26 Oca 2014 11:01
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:54
Gülen'den sonra cemaat ne olacak? Sorunun cevabını Ruşen Çakır verdi!
Cemaat hükümet kavgasının ülke gündemini esir almasıyla birlikte bir soru da zihinleri kurcalamaya devam ediyor.
Cemaat hükümet kavgasının ülke gündemini esir almasıyla birlikte
bir soru da zihinleri kurcalamaya devam ediyor. Cemaatin Gülen'den
sonra geleceği ne olacak?
Vatan gazetesi yazarı Ruşen Çakır'a göre bu soru abes ve korku ifadesi dolu bir soru. Çakır'a bu soru Gülen'in bile kafasını kurcalıyor ancak zor bur durum değil.Çakır, ilginç bir örnekle Hizmet Hareketinin Gülen'den sonra da yürüyeceğini söyledi. MHP Türkeş'in vefatından sonra nasıl Bahçeli önderliğinde ilerlediyse cemaat de yine böyle devam edebilir.
İşte Çakır'dan çarpıcı satırlar...
Yaklaşık 25 yıldır şu soruya muhatap oldum, son günlerde de yoğun bir şekilde oluyorum: "Fethullah Gülen’den sonra cemaati ne olur?" Şaşıracak bir şey yok, çünkü Gülen hareketiyle ilgilenen, onu dert edinen ve ona pek de sempati duymayan kişilerin sık sık bu soruyu sorup cevabını aradıklarını duyuyor, biliyoruz. Ama abes bir soru bu. Abes olduğu, her ne kadar bazı sağlık sorunları bulunsa da Gülen’in, bu sorunun ilk ortaya atılmasından en az bir çeyrek asır sonra hâlâ hareketinin başında olmasından anlaşılıyor.
BU SORU KORKU İFADESİ
Bu açıdan bakıldığında "Gülen’den sonra cemaati ne olur?" sorusu isabetli sanılabilir, ama değil. Çünkü bu Cemaat’i anlamayı hedefleyen bir soru değil. Tam tersine onu anlamaya çalışmaktan duyulan korkuyu ifade ediyor. Ayrıca iyiniyetli bir soru olduğu da söylenemez, çünkü bir meraktan ziyade baş edilemeyen bir olguya karşı çaresizliği gösteriyor.
TÜRKEŞ VE BAHÇELİ ÖRNEĞİ
Bu soruyu soranların büyük kısmı içten içe, "nasılsa Gülen’den sonra bu devasa yapı aynı şekilde yola devam edemez, muhakkak parçalanır" diye düşünüyor olmalılar. İlk bakışta akla yatkın bir değerlendirme gibi görünüyor, ancak güçlü liderin ardından hareketinin dağılacağı önermesinin mutlak doğru olmadığına Alparslan Türkeş’in vefatının ardından MHP ve ülkücü hareket örneğinde tanık olmuştuk.
"Başbuğ"un ardından, üstelik olaylı bir şekilde MHP genel başkanı seçilen Devlet Bahçeli, daha sonra yaşanan kopmalara rağmen girdiği ilk genel seçimden ikinci parti olarak çıkmayı bildi. Türkeş liderliğindeki MHP’nin bir önceki seçimde yüzde 10 barajını aşamadığı düşünüldüğünde bu, her ne kadar dönemin konjonktürünün yardımı olsa da, çok çarpıcı bir başarıydı.
BU SORU GÜLEN'İN KAFASINI KURCALIYORDUR
Tekrar Gülen sonrası Cemaat’in geleceği sorusuna dönecek olursak öncelikle şunu söylemek isterim: Herhalde bu soru en çok Gülen’in kendisinin kafasını kurcalıyordur ve muhakkak bu konuda birtakım hazırlıklar yapmıştır, değişen koşullara göre bunları gözden geçirecektir.
NURSİ'NİN YERİNİ KİMSE ALMADI
Bu noktada önümüzde Bediüzzaman Said Nursi ve Nurculuk hareketi örneği duruyor. Nursi’nin yerini kimse almadı, öğrencileri kolektif olarak hareketi sürdürmeye çalıştılar. Fakat çok kısa süre içinde farklılıklar nedeniyle hareket birçok parçaya ayrıldı. Gülen’in 1970’li yılların başında kendi cemaatini oluşturması da Nurcu hareket içindeki, Bediüzzaman’ın öğretisinden kaynaklanan, çoğulcu ruh sayesinde olmuştur.
Vatan gazetesi yazarı Ruşen Çakır'a göre bu soru abes ve korku ifadesi dolu bir soru. Çakır'a bu soru Gülen'in bile kafasını kurcalıyor ancak zor bur durum değil.Çakır, ilginç bir örnekle Hizmet Hareketinin Gülen'den sonra da yürüyeceğini söyledi. MHP Türkeş'in vefatından sonra nasıl Bahçeli önderliğinde ilerlediyse cemaat de yine böyle devam edebilir.
İşte Çakır'dan çarpıcı satırlar...
Yaklaşık 25 yıldır şu soruya muhatap oldum, son günlerde de yoğun bir şekilde oluyorum: "Fethullah Gülen’den sonra cemaati ne olur?" Şaşıracak bir şey yok, çünkü Gülen hareketiyle ilgilenen, onu dert edinen ve ona pek de sempati duymayan kişilerin sık sık bu soruyu sorup cevabını aradıklarını duyuyor, biliyoruz. Ama abes bir soru bu. Abes olduğu, her ne kadar bazı sağlık sorunları bulunsa da Gülen’in, bu sorunun ilk ortaya atılmasından en az bir çeyrek asır sonra hâlâ hareketinin başında olmasından anlaşılıyor.
BU SORU KORKU İFADESİ
Bu açıdan bakıldığında "Gülen’den sonra cemaati ne olur?" sorusu isabetli sanılabilir, ama değil. Çünkü bu Cemaat’i anlamayı hedefleyen bir soru değil. Tam tersine onu anlamaya çalışmaktan duyulan korkuyu ifade ediyor. Ayrıca iyiniyetli bir soru olduğu da söylenemez, çünkü bir meraktan ziyade baş edilemeyen bir olguya karşı çaresizliği gösteriyor.
TÜRKEŞ VE BAHÇELİ ÖRNEĞİ
Bu soruyu soranların büyük kısmı içten içe, "nasılsa Gülen’den sonra bu devasa yapı aynı şekilde yola devam edemez, muhakkak parçalanır" diye düşünüyor olmalılar. İlk bakışta akla yatkın bir değerlendirme gibi görünüyor, ancak güçlü liderin ardından hareketinin dağılacağı önermesinin mutlak doğru olmadığına Alparslan Türkeş’in vefatının ardından MHP ve ülkücü hareket örneğinde tanık olmuştuk.
"Başbuğ"un ardından, üstelik olaylı bir şekilde MHP genel başkanı seçilen Devlet Bahçeli, daha sonra yaşanan kopmalara rağmen girdiği ilk genel seçimden ikinci parti olarak çıkmayı bildi. Türkeş liderliğindeki MHP’nin bir önceki seçimde yüzde 10 barajını aşamadığı düşünüldüğünde bu, her ne kadar dönemin konjonktürünün yardımı olsa da, çok çarpıcı bir başarıydı.
BU SORU GÜLEN'İN KAFASINI KURCALIYORDUR
Tekrar Gülen sonrası Cemaat’in geleceği sorusuna dönecek olursak öncelikle şunu söylemek isterim: Herhalde bu soru en çok Gülen’in kendisinin kafasını kurcalıyordur ve muhakkak bu konuda birtakım hazırlıklar yapmıştır, değişen koşullara göre bunları gözden geçirecektir.
NURSİ'NİN YERİNİ KİMSE ALMADI
Bu noktada önümüzde Bediüzzaman Said Nursi ve Nurculuk hareketi örneği duruyor. Nursi’nin yerini kimse almadı, öğrencileri kolektif olarak hareketi sürdürmeye çalıştılar. Fakat çok kısa süre içinde farklılıklar nedeniyle hareket birçok parçaya ayrıldı. Gülen’in 1970’li yılların başında kendi cemaatini oluşturması da Nurcu hareket içindeki, Bediüzzaman’ın öğretisinden kaynaklanan, çoğulcu ruh sayesinde olmuştur.