Gülen'in pasaportunun iptal edildiği ABD'ye bildirildi
Türkiye, Fethullah Gülen'in pasaportunun iptal edildiğini ABD makamlarına bildirdi.
Türkiye, 28 Ocak'ta Fethullah Gülen’in pasaportunu
“yalan beyanda” bulunarak aldığını ve bu nedenle pasaportunun iptal
edildiğini ABD'ye bildirdiği ortaya çıktı.
Türkiye'den yeşil pasaport alan Gülen'in, bu pasaportunun iptalinin
ardından ise herhangi bir yenileme veya değiştirme talebinde
bulunmadığı öğrenildi.
Kırmızı Bülten ile ilgili konularda uzman avukat Michelle Estlund,
AA muhabirine yaptığı açıklamada, “kişinin Yeşil Kart’ı varsa ve
ABD İç Güvenlik Bakanlığı bu kişinin Yeşil Kart başvurusunda yalan
beyanda bulunduğuna inanırsa Yeşil Kart’ın geri alınması sürecinin
başlayabileceğini” söyledi. Göçmenlikle ilgili konularda uzman
avukat Efe Poturoğlu da Amerikan hükümetinin Yeşil Kartları alma
hakkı bulunduğunu ama bunun için soruşturma başlatılması
gerektiğini belirtti. "Türk hükümetine pasaport için yanlış
beyanname verilmesi Yeşil Kart'ın geri alınmasında otomatik süreç
başlatmaz" diyen Poturoğlu, “Genelde soruşturma açtıkları konular
Yeşil Kart başvurusu yaparken yalan beyanda bulunulup
bulunulmadığı. Ama böyle bir ihbar geldiyse ve soruşturma sonucunda
da doğru çıkarsa Yeşil Kart'ının elinden alınması hakkı doğar" diye
konuştu.
Göçmenlik alanında uzman olan avukat Anis Saleh de bu süreçte
kişinin yabancı ülke pasaportu değil, Yeşil Kart başvurusu yaparken
yalan beyanda bulunup bulunmadığının esas alındığını kaydederek
sözlerini şöyle sürdürdü: “Sadece Türk yetkililere pasaportta yalan
söylediyse ve bu pasaportla ülkeye girdiyse ve ondan sonra gerçek
adı ve bilgileriyle Yeşil Kart'a başvurduysa pasaportta yalan
söylemesi, tek başına sınır dışı edilmesi için yeterli değildir.
Ama Yeşil Kart başvurusunda yalan söylediyse ve yalanı Yeşil Kart
alıp almamasını etkileyebilecek düzeydeyse o zaman hükümet sınır
dışı etme sürecine başlayabilir. Ancak başvurudaki yalanın sonucu
etkileyen bir şey olması lazım. Eğer kişi belirli bir suç işlediyse
belirli örgüt üyesiyse sınır dışı edilebilir.”
EYLEMLERİ KANITLANIRSA...
İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği'nin aralık sonunda İstanbul
merkezli ''paralel yapı'' soruşturması kapsamında, ABD’nin
Pensilvanya eyaletinde yaşayan Fethullah Gülen hakkında yakalama
kararı çıkarması üzerine Türkiye'nin, Gülen’in Interpol’de Kırmızı
Bülten ile aranması talebinde bulunabileceği ifade ediliyor.
ABD’deki önemli Interpol, uluslararası suçlar ve göçmenlik
avukatları, Interpol’de Kırmızı Bülten ile aranan kişilere dair
hukuki sürecini AA muhabirine anlattı.
Interpol bültenlerinin üye ülkeleri bilgilendirme amacı taşıdığını
belirten uzmanlar, önemli olanın, ilgili konuda iki ülke arasındaki
anlaşma ile ABD’nin kendi iç hukuk sürecinin işleyişi olduğuna
dikkati çektiler. ABD’de federal ve uluslararası suç davalarında
uzman avukat Frank Rubino, “Interpol bültenleri sadece
bilgilendirmedir. Bültenler, ilgili kişilerin mutlaka talep eden
ülkeye iade edilmesi gerektiği anlamına gelmez. Bu süreçlerde
önemli olan ilgili konuda iki ülke arasında yapılan anlaşmanın
içeriğidir” dedi.
Talep eden ülkenin aranan kişinin işlediği suçların kanıtlarını
ABD’ye göndermesi gerektiğini, Amerikalı yetkililerin de
Interpol’deki arama gerekçesini, ikili anlaşmanın içeriğine göre
değerlendirdiğini anlatan Rubino, suçluların iadesinde, kişinin
ABD’de yaşaması veya Yeşil Kart’a sahip olmasının ilgili kişiye
ayrıcalık getirmediğini ifade etti.
Avukat Estlund da bir kişinin iadesi veya sınır dışı edilmesinin
ABD’nin kendi iç hukuk sürecinin tamamlanmasıyla mümkün
olabileceğini belirterek “Adalet Bakanlığı, Interpol'le aranan bu
kişinin ABD’de olduğunu öğrenirse önce bu kişi için iç hukukta da
yakalama emri çıkarılıp çıkarılmamasına karar verir. Eğer yakalama
kararı uygun bulunursa savcı atanır ve savcıların gerekli görmesi
halinde de kişiye karşı dava açılır. Talep eden ülke bu kişilerin
terörist eylemlerde bulunduğunu kanıtlayabilirse ilgili kişi iade
veya sınır dışı edilebilir” diye konuştu.
Davada ilgili ülkenin suçlamasının incelendiğini belirten Estlund,
“ABD, suçlamanın iade kriterlerine ulaşıp ulaşmadığına bakar. Ancak
karar, kişinin suçlu veya suçsuz olduğu anlamına gelmez” ifadesini
kullandı. Göçmenlik avukatı Saleh de Interpol'de Kırmızı Bülten'in
hangi konuda çıkarıldığının önemli olduğunu vurgulayarak sözlerini
şöyle sürdürdü: “Kişi burada yasal olarak yaşıyorsa mahkeme kararı
olmadan iade veya sınır dışı yapılamıyor. Terörist eylemler
nedeniyle aranıyorsanız, sınır dışı edilebilirsiniz. Ama bunda da
ABD hükümetinin mahkemede bu kişinin terör örgütü üyesi olduğunu
veya terörist eylemlere katıldığını kanıtlaması, ilgili ülkenin de
kanıtları göndermesi lazım. Ondan sonra ABD yeterli kanıt olup
olmadığına bakar. Savcılar kanıtları yeterli görürse kişiye karşı
dava açılır ve sonra da yargıç karar verir.”
'KIRMIZI BÜLTEN OLMASADA İADE MÜMKÜN'
Suçluların iadesi konusunda uzman hukukçu Douglas McNabb da
Türkiye'nin Gülen'in iadesi için Kırmızı Bülten çıkarması
gerekmediğini söyledi.
Kırmızı Bülten'in daha çok kişinin yerinin bilinmemesi durumunda
etkili olduğunu kaydeden McNabb, Türkiye'nin Gülen için geçici
tutuklama talebi hazırlayıp konuyu büyükelçilik yoluyla ABD
Dışişleri Bakanlığı'na intikal ettirebileceğini belirtti. ABD
Dışişleri Bakanlığı'nın da dosyayı, yakalama emrinin iki ülke
arasındaki anlaşmaya uygun olup olmadığının incelenmesi için ABD
Adalet Bakanlığı'na bağlı Uluslararası İlişkiler Ofisi'ne
göndermesi gerektiğini ifade eden McNabb, şöyle devam etti:
"Uluslararası İlişkiler Ofisi yakalama emrinin iki ülke arasındaki
anlaşmalara uygun olduğuna karar vermesi durumunda, dosyayı
yakalanması talep edilen kişinin bulunduğu bölge savcılığına
gönderir. Burada bir savcı yardımcısı dosyayı üstlenir, ardından
FBI'ya ve Adalet Bakanlığı'na bağlı polis gücüne (Marshals Service)
yakalama kararının kopyası gönderilir. Kişi yakalanır ve
bölgesindeki sulh mahkemesine götürülür."
ABD'deki suçluların iadesiyle ilgili davalar ceza davası olarak
görülmediği için zanlının kefaletle serbest kalamayacağını belirten
McNabb, geçici tutuklamanın ardından Türk yetkililere haber
verilmesi gerektiğini söyledi. Türkiye ile ABD arasında imzalanan
Suçluların Geri Verilmesi ve Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardım
Antlaşması'na göre geçici tutuklama süresi azami 60 gün. Bu süre
içinde iade talepnamesini de içeren kapsamlı iade evrakının ABD
Adalet Bakanlığı'na teslim edilmesi gerekiyor.
Belgelerin ABD Adalet Bakanlığı'na teslim edilmesinin ardından iade
duruşmasının başlayacağını kaydeden McNabb, zanlının Türkiye'ye
dönmeyi kabul etme veya iadesine karşı çıkma hakkı bulunduğunu ama
duruşmada iade yönünde karar çıkması halinde zanlının temyiz
mahkemesine gidemeyeceğini belirtti. McNabb, yine de kişinin derhal
hakim karşısına çıkarılmasını talep etme hakkını ifade eden "habeas
corpus" başvurusu yaparak bölge mahkemesinde yargılanmak
isteyebileceğini vurguladı.
SON KARAR DIŞİŞLERİ BAKANLIĞININ
McNabb, şunları söyledi: "Tüm bu hukuki sürecin ardından iade
emrini geri çevirememesi durumunda, zanlı kendisinin Türkiye'ye
iade edilip edilmeyeceğine dair nihai kararı verecek ABD dışişleri
bakanına gidebilir. Dışişleri bakanına neden iade edilmemesi
gerektiğine dair savunmasını sunabilir ve bu savunma mahkeme
sürecinde ileri sürdüğü savlardan farklı şeyler içerebilir.
Neticede bir kişinin iade edilip edilmeyeceğine dair kararı verecek
merci Dışişleri Bakanı'nın ofisidir."
Göçmenlik avukatı Poturoğlu da ABD ile Türkiye arasında suçluların
iadesi konusunda zaten anlaşma olduğuna dikkati çekerek şunları
kaydetti: “Mesela, böyle durumlarda Türk Adalet Bakanlığı buradaki
ABD Dışişleri Bakanlığı'na talep yolluyor. Talep, Dışişleri
Bakanlığı'ndan ABD Adalet Bakanlığı'na, oradan da kişinin bulunduğu
eyaletteki yerel savcıya gidiyor. Yerel savcı eğer Türkiye ve ABD
arasındaki anlaşma çerçevesinde federal mahkemede dava açmaya karar
verirse bu federal mahkemeye gidiyor. Federal mahkeme de normal bir
dava gibi şahitleri dinliyor, belgeler sunuluyor. Kişinin iade
edilip edilmeyeceği kararını mahkeme veriyor.”
Ancak, son süreçte ABD Dışişleri Bakanlığı’nın da karar
verebileceğini belirten Poturoğlu, “Mahkemenin kararını ABD
Dışişleri Bakanlığı'na tavsiyesiyle beraber göndermesinin ardından
bakanlık genelde mahkemenin tavsiyesine uyar ama uymama hakkı da
var. Yani son kararı Dışişleri Bakanlığı veriyor” dedi..