"GÜLEN CEMAATİ'NE EN BÜYÜK ZARARI EKREM DUMANLI VERİYOR!.." CÜNEYT ÖZDEMİR'DEN İLGİNÇ ANALİZ!..
Bazen bir davaya iman edenler o davaya en büyük ihanet edenlerdir. Ayarı kaçmış bir inanç, kraldan çok kralcılık, cemaatten çok cemaatçilik pek çok konuyu şirazesinden çıkartabilir.
İşte o yazı...
Bazen bir davaya iman edenler o davaya en büyük ihanet edenlerdir. Ayarı kaçmış bir inanç, kraldan çok kralcılık, cemaatten çok cemaatçilik pek çok konuyu şirazesinden çıkartabilir. Bugün Fethullah Gülen Cemaati´nin yönlendirdiği yayın organları düne göre çok daha hırçın, hoyrat ve vicdansız ise bunda Fethullah Gülen´in değil Gülen´e yaranmak isteyen bazı aklı evvellerin koltuk ve makam sevdalarının büyük payı var. Anladığım kadarı ile bunların başında da Ekrem Dumanlı geliyor.
Ben bugüne kadar Gülen Cemaatine karşı pozisyonumu bir yorumcudan çok, gazeteci kimliğim içinde tuttum. Yani somut doğruların, verilerin üzerine gittim. Önyargılar, taraf tutmalar, hatta iftiralardan çok ortadaki olgulardan hareket ettim. Bu yüzden yıllardır Gülen Cemaati´nin çeşitli okullarından Gazeteciler ve Yazarlar Vakfının çeşitli etkinliklerine kadar pek çok olayı haber değeri görüp defalarca programıma taşıdım.
Geçtiğimiz günlerde Emniyet İstihbarat ile ilgili çıkan 300 küsür sayfalık kitabımda Emniyet´in Gülen Cemaati ile ilişkili olduğuna dair komplo teorileri ortada cirit atarken ve hayli de `iyi satarken´ iftiralara değil sadece mahkeme kararlarına gerçeklere yer verdim.
Bugüne kadar kişisel olarak karşılıklı mesafeyi ve kendi çizgilerimizi koruduğumuz için Cemaat ile bir diyalog yakalamıştık ve bir problem yoktu ta ki geçtiğimiz hafta Skytürk´de katıldığım Serdar Akinan´ın programına kadar.
Biliyorsunuz bu tip tartışma programlarında genelde taraflar bellidir. Karşınızdakinin katı düşüncelerini bilirsiniz. Karşıt görüşleri alıp kapıştırırsınız. Program biter ve elde var sıfırdır. Herkes kendi doğrularını heybesine doldurup kendi yoluna gider. Oysa bu programda farklı bir şey oldu. Mesela Ali Sirmen her zamanki üslubu ile Fethullah Gülen cemaatine `giydirmeye´ başlayınca ben de "Siz bunları diyorsunuz ama ortada dayandırdığınız bir şey yok. O zaman ya bunları dememek gerekiyor ya da birilerinin sizin dediklerinizden hareketle iddialarınızı araştırması gerekiyor" dedim. Keza İlker Başbuğ´un söyledikleri hakkındaki düşüncem de tam olarak budur. Ardından ABD´den bir akademisyen programa bağlandı ona da aynı şeyleri tekrar ettim. Bu iddiaları ya ortaya atanlar ya da 'iddialar' araştırılmalıdır ki herkes doğruyu bilsin ve gerçekleri konuşsun.
Yoksa da sussun.
İşte ezber bozan buydu...
Kanımca umacı yaratarak bir yere varılmıyor. Resmi devletin karşısında gölge boksu yaptığı dün komünistler vardı, bugün Gülen'ciler...
Bunları söyledikten sonra Serdar Turgut da yayına bağlandı, Gülerce de... Ve ilk kez programda genel bir konsensusa ulaşıldı. Ben biraz geri çekildim, Hüseyin Gülerce bir adım geri attı Serdar Turgut diyalog dedi hatta Hakan bey bile belli bir konuda uzlaştı.
Bakıyorum Pazartesi yazısında Zaman´ın Genel Yayın Yönetmeni bu dediklerimizi içine sindirememiş, atıp tutuyor hakkımızda.
Zira o tutuştuğu büyük bir kavganın şehvetini sevmiş belli ki. Gerilimden besleniyor.
Hadi bizi geçelim asıl vahimi yazının devamında bir Genel Yayın Yönetmeninin nerede ise tüm Türk basının mutabakat sağladığı bir konu olan Saylan´ın evinin aranmasındaki hoyratlığı bile kin ve nefretle siyasi bir meseleye dönüştürmekte ısrar ediyor olması.
Vicdandan yoksun, utanç verici...
Bu ne şiddet ne celal!
Aynı cemaat içinde nerede Hüseyin Gülerce, nerede Ekrem Dumanlı?
Aynı cemaatten iki farklı insan. Biri diyalog diyor, diğeri kavga. Biri Türkiye gerçekleri ile yüzleşmiş içine sindirmiş, diğeri kendi kafasındaki Türkiye mühendisliğine ezber tutmuş öfke saçıyor.
Ekrem Dumanlı bu hali ile Gülen Cemaatine en büyük zararı veren adamdır.
Yanlış duymadınız Gülen Cemaatine en büyük kötülüğü işte `bu kafa´ yapmaktadır. Zira Gülen´in karşı çıktığı herşeyi 'Gülen adına' diyerek kendi çıkarı ve hazımsızlığı ile Ekrem Dumanlı zihniyeti temsil etmektedir.
Bunu Gülen Cemaati´nin içinden kimse söyleyemez ben kendilerine söyleyeyim; işte bu söylem, bu yayıncılık anlayışı Gülen Cemaati´nin bütün diyalog kapısını kapatmaktadır.
Bu düşmanca tavır belki koltuk kaygısını azaltıp Ekrem Dumanlı´ya yeni rütbeler kazandıracaktır ama uzun dönemde kaybeden kesinlikle Gülen cemaati ve Türkiye olacaktır.
Görünen o ki Türkiye yeni bir döneme giriyor. Medya kendi içinde bir balans ayarı yapıyor. Biz hep bizim mahalleyi konuşuyoruz. Hürriyet'te statükonun bekçisi olarak gördüğüm Oktay Ekşi´ye demediğimi bırakmadım mesela. Ama değişim karşılıklı olmazsa daha büyük bir facia gelecek. Son aylardaki yayın politikası ile Zaman gazetesinde iyi baskısı ama kindar ve hayli sert gazetecilik anlayışı ile Dumanlı gerçekleri eğip bükerek toplum mühendisliği yapmaya çalışıyor. Ortamı geriyor.Tek bir tarafın bayrağını elinde tutuyor.
Bizim mahallede tutmamış bir yöntem.
Zaman´da tutar mı? Sanmıyorum.
Bu yeni dönemde Zaman gazetesinin başındaki Dumanlı´nın bu hoyrtalığının faturasını bütün Gülen Cemaati öder.
Gülen Cemaati bu yükü taşıyacaksa kimse bunları söylediğimiz için bize kızmasın ama o zaman , kırık testi bir kez, bir kez, bir kez daha kırılacak demektir.
Neyseki zamanda hala diyalog kurabildiğimiz değerli yazarlar, saygı duyduğumuz iyi gazeteciler var.
Zaman´ın biçimi bugün yine değişmiş, gelişmiş. Ama gazetenin başındaki bu kızgın adam değişmedikten sonra neyleyeyim ben böyle gelişimi...
www.dipnot.tv Cüneyt Özdemir