Gül'den internet ve HSYK'ya onay sinyali
Cumhurbaşkanı Gül, tepki çeken internet yasasında çekinceleri olsa da onay işareti verdi. Gül, HSYK içinse "Maalesef o yasanın kıymeti bilinmedi" dedi. Kabataş olayı için de mesajlar verdi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, tartışmalı internet ile Hakimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) düzenlemelerini onaylayıp,
tartışılmasını Anayasa Mahkemesi’ne bırakacağını ima etti. Paralel
devlet sorusuna yanıt verirken, devlet içinde başka bir dayanışma
ile hareket edenler olduğuna dikkat çeken Gül, ‘hükümet
komiserliğine kimse izin vermez’ yorumunu yaptı. Budapeşte’de
kendisini takip eden gazetecilerin sorularını yanıtlayan Gül, şu
mesajları verdi:
KABATAŞ DOĞRU DEĞİLMİŞ: O genç hanımın
kayınpederi, babası, Osman Derelioğlu’nu çok yakın tanırım. Siyasi
kimliği bir tarafa çok karakterli düzgün bir insandır. Geçen baktım
o şöyle söylüyor. ‘Gezi olaylarına katılanlara herkes suçlu
diyemezsiniz’ diyor. ‘5 kişi öldü, can gitti, bunların acısını
herkesin duyması gerekir, giden canlar geri gelmez’ diyor. Ama
bütün bunları söylerken kızıma da eğer onu çok derinden yaralayan
bir saldırı, olduysa, ‘hayır böyle olmadı’ iddiasını ispat için
uğraşmayı doğru bulmam diyor. Ben de öyle bakıyorum. Hepimiz
biliyoruz ki bu tip kaba davranışlar ve çok derinden üzen olaylar
oluyor. Böyle bir şey olmadığının ispatı ile uğraşmak da bana biraz
şey geliyor. Zaten gündemden düşmüş, geçmiş gitmiş, öyle olur ki o
hanım gazete gazete, televizyon televizyon dolaşır, arkası takip
edilir. Biraz doğrusu üzücü de görüyorum.
TÜRKİYE O REJİMLERDEN DEĞİL: Kimse internetin
dışında kalamaz açıkçası. Kalması da mümkün değil. Kalanlar ancak
kontrollü, rejimleri belli olan ülkelerdir. Bir devlet başkanı
olarak isim sayıp ilişkileri bozmak istemem ama herkes biliyor.
Türkiye böyle bir ülke değil. Türkiye, AB ile müzakerelere
başlamış, siyasi ve ekonomik kriterlerini yerine getirmiş, AB
müktesebatlarını yerine getirmek ve üstlenmek için çalışan bir
ülke. ‘Biz aynı zamanda bir Avrupa ülkesiyiz’ dediğimizde bu bir
gerçektir.
ÖLÇÜ KAÇARSA SIKINTI ÇIKAR: Hukuki açıdan özgürlük
dediğinizde benim özgürlüğümün sizin özgürlüğünüzü çiğnememesi
lazım. İnternette her şeyin serbest olduğu bir ortam da hiçbir
demokraside söz konusu değil. Gerçek hayatta suç olan ne varsa
internet ve sanal hayatta da suç odur. İnternette problem ne?
Gerçek hayatta faili buluyorsunuz, internette faile ulaşmak çok
zor. Bir taraftan özgürlükler, bir taraftan suçların işlendiği bir
ortamın çıkmaması için denge önemli. Bunu yaparken ölçü kaçarsa o
zaman sıkıntı ortaya çıkar.
İKİ YIL ÖNCE OLSAYDI ÖNLENİRDİ: TBMM’de kabul
edilen düzenlemeye gelirsek. Dedim, birkaç sıkıntılı durum var.
Görüşlerimizi paylaştık. Bir yol bulmak için çalışıyoruz. Ama esas
genel konjonktürde ne yaparsanız yapın algı meselesi var. Yasa iki
üç sene önce çıksaydı bu algılamalar olmazdı. Daha önce çıkan
yasada daha ileri olumsuzluklar var ama oybirliği ile olmuş. Birkaç
sıkıntılı konu vardı, ama bu yasada iyi noktalar hiç konuşulmuyor.
Bu iyi şeyler iki sene önce olsaydı milletvekillerine, bir genel
başkana, bir sürü sıradan vatandaşa belki de o ne şantajlar
yapıldı. Onlar da önlenebilirdi. Her şeyin başında insan onuru var.
İnsanın onurunu koruyacak bazı güzel şeyler var ama bir iki
sıkıntılı nokta var, dönünce bakacağız.
YASALARI KARŞILAŞTIRACAĞIZ: İnternet yasasında en
önemlisi trafik konusu.. Detaya girmeyelim artık. Söyledim; dedim
ki ‘sıkıntı var’. HSYK ile ilgili 15’e yakın sıkıntılı noktayı
söyledim. Komisyon ve genel kurulda herhalde bunlar dikkate
alınmıştır. Neticede genel kuruldan ne çıktıysa taslakla yan yana
koyup vicdanlı şekilde bakmak lazım. Köklü değişiklikler yapıldıysa
ona bakmak lazım. HSYK’yı bakana bağlayan düzenlemeler vardı.
Başkan seçilirken sıkıntılar vardı. Bunları alıp bakmadan konuşmak
doğru değil.
ANAYASA MAHKEMESİ KARAR VERİR: Cumhurbaşkanı
olarak ben kendimi Anayasa Mahkemesi yerine de koyamam. Ancak çok
aleni gördüğüm noktalarla ilgili itirazlarımı yaparım. Muhalefet
partisi zaten başından beri AYM’ye götüreceğini açıkladı.
Geleneğimiz de bu şekildedir. Benden önceki sayın cumhurbaşkanları
da ‘lehinde ve aleyhinde tartışmalar olan yasalar konusunda Anayasa
Mahkemesi karar verir’ diyorlar.
HÜKÜMET KOMİSERLİĞİ OLMAZ: Devlet içinde
çalışanların da devlet memuru olarak çalışanların da etnik, dini,
ideolojik, siyasi, bireysel tercihleri olabilir. Hatta dışarıda bu
tip STK dediğimiz şeylere katılabilirler; ama devlet görevi,
devletteki hizmetleri, servisleri söz konusu olduğunda,
sadakatlerini anayasa, yasa dışında amirleri, dışında herhangi bir
dayanışma ve dürtüyle hareket edilirse, herhangi bir karar olursa,
açık söyleyeyim, hiçbir devlet de buna müsaade etmez. Hükümetler
yanlış yapabilir, hükümetlerin yanlış politikaları olabilir.
Bunlarla mücadele edilebilir, bunların hepsi demokratik çerçeve
içinde bir mücadele olabilir. Hükümetleri rüştüne ermemiş gibi,
onlara karşı ‘bu doğru değil, bu doğru’ şeklinde bir hükümet
komiserliği gibi davranılırsa kabul edilemez. Basın yoluyla
yanlışlar tenkit edilebilir ama bunun ötesinde devlet
kademelerindeki pozisyonlarından dolayı herhangi bir şekilde bir
mücadele asla söz konusu olamaz.
JANDARMA İLE MİT’İ KARŞI KARŞIYA KOYMAM: Bir
Cumhurbaşkanı olarak TSK’nın bir parçası olan Jandarma ile MİT’i
karşı karşıya koymam açıkçası. Böyle bir kurumsal şey istemem.
Demin söylediğim çerçevede, başka bir saikle de olabilir, normal
seyrinin dışında bir saik bir dayanışma var dedirtirse, ister
jandarma, polis, istihbarat teşkilatı olsun, buna da yine kurallar
ve hukuk çerçevesinde aslı nedir araştırılır gereği neyse
yapılır.
YAŞANANLAR DIŞ BAĞLANTILI MI?: Ben bu işlerin
kendimizden kaynaklandığı kanaatindeyim. Bir ülke yumuşak karnı
olursa tabii ki bu yumuşak karnı üzerinde faaliyet gösterenler çok
olur.
GÜVEN DUYMUYORSAM ÇALIŞMAM: Hükümetler, idare
meşruiyetini nereden alıyor, seçimlerden. Yakın bürokrasisi ile
çalışırken özellikle kritik görevlerde çalışanlarla çalışırken,
şüphesiz ki bir güven bunalımına girmemelidir. Bu olduysa tedbirini
hukuk çerçevesinde almalı. Bir görevliye güvenmiyorsam değiştiririm
ama hukuk devletinde Danıştay gibi kontrol mekanizmaları var. Güven
meselesi önemli. Güven bunalımına girerseniz değişim
yaparsınız.
ADALET DAĞITANLAR TARAF TUTAMAZ: Her yerde taraf
tutulabilir. İdarede yöneticiler, başarılı olmak için yine kurallar
çerçevesinde ekibini düzenleyebilir. Ben şununla başarılı olacağım,
derken bir bakan müsteşarını, yakın ekibini tercih ederken bunu
yapabilir. Ancak adalet dağıtılırken, hâkim, savcı, bunlar asla ne
din ne ideoloji ne ırk hiçbir şey tutamaz. Nefret ettiği biri de
karşısına gelse, kesinlikle gözü kapalı şekilde bakar. Dışarıda
görse boğazına sarılır o ayrı hikâye. İçerde görevde adil davranır.
Hâkim, savcı grubunda olan insanlar bunun dışına çıkıyorsa tedbiri
alınır.
HSYK YASASININ KIYMETİNİ BİLEMEDİK: Üzülerek ifade
edeyim, HSYK ile ilgili yasalar hep beraber çalışılarak yapılmıştı.
Kıymeti bilinemedi, gruplaşmalar çıktı. Saklayacak halimiz yok.
Demek ki o olgunluğa gelmemişiz. Çok hüzün verici bir şey...
Üzülerek söylüyorum, öyle. Bakın toplanamıyor, edemiyor. Eskiden
başka türlü oluyordu, şimdi başka türlü.
Dinlemeler beni de tedirgin ediyor
Dinlemeler, aslında bütün toplumu tedirgin ediyor. Toplumu tedirgin
eden beni de tedirgin eder. Kanunsuz dinlemeler, hâkim kararıyla
yapılmayan dinlemeler, hangi amaçla olsun suç. Ayrıca, yasal
yollardan dinlenenlerin kayıtları da savcıların iddianameleri
mahkemede kabul edildikten sonra alenileşir. Birçok AB ülkesinde...
Bunlar ortaya çıkar çıkmaz, dağıtımcılarla temasa geçiyorlar. Oto-
kontrol sistemini kurmuşlar. Bizde o otokontrol sistemleri
gelişmediyse,.. bunlarla ilgili tedbirlerin alınması lazım. Bugün
size yarın öbürüne olur. ilkeli olmak lazım. Deniz Bey ile ilgili
görüntü çıktığında o gün aradım. Açıklamalarda bulundum. Daha sonra
MHP milletvekilleri ile ilgili de açıklamalarda bulundum.
Makamım dinlenmedi ama..
(Başbakan’ın ‘Cumhurbaşkanı’nı da dinlemişler’ sözleri) bizim
odamızla ilgili değil o. Başka şekilde bir bilgisi var. Makam ile
ilgili değil. Hem resmi konuşmalarımı yaptığım makamla ilgili en
üst seviyede çok çapraz tedbirler mevcuttur. Ama biliyorsunuz her
zaman makamda olmuyoruz, başka yerlerde başka şeylerde de olabilir.
Sayın Başbakan da onu kastetmiştir.”