘Aman aman, şöyle bir otursun da' düşüncesi hâkim. Niye bu kadar acele? Seneye olsa ölür müydük?
(Kikirdiyorlar. Öyle istendi, kem küm diyorlar. Bu konu konuştuğum yetkililerin inisiyatifinde değil tabii. Ama eksiğin olmadığını, taşınma için en uygun ayların da bu aylar olduğunu, mesela ilkbahar-yazda zor olacağını, en az uçuşun kış ocak ayında olduğunu söylediler.)