17 Eyl 2015 17:26
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:53
Gülerce: 'Doğan ve Nokta operasyonunun basın özgürlüğü ile ilgisi yok'
Star yazarı Hüseyin Gülerce'ye göre 'Doğan grubuna soruşturma, Nokta'nın toplatılması ve İpek grubuna baskının basın özgürlüğüyle ilgisi yok'
Bir dönem Gülen cemaatinin sözcüsü olarak anılan ve 17 Aralık öncesine kadar Fethullah Gülen’e en yakın isimlerden biri olan eski Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı başkanı Hüseyin Gülerce, hükümete yakınlığıyla bilinen yeni transfer olduğu Star gazetesinde, "İpek medya grubunun sahibi holdingle ilgili soruşturma, Nokta dergisinin toplatılması ve Doğan Medya Grubu hakkında 'terör örgütü propagandası yapmak'tan soruşturma başlatılması, medya özgürlüğü üzerinden tartışılsın isteniyor. Meselenin medya özgürlüğü ile ilgili olmadığını, Doğan medyasının yöneticileri de, Gülen medyasını kontrol eden Fethullah Gülen de biliyor" ifadelerini kullandı.
Gülerce'nin Star'da "Doğan-Gülen medyası..." başlığıyla (17 Eylül 2015) yayımlanan yazısı şöyle:
Basın, demokrasilerde 4. kuvvet diye biliniyor. İyi de bugün dünyada hangi ülkede bir medya özgürlüğü var? Basit dört soru: 1. Medya, gazete-televizyon patronlarının menfaatleri karşısında özgür müdür? 2. Medya, ülkeyi yönetenlere (Türkiye’de geçmişteki askeri darbe yönetimlerine) karşı ne kadar özgürdür? 3. Global medya diyebileceğimiz, dünya kamuoyunu etkileyen Batı merkezli medyanın, Batılı küresel-emperyalist güç odaklarının emelleri ve çıkarları söz konusu olunca, özgürlüğü var mıdır? Mesela, Batı kültür ve ahlakının hegemonyası adına bu medyanın rolü ve gayretleri, özgürlük adına sorgulanabilmiş midir? Keza Batı merkezli bu medyanın, ABD’nin Irak’ı işgaldeki CIA yalanlarını, gerçekmiş gibi göstererek Amerikan işgaline meşruiyet kazandırmadaki gücü unutulabilir mi? 4. Batı merkezli global medya, Yahudi-Hıristiyan kültür, inanç ve sermaye merkezli olduğu için İslam aleyhtarlığında büyük tesire sahiptir. Müslümanlarla, İslam dünyasıyla ilgili haberlerde asla özgür değildirler.
Demokrasi ve özgürlükler konusunda Batılı medya, güç odakları ve yönetimleri çifte standartlıdır. İşgal, sömürü ve halkları kendilerine göre “terbiye” etme yolunda, hiçbir müeyyide, kural ve ahlak tanımadıkları halde; özgürlük ve demokrasi şampiyonu geçinmektedirler. Kendilerine gelince her şey mubah, her şey serbest, kendileri dışındakilere gelince sureti haktan geçinerek yüksek sesli sorgulama: Hani demokrasi? Hani medya özgürlüğü? Hani insan hakları?
Son günlerde Batı basınından, ABD ve AB yönetimlerinden gelen bize yönelik sorgulamalar için önce bu girişi yapmak zorundaydık.
İpek medya grubunun sahibi holdingle ilgili soruşturma, Nokta dergisinin toplatılması ve Doğan Medya Grubu hakkında “terör örgütü propagandası yapmak”tan soruşturma başlatılması, medya özgürlüğü üzerinden tartışılsın isteniyor. Başta CHP ve MHP, muhalefet partileri de buna öncülük ediyor.
Meselenin medya özgürlüğü ile ilgili olmadığını, Doğan medyasının yöneticileri de, Gülen medyasını kontrol eden Fethullah Gülen de biliyor. Zaman’ın spor hariç bütün sayfaları, Pensilvanya’ya fakslanıyor ve Gülen’in kontrolünden sonra gazete basılıyor. Bu mu medya özgürlüğü? Bu ülkede medya özgürlüğünü en son savunacak, Doğan ve Gülen medyasıdır. Doğan medyasının, darbeler döneminde ve 28 Şubat sürecindeki demokrasi karşıtı duruşunu, rolünü kim unutabilir?
Doğan-Gülen medyası, şu anda Erdoğan’ın yıpratılması, AK Parti’nin yeniden tek başına iktidar olmaması için basın meslek ilkelerini hiçe sayan bir savaş veriyor. Yani bu medya grupları, bugün bir savaş cephesidir. MİT TIR’ları üzerinden hükümetin dışarıya jurnallenmesinden tutun, PKK teröristleri ile polisimizin ve askerimizin aynı kefeye konmasına kadar ortada hainliğe varan bir duruş var. Zaman gazetesi, Cizre için “Gazze değil, Cizre” başlığını attı. Gazze’de Müslümanları katleden İsrail askerleri var. Cizre’deki askerimizi ve polisimizi onlara benzetmek hainlik değilse, akıl tutulmasıdır.
NATO’nun Türkiye’ye müdahale etmesi için kıvranan ve medya özgürlüğüne sarılanların oyunlarını, bu millet görüyor. Asla başaramayacaklar...
Gülerce'nin Star'da "Doğan-Gülen medyası..." başlığıyla (17 Eylül 2015) yayımlanan yazısı şöyle:
Basın, demokrasilerde 4. kuvvet diye biliniyor. İyi de bugün dünyada hangi ülkede bir medya özgürlüğü var? Basit dört soru: 1. Medya, gazete-televizyon patronlarının menfaatleri karşısında özgür müdür? 2. Medya, ülkeyi yönetenlere (Türkiye’de geçmişteki askeri darbe yönetimlerine) karşı ne kadar özgürdür? 3. Global medya diyebileceğimiz, dünya kamuoyunu etkileyen Batı merkezli medyanın, Batılı küresel-emperyalist güç odaklarının emelleri ve çıkarları söz konusu olunca, özgürlüğü var mıdır? Mesela, Batı kültür ve ahlakının hegemonyası adına bu medyanın rolü ve gayretleri, özgürlük adına sorgulanabilmiş midir? Keza Batı merkezli bu medyanın, ABD’nin Irak’ı işgaldeki CIA yalanlarını, gerçekmiş gibi göstererek Amerikan işgaline meşruiyet kazandırmadaki gücü unutulabilir mi? 4. Batı merkezli global medya, Yahudi-Hıristiyan kültür, inanç ve sermaye merkezli olduğu için İslam aleyhtarlığında büyük tesire sahiptir. Müslümanlarla, İslam dünyasıyla ilgili haberlerde asla özgür değildirler.
Demokrasi ve özgürlükler konusunda Batılı medya, güç odakları ve yönetimleri çifte standartlıdır. İşgal, sömürü ve halkları kendilerine göre “terbiye” etme yolunda, hiçbir müeyyide, kural ve ahlak tanımadıkları halde; özgürlük ve demokrasi şampiyonu geçinmektedirler. Kendilerine gelince her şey mubah, her şey serbest, kendileri dışındakilere gelince sureti haktan geçinerek yüksek sesli sorgulama: Hani demokrasi? Hani medya özgürlüğü? Hani insan hakları?
Son günlerde Batı basınından, ABD ve AB yönetimlerinden gelen bize yönelik sorgulamalar için önce bu girişi yapmak zorundaydık.
İpek medya grubunun sahibi holdingle ilgili soruşturma, Nokta dergisinin toplatılması ve Doğan Medya Grubu hakkında “terör örgütü propagandası yapmak”tan soruşturma başlatılması, medya özgürlüğü üzerinden tartışılsın isteniyor. Başta CHP ve MHP, muhalefet partileri de buna öncülük ediyor.
Meselenin medya özgürlüğü ile ilgili olmadığını, Doğan medyasının yöneticileri de, Gülen medyasını kontrol eden Fethullah Gülen de biliyor. Zaman’ın spor hariç bütün sayfaları, Pensilvanya’ya fakslanıyor ve Gülen’in kontrolünden sonra gazete basılıyor. Bu mu medya özgürlüğü? Bu ülkede medya özgürlüğünü en son savunacak, Doğan ve Gülen medyasıdır. Doğan medyasının, darbeler döneminde ve 28 Şubat sürecindeki demokrasi karşıtı duruşunu, rolünü kim unutabilir?
Doğan-Gülen medyası, şu anda Erdoğan’ın yıpratılması, AK Parti’nin yeniden tek başına iktidar olmaması için basın meslek ilkelerini hiçe sayan bir savaş veriyor. Yani bu medya grupları, bugün bir savaş cephesidir. MİT TIR’ları üzerinden hükümetin dışarıya jurnallenmesinden tutun, PKK teröristleri ile polisimizin ve askerimizin aynı kefeye konmasına kadar ortada hainliğe varan bir duruş var. Zaman gazetesi, Cizre için “Gazze değil, Cizre” başlığını attı. Gazze’de Müslümanları katleden İsrail askerleri var. Cizre’deki askerimizi ve polisimizi onlara benzetmek hainlik değilse, akıl tutulmasıdır.
NATO’nun Türkiye’ye müdahale etmesi için kıvranan ve medya özgürlüğüne sarılanların oyunlarını, bu millet görüyor. Asla başaramayacaklar...